KıbrısManşetSiyaset

3. yolun dayandırıldığı argüman nedir?

Açıkçası bir taraftan Sayın Özersay'ı  tüm saygımla anlamaya çalışırken, bir taraftan da tam olarak varmak istediği noktayı görmeye çalışıyorum... Zira kendi bilgimin yetersiz kaldığı yerde  birçok kaynak kullanarak yaptığım araştırmalar da bunun bizi çok gerçekçi bir noktaya taşıyamayacağı kanaati oluşuyor bende..

HP Genel Başkanı Kudret Özersay 5+1 öncesi illa ki federasyona ya da iki ayrı devletçiliğe takılıp kalmaya ayak sürmeye gerek yok,3. bir yol mümkün diyor. Peki nedir Sayın Özersay’ın ifade ettiği bu 3. yol?

İki devletin işbirliği esasında ortak paydaların öne çıkarılması..

Yani, aslında mevcut durumun devamına ek olarak iş birliğinin eklenmesi.

Böyle bir şey mevcut koşullarda ne kadar mümkündür?

Hoş bu şekilde ortaya çıkacak bir işbirliğinde Kuzey Kıbrıs’ın statüsü ne olacak?

Her şeyden önce bunun olabilmesi için karşı tarafı ikna etmeniz gerekiyor. Yani Rumların böylesi bir işbirliği modeline onayı şart..

Peki aslında Kıbrıslı Türkler olarak bizim de kurucu ortağı olduğumuz uluslararası alanda meşruiyeti olan Kıbrıs Cumhuriyetini tek başına sahiplenen Rumlar böyle bir işbirliğine neden onay versinler?

Onlar zaten halihazırda uluslararası alanda  tanınmış bir devlete sahip. Her türlü siyasi,ekonomik, ticari, sosyal, kültürel, sportif faaliyetlerini bu meşruiyet alanları içinde sürdürebilirler.

Uluslararası hukuka müdahil olmuşlar..

O halde mevcut koşulların hüküm süreceği, adanın bölünmüşlüğünün devam edeceği bir ortamda bizimle neden işbirliği yapsınlar?

Sayın Özersay diyor ki, bu işbirliği zamanla ya federal çözüme evrilir, ya da iki ayrı devlet olma yolunda ilerleme sağlar.

Açıkçası bir taraftan Sayın Özersay’ı  tüm saygımla anlamaya çalışırken, bir taraftan da tam olarak varmak istediği noktayı görmeye çalışıyorum… Zira kendi bilgimin yetersiz kaldığı yerde  birçok kaynak kullanarak yaptığım araştırmalar da bunun bizi çok gerçekçi bir noktaya taşıyamayacağı kanaati oluşuyor bende..

Zira değerli hocam Kudret Özersay’ın çözüme dair 3. yol var dediği tezin,bugün Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın hararetle savunduğu 2 ayrı egemen devlet öngörüsünden farklı bir sonuca ulaştırmıyor bizi.

Nitekim Sayın Hocam iki ayrı devlet ama ayrılıkçı değil diyor,, ortaklığa dayalı ama federasyon da değil diyor..

Peki ne?

Sayın Özersay’a göre Kıbrıslı bir çözüm modeli geliştirilebilir.

Peki bunun için koşullarımız eşit mi?

O da yok.

Şimdi gelin işin duygusal yanını bir tarafa bırakalım ve gerçekçi olalım..

Bir tarafta uluslararası tanınmışlığı olan bir devlet var.

Diğer tarafta uluslararası alanda meşruiyeti olmayan ve her gün Türkiye’nin bir alt yönetimi olduğuna dair güçlü bulgular ortaya koyan bir yapı var.

Hal böyle iken işbirliği koşulları nasıl oluşacak?

Kıbrıs Cumhuriyeti işbirliği yapacağı bizleri hangi statüde değerlendirip işbirliğine yanaşacak?

Malum Sayın Özersay Müzakerecilik yaptı, Dışişleri Bakanlığı görevinde bulundu..

Peki bu süreler zarfında gerek BM temsilcileri gerekse yabancı elçiler, bürokratlar ve misyon temsilcileri ile yaptığı temaslar çerçevesinde kendisine bu yönde destek veren oldu mu?

Yani Kıbrıs sorununa müdahil olan ülkeler arasında Sayın Özersay’ın  işbirliğine dayalı yan yana 2 devlet tezine uluslararası alanda resmi olarak destek veren kaç ülke var?

O halde her şeyden önce bunların somut dayanaklarla ortaya konması gerekiyor ki, bu anlamda oluşacak  bir zeminin hangi güçlü argümanlara sahip olduğunu daha iyi idrak edebilelim..

Zira bizler şu yol olsun, bu yol bitsin, Maraş’ı şöyle açalım, böyle açalım farazi tartışmaları yaparken, Güney Kıbrıs karar alıyor ve AB vatandaşları dışında ülkeye gelecek turistlerin/kişilerin Güney üzerinden Kuzeye geçişlerini yasaklıyor. Yani AB vatandaşı olmayan İngiltere’den Rusya’dan, İsrail’den Güney havalimanlarına, ya da deniz limanlarına  inen turistlerin bundan sonra Kuzeye geçişleri mümkün olmayacak. Rum basınında  bu kararın Maraş açılımı ile ilgili olabileceği iddiaları var.

Ne olursa olsun bu kararın siyasi olduğu ve bizim için hiç  iyi olmadığı aşikar.

Böylesi zor bir süreçte alınan bu siyasi nitelikli kararın ülke turizmini olumsuz etkileyeceği de önümüzde duran bir gerçek..

Diğer Haberler

Başa dön tuşu