EkonomiKıbrısManşet

Sadece 100 müşteri, 1,03 milyar TL’lik borca sahip

KKTC’de bankalarının verdiği kredilerden ödenemeyen borçlara (Tahsili Gecikmiş Alacaklar) dahil edilen toplam 1,5 milyar Türk Lirası’nın %66’sı sadece 100 müşterinin borcundan kaynaklanıyor

KKTC’de bankalarının verdiği kredilerden ödenemeyen borçlara (Tahsili Gecikmiş Alacaklar) dahil edilen toplam 1,5 milyar Türk Lirası’nın %66’sı sadece 100 müşterinin borcundan kaynaklanıyor.

Kuzey Kıbrıs Bankalar Birliği’nin ortaya koyduğu rakamlara göre 2020 Aralık sonu itibarıyla bankaların verdiği 27,2 milyar TL’lik krediden tahsil edemediği 1 milyar 555 milyon 891 bin TL’lik miktarın, 1 milyar 033 milyon 963 bin TL’lik kısmının “sadece 100 (yüz) müşterinin” borcu olduğuna dikkat çekti.

Kuzey Kıbrıs Bankalar Birliği Başkanı Olgun Önal, Tahsili Gecikmiş Alacakların (TGA) %22’sinin (338,4 milyon TL) kredi kullanan müşterilerin %96’sına (8,314 kişi) ait olduğunu, geriye kalan %78’inin (1,18 milyar TL) ise kredi kullanan müşterilerin %4’üne (364 kişi) ait olduğunu söyledi.

“Yapılandırma ihtiyacı varsa, bunu zaten yapıyoruz” diyen Olgun Önal, kredilerini ödemeyenlerin küçük kredi sahipleri değil çoğunlukla, varlıklarına rağmen bunu yapmayan kişiler olduğunu belirtti.

TGA’lar ve gerçek gelişimi konusunda bir grup gazeteciyi bilgilendiren Bankalar Birliği Başkanı Olgun Önal, Yönetim Kurulu Üyesi İlkin Yoğurtçuoğlu ve Genel Sekreteri Halil Okur, hükümeti “sebepsiz zenginleşme” anlamına gelecek “yapılandırma yasaları” yerine, teminatların satışıyla kaynakların sisteme dönüşünü sağlamaya da çağırdı.

Bankalar Birliği Başkanı’nın açıkladığı rakamlar, “bankalara ödenemeyen borçlar” olarak da isimlendirilen Tahsili Gecikmiş Alacakların; büyük ölçüde “bankalara ödenmek istenmeyen” (üstüne yatılan, topluma ödettirilmek istenen) borçlardan kaynaklandığı gerçeğini de beraberinde getiriyor.

ÖDEMEK İSTEMEYENLER VE HAKSIZ ZENGİNLEŞME

Bankalar Birliği Başkanı Olgun Önal’ın bu konudaki sözleri şöyle:

“Kredi alanların bir kısmı ödemek istemelerine rağmen, beklentilerinin dışında koşulların oluşması, hastalık, işsizlik, mevsimsel zorlamalar, ödeme ile tahsilatları arasındaki vade uyumsuzlukları, özkaynak yetersizlikleri gibi sebeplerle geçici ödeme güçlüğü içerisine girebiliyorlar.

Bu gruptaki kişi ya da firmaların çoğunun ödeme güçlüğünü doğuran sebepleri ortadan kaldırmak için canla başla motive bir şekilde çalıştıklarını, çözümler için bankaları ile ya da borçlu oldukları taraflar ile birlikte çalıştıklarını, tekrar taahhütlerini yerine getirmeye başladıklarını ya da bunu sağlayabilmek için uğraştıklarını görüyoruz.

Bir başka grup var ki ve maalesef toplam bakiyenin önemli kısmını üzülerek söylemem gerekir ki bu gruptaki kişiler oluşturmaktadır. Bu grupta olanlar aslında varlıklı, menkul ve gayrimenkul varlıkları borçlarının çok çok üzerinde, ancak borçlarını ödemek için gayret göstermek yerine tercihlerini borçlarını ödememekten yana kullanıyorlar. Borç ödememe yönünde tercih kullandıklarında sosyal refah seviyeleri daha da artıyor.”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu