Başınızı nereye çevirirseniz çevirin, yollara taşmış yerlere dökülmüş çöpler bir yana sokaklardan caddeye akan lağım sularının getirdiği dayanılmaz pis bir de koku yayılıyor her yere. Bozulan ve onarılmayan çukur çukur olmuş yollardan geçtim, bundan mütevellit otomobillerde ön düzen diye bir aksam kalmaması da bir yana, karanlığa bürünmüş mahalleleri de bir tarafa bırakıyorum zira sağlığımızı doğrudan etkileyen çevre temizliğinden yoksun, lağım kokuları ve sivrisinekler arasında bulaşıcı bir hastalık kapmamak için mücadele ediyoruz artık.
Bizler Mağusa’da yaşayan insanlar olarak bunu görüyoruz, her gün bu rezilliklerle yüzleşiyoruz, ve bu olumsuz koşullar altında yaşamak zorunda kalıyoruz da, bu işlerden bire bir sorumlu olanlar bu durumdan hiç mi rahatsızlık duymuyorlar? Çocukları adına, aileleri adına hiç mi tedirgin olmuyorlar?
Her gün geçip gittikleri bu yollara sokaklara çöp konteynerlerinden taşan, yerlere saçılan çöplerden, etrafa yayılan lağım kokusundan, yollara dökülen pis sulardan hiç mi rahatsız olmuyorlar?
Eğer hal böyleyse ki Mağusa’ya baktığım zaman öyle olduğu anlaşılıyor, bu kişilerin geniş bir yüzsüzlüğe sahip olduklarını anlıyorum.
Deve kuşu misali başlarını kuma gömerek Mağusalı’yı aptal yerine koydukları da çok belli.. Öğrenci kenti diyerek lafazanlık yaptıkları, yaklaşık 20 bin öğrenciye ev sahipliği yapan, adanın en büyük kıyı şeridine sahip turizm ve kültür kenti diyerek mangalda kül bırakmayan,liman kenti diyerek ahkam kesilen Mağusa’yı çöplüğe ve köhne bir varoşa döndürenlerin hala hiçbir şey olmamış gibi ortada dolaştıklarını gördükçe insan onlar adına da utanıyor.
Nitekim gerek yurt içinden gerekse yurt dışından Mağusa’ya gelen misafirlerimizi gezdirirken etraftaki çöplerden, yayılan lağım kokularından,gecekondu tarzı şehir planından,karanlık yollardan bizler utanır hale geldik.
