KıbrısManşetSiyaset

Ah Kıbrıs’ım bu bizim gündemimiz değil ki..

 Bugün Kuzey Kıbrıs'ta yapılan yanlışlardan biri de yasal zemini olmadığı halde, yani yasa dışı bir şekilde Türkiye’deki siyasi yapılanmanın uzantılarını Kuzey Kıbrıs'a taşımak olmuştur

Geride bıraktığımız hafta  Mağusa’da vuku bulan ve Sol Hareket’e mensup gençlerin tutuklanmasına kadar giden olay hepimizi derinden üzdü. Elbette bu üzücü gelişmeler yaşanırken mevzunun nerelere dayandığını  gözden kaçırmamak gerekir.

Zor ve meşakkatli bir dönemden geçiyoruz ve içinden geçtiğimiz bu sürecin sadece sağlık ya da, ekonomi özelinde değil, çalışma hayatında da, eğitimde de müdahale ve baskılarla toplumsal irade ve demokraside çok ciddi hasarlara yol açtığı, sanırım kim hangi görüşe sahip olursa olsun Kıbrıs Türk halkının her bir bireyin hem vicdanında hem de hafızasında yer edindiği  son derece açıktır.

Bugün Kuzey Kıbrıs’ta yapılan yanlışlardan biri de yasal zemini olmadığı halde, yani yasa dışı bir şekilde Türkiye’deki siyasi yapılanmanın uzantılarını Kuzey Kıbrıs’a taşımak olmuştur.

Hoş, yasal zemini olmayan bu ve benzeri yapılanmaları (X) parti şubesi, (Y) parti şubesi adı altında illegal  örgütlenmesine göz yuman, ve yasalara rağmen buna imkan tanıyan  KKTC Devletinin ve bu devleti bunca zamandır yöneten hükümetlerin de elbette bunda payı çok büyüktür..

Dolayısıyla Türkiye’deki herhangi bir siyasi eğilimin, farklı yasal mevzuata sahip, farklı bir ülkeye faaliyetlerini taşımış olması, bizim ülkemizde bugün büyük bir rahatsızlığa vesile olurken aynı zamanda hukuksuzluğa ve  huzursuzluğa da sebebiyet vermektedir.

Nitekim bugün Türkiye’deki iradeyi temsil eden siyasi anlayışın  orada hüküm sürdüğü demokrasi, insan hakları, evrensel değerler ve hukuk kriterlerine yönelik geliştirdiği tavrı, Kıbrıslı Türk toplumunun kültürü ve önem verdiği değerler gereği  içselleştiremeyeceği ve bunu yaşam tarzı olarak benimsemesinin mümkün olmayacağı çok açıktır, O halde konuya neresinden bakarsanız bakın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ayrı bir ülke ise, ki iddiamız odur o zaman burada bir başka ülkenin siyasi faaliyet yürütmesi hiçbir şekilde doğru değildir ve bu asla mazur görülemez.

Dolayısıyla buna saygı duyulması beklenirken, farklı yollara başvurarak Kıbrıslı Türkler üzerinde dolaylı bir baskı unsuru oluşturmak doğru bir yöntem değildir.

Afiş mevzusuna gelince..

Sosyal mecrada söz konusu afişleri görünce önce şaka zannettim.

Hatta kahkaha bile attım bu ne diye!

İlgimi çekmediğinden mütevellit de açıkçası kafamda çok büyük bir konu olarak yer etmedi bu afişler.

Zira sevmek, sevilmek, sevgi..

Bu kavramlar tamamen hissiyatla alakalı bir konudur.

Her şeyden önce kimse kimseyi metazori sevmek zorunda değil.

Bunu kimse kimseye  empoze edemez, dayatamaz ,gözüne de sokamaz..

Sevgi içten gelir, kalben kabul görür..

Ha yalakalık ayrı bir mevzu tabi!

Sevgi ile yalakalık yana yana gelemeyecek kadar birbirine uzak kavramlardır.

Velhasıl sonra bir baktım ki mevzu büyümüş.

Bu afişin hangi maksat için  oraya buraya asılmasını sağlayan ve ülkemizde hiçbir hukuki zemini olmayan illegal yapılanmanın sözde bir yetkilisi polise şikayette bulunmuş..

Yani anlayacağınız gülüp kahkaha atmamız gereken bir konuda iş polislik olmuş.

Gençler apar topar bu afişe karşı eleştirilerde bulundukları için, ya da tepki verdikleri için gecenin bir yarısı evlerinden alınmışlar polise getirilmişler ifadeleri alınmış, mahkeme, şu, bu derken saatlerce tutuklu kalmışlar sonra da haklarında dosyaladıkları suçlar için kendilerine  dava okuyarak serbest bırakılmışlar.

Şaka gibi bütün bunlar ama şaka değil!

Bu gençlerin hakkında yasal işlem yapılmış..

Peki şimdi bu oldu mu?

Hiç olmadı hem de hiç!

Sağlık hala ciddi bir risk altında.

Bununla birlikte salgın koşullarının bizlere dayattığı bütün olumsuzluklar  üzerimize yıkılmış durumdadır. Çarşı kan ağlıyor, esnaf ayakta kalabilmek için çırpınırken, yaklaşık 5 bin işyerinin ticari  faaliyetlerine son verdiğini, yüzlerce işletmenin de faaliyetlerini askıya aldığı, on binlerce insanın işini, aşını kaybettiği bilgisine üzülerek ulaşıyorum! Hükümet ise maalesef yetersiz kalıyor, süreci doğru yönetemiyor, plansızlık her alana sirayet etmiş..

Mağduriyet her geçen gün büyüyor!

Hal böyleyken, birilerinin bizim nazarımızda kıymeti olmayan ve bizi zerre kadar ilgilendirmeyen  boş işlerle gündemimizi meşgul etmesine müsaade etmemeliyiz.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu