KıbrısManşet

Akansoy: Erhürman’ın ibresi yükseliyor

CTP Gazimağusa Milletvekili Akansoy,  “Erhürman, kendine özgü bir siyaset diliyle toplumun değişik kesimlerine ulaşabiliyor” dedi

ERHÜRMANIN AVANTAJI… “Ben CTP’nin geleneksel görüşünü koruduğunu düşünüyorum ve bu geleneksel duruş perspektifinde de başkanımız, akademisyenliği bırakıp, parti başkanlığı yapmayı kabul etti… Çok daha kendine özgü bir siyaset diliyle toplumun değişik kesimlerine ulaşabiliyor, konuşabiliyor, erişebiliyor. Bunun da kendine göre bir avantajı vardır.Sokak bize ikinci turu işaret ediyor”

ÖZELEŞTİRİ YAPMALIYIZ…“Sokağa çıkılıyor ama sokağa çıkılması sokakla birlikte hareket edildiği anlamına gelmiyor. Sokağın nabzını siyasetine yansıtabilmesidir sokaktan kopmamak… Bu konuda belli sıkıntılarımız oluştu. Bunu göz ardı edemem. Özeleştiri yapmamız gerekirse yapmalıyız.”

KİŞİSEL PROBLEMLER PARTİYE ZARAR VERİR… “Parti içinde farklı görüşler de tartışmalar da olur. Önemli olan ortak görüşe ulaşmak ve aynı perspektifte olabilmek. Siyasette kırgınlıkları ve kızgınlıkları hesaplarsak önümüzü göremeyiz ve yol alamayız.  Kişisel problemler partiye zarar verir. Parti içi demokrasiyi çalıştırabilmek ve önünü asla kesmemektir önemli olan…”

GİZEM ÖZGEÇ’İN RÖPORTAJI –  GIYNIK MANŞET

“ZİHNİYET DEĞİŞİMİNE İHTİYAÇ VAR”

SORU: Siyasette çürüme görüyoruz. Sanki bu ülkede güven yerle bir oldu. Nerelere sürükleniyoruz sizce?

AKANSOY: Ben olaya iki boyutta bakmayı tercih ederim. Biri hükümetin iyi yönetememesi ve beceriksizliği. Yöneticinin konuyla ilgili adım atarken alması gereken önlemler, oluşturması gereken tablolar ve toplumla yüzleşirken topluma alınan kararların nasıl aktarıldığı konusudur. Birinci boyut yönetim krizi meselesidir. İkinci boyutta ise dünyaya nasıl entegre olacağımız tartışmasına giremiyoruz ve girmek isteyenleri de bloke etmeye çalışıyoruz. Sürdürülemezlik koşulunda yöneticilik yapsak istediğimizi noktaya gelebilir miyiz? Hayır, gelemeyiz ama yine de insanların hayatlarını daha refah bir şekilde sürdürebilmelerinin bir yolu vardır. bu ülkede asli misyon, çözüme kadar olan sürede insanların göç etmeden kendi işini ve aşını sağlayabilecek koşulları onlara sunabilmektir. Ne yazık ki bu ikisi karıştırılıyor. Sistemsizlikten kaynaklanan sorunlar yöneticilere yüklenmeye çalışılıyor. Ne yazık ki bu öyle değildir. Bu ülkeye son 50 yıllık zaman içerisinde farklı siyasi geleneklerden gelme farklı nitelikli siyasiler geldi. UBP, CTP, DP ve başka partilerden geldi. Bu insanlar da taş taş üstüne koyamadı. Ama daha genç biri bugün yaşanan sıkıntıları iyice etüt etmeden sahaya çıkmaya çalıştığı için bir anda sanki her şeyi yapabilecekmiş gibi bir algı yaratarak, topluma pompalayarak hareket etmeye çalışıyor. Tam da bu durumda tökezliyor. Dolayısıyla siyasette bu çürümenin önüne geçebilmemiz için siyasetin dönüştürücü olabilmesini sağlayabilmemiz lazım. Siyaset şu an dönüştürücü değil. Bunun olabilmesi için çok yönlü ve boyutlu değişime ihtiyacı vardır. Zihniyet değişimine de ihtiyacı vardır. Toplumun da bunu görebilmesi lazım. Siyaset öncü bir araçtır. Siyasetin kendi içinde aynı döngüyü yaşaması, bir dönüşüm unsuru haline gelememesi toplumda umutsuzluğu ortaya çıkarıyor ve toplum da bu sefer demokratik tercihe yönelmek yerine sandığa karşı mesafe koymaya başlıyor. İçinde bulunduğumuz durum tam da bu… Ne sadece federal çözümü kilitleyerek siyaset olur ne de bugün evi temizleyelim diyerek KKTC olgusu içerisinde siyaset yapabiliriz. Dolayısıyla son yıllarda ne yazık ki bu iki konunun birbirinden tamamen ayrıştırılması siyasete büyük bir darbe vurdu diye düşünüyorum. Hâlbuki bu iki olgu birbiriyle bir bütündür ve bu ikisi birbirini beslemediği sürece toplumsal dönüşümü gerçekleştirme ihtimali çok düşüktür.

“CTP DAHA AKTİF SİYASET YAPMALI”

SORU: CTP İçin şöyle bir söylem var; “muhalefeti becerir ama hükümet olmayı becermez” Ancak sanki şu an muhalefette de çok sesli değilsiniz…

AKANSOY: CTP söylemlerini çok güçlü bir şekilde yapan bir partidir. Hükümete de bugüne kadar koalisyonlarla geldi. Bu kendi siyasetini hayata geçirmesi açısından güçlü bir dezavantajdır. Bunu bir yere not edelim. Bu çok önemlidir. Çünkü siz seçmene giderken çok üst düzeyde bir iddia ile ortaya çıkarsınız, seçim sonuçları çıktığında bir ortağa mecbur bırakılırsınız ve onun da beklentileriyle tüm siyaset değişebiliyor.

