GenelKıbrısManşet

Affirmativ Action filân

Sanki de yurdum futbolundaki premier sorun yabancı sayısı’dır ki mâlum deneme tahtası
bir’yana dursun, ünlü spor düşünürü Tanıl Bora’yı yıllarca takip ettik ve de tüm kitaplarını da
okuduk. Futbol için kullandığı en sevdiğimiz deyişi ise “kârhanede romantizm”. Millet meşin
yuvarlağın arkasından koşuşturan futbolcuların sevdasıyla yanıp tutuşurken, bu gölge oyununun
arkasında ‘çubukları’ tutanlar başka işlerle meşgul. Bununla birlikte futbolun içerisindeki
aktörlerin tamamına yakını da mâlum saha dışındaki oyunlara da meraklı. Hani şu Garagöz ve
Hacivat cinsinden görünmez bir el tarafından perdeye yansıtmalı oyun var ya, işte durum aynen
bu yönde devam etmekte. Ülkemizde de yine bir yabancı oyuncu deneme furyası arefesindeyiz.
Deneme tahtası üzerindeki birçok oyuncu gelir, gider, hatta ve hatta teknik adamları istifa ettirir
aşamada emsaller gördük bu memlekette. Neyse, Amerika’da 1960’lı yıllarda siyah toplumun
durumunu iyileştirmek için pozitif ayrımcılığa gidilmişti güya. “Affirmativ Action” dedikleri bir
politikaydı bu. Böylesine bir pozitif ayrımcılık futbolumuzda var mı? Tabiî ki var. Ev kirası, süt
parası, elektrik faturası, kiralık araba, su motoru yandı, uçak kaçtı, şoför atladı, lastik patladı ve
nice nice maliyetler. Güya bonservissiz oyuncu alıyormuşuz. Gerçi bu oyuncuların şikesiz
performanslarına hayranım. Hele hele doping aldılar mı tadından yenmez. İşte, kârhanede de
romantizm olurmuş. Gönül bu, isteyenin bir yüzü kara, vermeyen şike yapsın. Maalesef…

Diğer Haberler

Başa dön tuşu