Kimsenin aklından bile geçirmediği bir süreci insanlık tarihi kucağında buldu.. Birçok olumsuzluğun yaşandığı, binlerce insanın hayatını kaybettiği, binlerce insanın işinden gücünden olduğu bir süreç.. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de (Kuzey, Güney) ayrımı yapmaksızın birçok olumsuzluklar karşılaşılan bir dönem geçirmekteyiz. Ve maalesef böylesi bir pandemi sürecinden geçerken bile iki toplumun işbirliğine dayalı bir anlayışla hareket etmediğini gördük. Oysa bu adamız için elzem bir ihtiyaçtı.
Elbette bunu ifade ederken bir sorumlu aramıyorum buna dair.
Lakin iki halk arasında gözle görülür bir işbirliğine ihtiyaç olduğunu da göz ardı edemeyiz.
Dolayısıyla Kıbrıs’ın Güney yarısında olduğu gibi,Kuzey yarısında da aşılanma eylemini bir an önce hızlandırmanın yollarını bulmalıyız..
Bu olmazsa olmazlarımız arasında olmalı.
Zira normal veyahut pandemi öncesi yaşama yakın bir ortamın başka hiçbir şekilde yeniden tesis edilmesi mümkün değildir.
Eğer bir an önce pandemiyi olabilecek en etkisiz hale getirmek istiyorsak aşı kampanyalarının daha yoğun bir şekilde hayata geçirilmesi gerekiyor.
En azından Kuzey ve Güney arasındaki karşılıklı geçişleri sağlamak için ve bir nebze olsun ekonomiye can verebilmek adına bir planlamanın yapılması artık zaruri hale gelmiştir.
Bunun dışında bugün Avrupa’da bir çok ülkede süpermarkette veya eczanede satılan 5 Euro maliyeti olan hızlı testler ile geçişler mümkün hale getirilebilir. Bu yöntemin güvenirliği %100 olmasa bile Lefkoşa Arasta ve Mağusa’nın sur içindeki esnafını rahatlatıcı olacağı biliniyor. Dolayısıyla karşılıklı işbirliğini gerektiren böylesi bir planlama yerinde bir hamle olur. Bu konuda siyasi iradenin isteksiz olduğu sır değil. Hal böyle olunca da halkın bu anlamda istencini ortaya koyacağı eylemleri artırmak gerekiyor.. Lakin yukarıda da belirttiğim gibi aşı tedarikinin bir şekilde aksatılmadan sağlanması gerekiyor. Bunu sadece hibe olarak Türkiye ve AB üzerinden beklemeden uluslararası ticaretin döndüğü alandan da satın almak lazım. Bunun için illa ki kaynak yaratılır ve bedeli ödenir..
Zira emin olun bu bedel yaşanan kapanma süreçlerinden daha az maliyetli ve hasarlı olur. Nitekim Yüksek Öğretim, Turizm, ve Güneyden ticari maksatlı gelişler canlanırsa,bu hem ekonomiye hayat verecek,hem de kendi ayaklarımızın üzerinde durmak için bir şansımız olacak. Bunu başaramadığımız takdirde ise Türkiye’nin üzerine gereksiz bir yük bindirmekle kalmayacağız Türkiye Cumhuriyetinde çalışanların ve işletmelerinden toplanan vergilerden gelecek paralara muhtaç bir görüntü vermeye devam edeceğiz.
Kaldı ki bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti de ekonomik bir daralmanın içine girmiştir. Bunu bile bile hiçbir çaba içine girmeden Türkiye nasıl olsa arkamızdadır rehavetine kimsenin kapılmaması gerekiyor. Özellikle de siyasetçilerin..
Haliyle adım atarken bütün bu realiteleri önümüze koyarak planlamalar yapmak durumundayız.
Sanırım aklı başında vicdan sahibi hiçbir Kıbrıslı Türk böyle bir acziyet içinde olmak istemez.
Zira bu hepimiz için onur kırıcı bir durumdur.
O halde bu anlamda neler yapabileceğimize bakmamız gerekiyor.
İlk adım olarak Turizmi makul hale getirmek için çift aşı, ve çift PCR testi ile karantinasız girişlerin önü açılmalı, Yüksek Öğretim, İnşaat ve emlak sektörünü canlı tutacak, üretimi destekleyecek dinamikleri ortaya çıkarırken de Güney ve Kuzey arasındaki geçişleri kolaylaştıracak, çift PCR veyahut çift aşı yöntemi ile en azından günübirlik ziyaretleri mümkün kılacak hale getirmeliyiz..