DünyaGüney KıbrısKıbrısManşetSiyaset

Ah ki ne ah..

i UBP koalisyonunda 4’lü  koalisyonu bozma gerekçesinden çok daha fazlasına tanıklık  ettik.

HP Genel Başkanı Sayın Kudret Özersay’ın yaptıklarına uzun zamandır şaşırmıyorum.

Daha doğrusu zaman içinde şaşırmamayı öğrendim.

Dolayısıyla kendince doğru bulduğu ve uygulamaya çalıştığı politikalarda da  belli bir duruş,ilke,çizgi,dirayet aramam.

Elbette Kudret Beyin aktif siyaset yaşamı öncesi akademik kimliğine, beyefendi kişiliğine, donanımına bakan  birçok insan gibi aktif siyaset yaşamı boyunca da ortaya koyduğu çelişkilerle dolu duruşu maalesef bende de büyük bir hayal kırıklığı olarak kaldı Kudret Hoca ve ekibine dair.

Zira öncesi bende bıraktığı izlenim ile siyasi yaşamında yaptıklarını  asla örtüştüremedim değerli hocamın..

Nitekim 4’lü koalisyonu bozma gerekçesini belki bir nebze anlamaya çalıştım.

Bu konuda da asla kendisini eleştirmedim, sorgulamadım..

Lakin sonrası  girdiği UBP koalisyonunda 4’lü  koalisyonu bozma gerekçesinden çok daha fazlasına tanıklık  ettik.

Ve maalesef  Kudret Bey’in ve nezdinde Halkın Partisi’nin , dün Ersin Tatar’ın başkanlığındaki UBP’ye yarattığı imkan ve fırsat ile ülkenin bugün içinde bulunduğu açmazların ve yapılan onca hukuksuzluğun ve hataların en büyük sorumlularından birisi de çok üzgünüm ama bizzat kendileridir.

Yani bu kabus gibi dönemin önemli aktörü oldular.

Yine üzülerek belirtmeliyim ki bu süreçte ne Kudret Bey, ne de partisi yaşanan onca şeyden dolayı da hiçbir ders çıkarmadılar.

Hala en iyiyi,en doğruyu biz biliriz,biz yaparız iddialarını sürdürmeye devam ediyorlar..

Bunu Kudret Bey’in bugün izlemeye çalıştığı “ ne şiş yansın ne kebap” politikasından da anlayabiliyoruz..

Cumhuriyet Meclisi’nin 20 Temmuz özel birleşimine biz ev sahibiyiz deyip katılan bir HP var bugün karşımızda.. Bu kararı parti yetkili organlarında almışlar. Dolayısıyla bu karara da saygı duyuyorum. Sonrasında ise herkesin de malumu olduğu üzere Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasını dinlediler, ve alkış tuttular.

Hatta içlerinde öyle vekiller vardı ki ağzı kulaklarında alkışlamaktan avuç içleri  patlayacak  zannettim.

Velhasıl HP bu oturuma katıldı ve söylenenlere .

alkış tuttu.

Sonra da onu doğru bulmadık, bunu yanlış bulduk gibi açıklamaları oldu Başkan Sayın Kudret Özersay’ın!

Şimdi bu çelişki değil mi?

Dinle,alkış tut sonra da eleştir.

Var mı bunun samimiyete dair bir karşılığı?

Bende yok..

Hatta kimse kusura bakmasın buna iki yüzlülük de derim..

Sayın Erdoğan size külliye yapacağız, millet bahçesi yapacağız, yeni meclis binası yapacağız dedi, alkışladınız..

Ha diyebilirler ki Kudret Hoca alkışlamadı.

Lakin partisinin milletvekilleri çılgınca alkışlıyordu.

Alkış tutmak demek söyleneni, yapılanı takdir etmek demektir.

HP olarak da sizler bunu yaptınız..

Şimdi kalkmış şunu doğru bulmuyoruz,bunu doğru bulmuyoruz diyorsunuz.

Sizce insanlar buna itibar eder mi?

Hele de bu vakitten sonra.

Üstelik güven vermeyen duruşunuza rağmen..

Sayın Erdoğan Mecliste yaptığı konuşmada KKTC’nin adını ve Anayasayı değiştirmek istediklerine dair en ufak bir seslendirme yapmadı. Türkiye’ye gittikten sonra partisinin il başkanları toplantısına çevrimiçi katılarak KKTC’nin adını ve Anayasasını değiştirmeyi ön gördüklerini söyledi. Erdoğan bir başka açıklamasında da Türkiye’deki  vatandaşlarına seslendi ve Maraş’tan mülk satın alabileceklerini belirtti.

Şimdi şöyle bir düşünün.

Ülkenin milletvekilisiniz, lakin bir başka ülkenin cumhurbaşkanı sizin ülkenizle ilgili yapılacakları sıralıyor ve sizin bütün bunlardan haberiniz dahi olmuyor.

Sizlere sorum şudur..

Böyle bir durumdan rahatsız olur musunuz?

Ben kendi adıma bir yurttaş olarak bundan rahatsızlık duydum mesela. Hatta sizler adına da çok utandım yerin dibine geçtim..

Lakin görüyorum ki sizlerin zerre kadar rahatsızlığı olmadı.

Bütün bunlar olurken ayrışma,ötekileştirme bize zarar veriyor demekle yetindiniz.

Karşınızda ise öyle  bir anlayış var ki, bu anlayış bütün gücüyle size,haysiyetinize, iradenize, ülkenize dair tüm değerlerinize, geleceğinize karar vermek noktasında kendini yetkili görüyor.

Siz ise aman durumu idare edeyim,nasılsa bu düzende gün bizim için de doğar deyip “ ne şiş yansın ne kebap” derdindesiniz hala..

Çok yazık..

Diğer Haberler

Başa dön tuşu