
ABD Adalet Bakanlığı, 23 Aralık 2025’te Epstein soruşturmasına dair 30 bin sayfalık yeni bir belge grubunu erişime açtı. Bu dev arşiv; yıllardır gizli tutulan e-postaları, FBI sorgu tutanaklarını ve olay yeri fotoğraflarını içeriyor.
Şeffaflık Yasası ve Kritik Teslim Tarihi
Başkan Trump tarafından 19 Kasım 2025’te imzalanan “Epstein Dosyaları Şeffaflık Yasası” uyarınca, hükümetin elindeki tüm belgeleri açıklaması için verilen bir aylık yasal süre 19 Aralık’ta doldu. Kamuoyu, bazı belgelerin hala karartılmış (redakte edilmiş) olmasına tepki gösteriyor.
Trump ve Fotoğraflar Tartışması
Yeni yayınlanan belgelerde Donald Trump’ın adı defalarca geçiyor. Dosyalarda Trump’ın Epstein’ın New York’taki evinde çekilmiş eski fotoğrafları ve jet kayıtları yer alırken, Adalet Bakanlığı bu isimlerin suç ortağı olduğu anlamına gelmediğine dair bir feragatname yayınladı. Trump ise bazı hassas içerikli fotoğrafların kamuya açık sergilenmesine karşı olduğunu belirtti.
Prens Andrew ve “Görünmez Adam” Detayı
Belgelerde, Ghislaine Maxwell ile “Görünmez Adam” (The Invisible Man) takma adını kullanan bir kişi arasındaki e-posta trafiği dikkat çekiyor. Veriler, bu takma adı kullanan ve mesajlarını “A” olarak imzalayan kişinin eski İngiltere Prensi Andrew olduğuna işaret ediyor.
Küçük Yaştaki Kurbanların İfadeleri
Yeni açıklanan büyük jüri tutanaklarında, 14 yaşındaki çocukların dahi Epstein’ın fuhuş ağına nasıl dahil edildiğine ve sistematik olarak istismar edildiklerine dair tüyler ürpertici tanıklıklar ilk kez bu kadar detaylı bir şekilde gün yüzüne çıktı.
Elon Musk ve Mossad İddiaları
Belgelerin bir kısmında Elon Musk ile ilgili yazışmaların bulunması ve Epstein’ın geçmişteki finansal ağlarının İsrail istihbaratı Mossad ile bağlantılı olduğuna dair iddiaların tekrar dosyalanması, davanın sadece bir cinsel istismar dosyası değil, aynı zamanda küresel bir şantaj ağı olduğu tartışmalarını alevlendirdi.
Karartılmış Dosyalar ve Hack Girişimleri
Yayınlanan binlerce sayfanın tamamen siyah bantlarla kapatılmış olması sosyal medyada büyük bir tepkiye yol açtı. Bazı siber grupların, dijital ortamdaki bu karartmaları “geri alma” (un-redact) çalışmaları sonucunda, dosyalarda gizlenen bazı isimlerin sızdırıldığı iddia ediliyor.





































