Birleşmiş Milletler tarafından 2000 yılında ilan edilen Uluslararası Göçmenler Günü, bu yıl dünya genelinde “Benim Büyük Hikayem: Kültürler ve Kalkınma” temasıyla kutlanıyor. 2025 yılı sonu itibarıyla göç, yalnızca insani bir kriz değil; ülkelerin ekonomik ayakta kalma stratejilerinin, demografik dengelerinin ve iş gücü piyasalarının temel belirleyicisi haline geldi.
Küresel Tablo: 139 Milyon Hikaye, Dev Bir Ekonomi
Uluslararası Göç Örgütü (IOM) verilerine göre, 2025 yılı itibarıyla dünya genelinde zorla yerinden edilenlerin sayısı 139,3 milyona ulaştı. Ancak bu devasa nüfus hareketliliği, madalyonun diğer yüzünde büyük bir ekonomik güç barındırıyor. Göçmenler dünya nüfusunun yalnızca %3,6’sını oluşturmasına rağmen, küresel GSYH’nin yaklaşık %10’unu üretiyor.
Ekonomik kalkınmanın en somut göstergesi olan işçi dövizleri (havaleler), 2025 yılında rekor kırarak 685 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, gelişmekte olan birçok ülke için doğrudan yabancı yatırımlardan daha kritik bir finansal kaynak haline gelmiş durumda. Özellikle Avrupa ve Doğu Asya’da yaşlanan nüfusun yarattığı iş gücü açığı, göçmen emeğini bir “tercih” değil, “zorunluluk” kılıyor.
Kayıt Dışılık ve İnsani Kayıplar: Gölgedeki Gerçekler
Ekonomik katkılara rağmen, göçmenlerin en büyük sorunu kayıt dışı çalışma ve hak mahrumiyetleri olmaya devam ediyor. Kayıt dışı istihdam, yerel iş gücü piyasasında haksız rekabete yol açarken, göçmenleri sosyal güvenceden yoksun bırakıyor. Öte yandan, IOM’un Kayıp Göçmenler Projesi, 2014’ten bu yana 75 binden fazla kişinin daha iyi bir hayat arayışıyla çıktığı yollarda hayatını kaybettiğini hatırlatarak, meselenin trajik boyutuna dikkat çekiyor.
2025 yılı verileri gösteriyor ki; göçü bir tehdit olarak değil, bir “süreç” olarak yöneten ülkeler kazanıyor. Göçmenlerin iş gücü piyasasına yasal entegrasyonu, hem sosyal huzuru sağlıyor hem de devletlerin vergi gelirlerini artırıyor. 18 Aralık Dünya Göçmenler Günü, sadece yollardaki insanları anmak için değil; göçün kalkınma, inovasyon ve kültürel zenginlik için taşıdığı potansiyeli anlamak için de kritik bir fırsat sunuyor.
