KıbrısManşetSiyaset

Ya çözüm ya desteban!

Eğer, UBP – HP koalisyonu içinde bulunduğumuz siyasi – ekonomik ve sosyal ortamda bir aciliyetse ve buna “biz” değil, Türkiye karar verecekse; o zaman hep birlikte, “gönder bir desteban, mesele kapansın, nedir bu garagözlük be ama” kampanyasını başlatmamızda bir sakınca görmüyorum!

“Siyaset yalama oldu” demiştik.

Nedir “yalama” olmak?

En basit ifadeyle, basoların erimesi ve tutmaması halidir!

Yani sıkıyorsunuz sıkıyorsunuz ama olmuyor!

Basolar o kadar yendi ki, araya bez parçası da koysanız, gaynak yapsanız, oksiyonoyla yapıştırmaya çalışsanız, en güçlü Japon yapıştırıcıyı deneseniz, olmaz!

-*-*-

Koptu artık!

UBP koptu!

YDP koptu!

DP koptu!

-*-*-

Dedikodunun da ardı arkası kesilmiyor!

UBP, “haklı olarak”, YDP’den bazı müdürlükleri veya kurumları istemiş!

Evet, UBP haklı!

Neden haklı?

“İki vekillik vermiştik, tek vekile düştünüz, Evkaf’ı, sporu ve Kıb- Tek’i bize vereceksiniz!”

YDP ne diyor?

“Hayır vermeyiz!”…

-*-*-

Haaa UBP – DP ilişkileri mi?

Afet hanımla bir kriz yaşandı ama belli ki aşıldı!

Şimdilik nisap sorunu olmazmış gibi duruyor ki Allah’a şükür nisap da tatilde!

-*-*-

Evet, yalama bir görüntü hakim!

Yani “istikrarsız bir durum”…

-*-*-

Normal koşullarda derhal erken seçime gidilmesi gerekmez mi?

Gerekir!

-*-*-

Ama, daha önce de yazdığımı hatırlıyorum; hiç de normal bir durumda değiliz ve gerek maddi gerekse pandemi açısından erken seçim yapacak halde olup olmadığımız da tartışılır!

-*-*-

Bu durumda, “başka koalisyon formülleri” de gündeme gelir mi?

-*-*-

Aslında en mantıklısı UBP – HP koalisyonuydu!

Ancak bu koalisyon, Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle kurulamamıştı.

UBP – YDP – DP koalisyonunun kurulmasının iki sebebi vardı; “Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak ve UBP’de bazı kesimlerin cezalandırmak istediği Kudret Özersay’ı kadroya almamak!”…

-*-*-

Cumhurbaşkanlığı seçimi kazanıldı!

Özersay’ın kadro dışı kalma nedeni de ortadan kalktı.

-*-*-

Peki HP yeniden koalisyon kurar mı?

UBP ile ortak olur mu?

-*-*-

Bunun kararını elbette en başta parti yönetimi olmak üzere, sonuçta Kudret hoca ve arkadaşları verecektir.

-*-*-

Daha iyi olur mu?

Mevcut görüntüye göre, “evet daha iyi olur”…

-*-*-

Ancaaaak, UBP’de işler gerçekten karışıktır.

“Önce kurultay, sonra bakarız” diyenler olduğu gibi; “yeni formüllerle, yeni bir hükümet ve akabinde kurultay” diyenler de var!

Buna da elbette UBP karar vermelidir!

-*-*-

İşte en “yalama” olduğumuz ve en çok dedikodu yapılan nokta da “bu karar verme” noktası ya da noktalarıdır!

-*-*-

Olası UBP – HP koalisyonuna karar verilmesi konusunda iki partinin yetkili organları mı yoksa “dış güçler” mi daha “baskın karakter”dir!

-*-*-

Bırakın Cumhurbaşkanlığı veya toplum liderliği yarışını; Türkiye, UBP kurultayına da kendi “arzusu” doğrultusunda müdahale etmiştir.

Bu iki müdahale, Türkiye’nin ilk iki müdahalesi değildir.

-*-*-

Ve asıl önemli olan da “son iki müdahalesi” olup olmayacağıdır!

-*-*-

Eğer, UBP – HP koalisyonu içinde bulunduğumuz siyasi – ekonomik ve sosyal ortamda bir aciliyetse ve buna “biz” değil, Türkiye karar verecekse; o zaman hep birlikte, “gönder bir desteban, mesele kapansın, nedir bu garagözlük be ama” kampanyasını başlatmamızda bir sakınca görmüyorum!

Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

Siyasetimiz her anlamda, her alanda, her açıdan, her taraftan yalama olmuştur.

Bu yalama sistemi değiştirmenin adını, Kıbrıs sorununda çözüme ulaşmakla koyabiliriz.

Türkiye ile ilişkilerimiz, dilinizden düşürmediğiniz “egemen – eşit iki devlet” değil; resmen “devlet başkanı – muhtar azaları” ilişkisidir!

Bu değişmeyecek ve Türkiye’nin sürekli müdahaleleri, hamasi şovlar, Dünya’dan daha da izole oluşlar, yapayalınız kalışlarla devam edecekse; “vali” bile gerekmez…

Bir desteban, yeter!

“Kır bekçisi” mi diyordunuz siz?

Hah, ondan abi be!

-*-*-

Çocukluğumuzda, başrolünü David Carradine’in oynadığı, 1972 – 1975 yılları arasında çekimleri gerçekleşen ancak bizde sonraki yıllarda gösterime giren bir dizi film vardı: Kung Fu…

Orada, genç kung fucu David Carrradine ve uzak doğulu hocası vardı. Hoca, öğrencisine “Çekirge” diye hitap ederdi…

-*-*-

Hoca: Bütün yazıyı dört kelimeyle anlatabilir misin Çekirge?

Çekirge: Anlatabilirim hocam!

Hoca: Anlat çekirge!

Çekirge: Ya çözüm ya desteban!

Diğer Haberler

Başa dön tuşu