İkinci faktör, toplum CTP’yi yıllarca umut partisi, gençlik, değişim ve öncü partisi olarak gördü. Hükümet dönemlerinde bizim bu beklentileri karşılamamamız olmamız bu umut partisi yaklaşımını etkiledi olumsuz yönde.

Üçüncü etken, her dönemin kendine göre koşulları vardır. Bunlar hem sosyal hem de kadro koşulları vardır. Kadrolar değişir, yeni kadrolar gelir. Onların da kendilerine göre bir üslupları vardır. Bu koşullarda da başka bir ton ortaya çıkar. Bunlara da saygı duymak gerek günün sonunda. CTP daha etkin siyaset yapmalı mı? diye sorarsanız, evet yapmalıdır. Ben de aynı fikirdeyim. Daha kolektif, hayatın her alanına dokunan ve onları dönüştüren. CTP’liler olarak gidecek başka evi, yeri olmayan ve hatta toplumun sigortası olan bir parti algısıyla bugünlere geldik. Böyle bir geleneğin çocuklarıyız.

“SOKAKLA AYNI HAREKETTE DEĞİLİZ”

SORU: CTP sokaktan koptu mu? İnsandan, kahveden, esnaftan?

AKANSOY: Sokağa çıkılıyor ama sokağa çıkılması sokakla birlikte hareket edildiği anlamına gelmiyor. Sokağın nabzını siyasetine yansıtabilmesidir sokaktan kopmamak. Dolayısıyla bu konuda belli sıkıntılarımız oluştu. Bunu ben göz ardı edemem. Bizim öz eleştiri de yapmamız gerekirse yapmalıyız.

SORU: CTP’yi biz karşı duran, ilişkileri sorgulayan bir parti olarak tanıdık. Şimdi ise daha ılımlı bir solculuk yapılıyor. Orta yolu bulmak için çizginin dışına mı çıkılıyor? Bu başkanın tavrı mı yoksa CTP’nin kendisi mi?

AKANSOY: Son dönemde CTP’nin siyasete kazandırdığı bir şahsiyettir parti başkanımız. Bunu böyle okumak lazım. Bu ülkede değerli insanları siyasete kazandırmak çok kolay değil. Tufan Erhurman akademideydi, hayatı yerindeydi ama sorumluluklarından dolayı siyasete girdi. CTP de ona ev sahipliği yaptı. Aldı ve başına getirdi. Bu önemli bir adımdır. Elbette kendisinin hem karakteristik hem düşünsel farklı yaklaşımları olabilir. Zaten kendisiyle yaptığımız sohbetlerde de kendi karakteristiğinin siyasete de yansıdığını biliyoruz. “CTP’de bir değişim mi var ki bu söylemler oluyor?” diye sorarsanız kanaatimce öyle değil. Ben CTP’nin geleneksel görüşünü koruduğunu düşünüyorum ve bu geleneksel duruş perspektifinde de kendisi akademisyenliği bırakıp, parti başkanlığı yapmayı kabul etti… Çok daha kendine özgü bir siyaset diliyle toplumun değişik kesimlerine ulaşabiliyor, konuşabiliyor, erişebiliyor. Bunun da kendine göre bir avantajı vardır. Olayı ben böyle değerlendiriyorum. Bu da toplumda kabul görüyor.

“ODAĞIMIZ CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ”

SORU: Asım Akansoy partinin başına geçse ilk neyi değiştirirdi? Ne yapardı parti için? Nasıl bir farklılık ortaya koyardı?

AKANSOY: Ben bu alana girmek istemem. Çünkü şu anda partide bir cumhurbaşkanlığı seçimi gündemi var ve bu her şeyin önündedir. Ben partinin herhangi bir yerinde görev almaktan onur duyuyorum. Bu görev alma kavramı da bize geçmişten geldi. Parti başkanlığına aday olmuş ve genel sekreterlik yapmış biri olarak şu anda MYK’ya hiçbir tartışma içine girmeden gidip çalışabiliyorum. Dolayısıyla bu bizim sol geleneğinin kadro yaklaşımı değerli bir şeydir. İleride ne olur ve parti nasıl bir pozisyona gelir bilmem. Partimizde çok değerli kadrolar vardır. Şu anda siyaset alanına bakılırsa gerçekten çok değerli kadroları kendi bünyesinde barındıran bir parti var. Biz bunun değerini bilmek zorundayız ama bunun bir taban partisi olduğunu ve sahiplerinin sadece görev yapan 5/10 kişi değil yüzler, binler odluğunu bilerek hareket etmemiz gerekir. Eğer böyle hareket edersek o zaman kendi kişisel benliğimizi kurumsal yapıyla çok daha rahat ölçüştürebiliriz. Çoğu kez bir ön tarafta görev alma, bizi partinin her şeyi olduğumuz algısıyla karşı karşıya bırakıyor ki bu bir yanılsamadır. Bunu idrak edersek taşlar daha bir yerine oturacak. Çünkü KKTC siyasi tarihini iyice incelersek 1970 itibariyle bugüne kadar gelinen süreçte Kuzey Kıbrıs ve Kıbrıs’taki rolünü gördük. Çok büyük değişimlere imza attı CTP. Eğer CTP olmasa ne olurdu? Belki başka bir sol parti olurdu ama KKTC halkının demokratik kültürü en azından belli bir refah düzeyinde özgürlükleriyle belli bir modern yaşam kurgusu içinde olması da düşünülemezdi. Bunu da teslim etmemizde fayda vardı. CTP böyle bir partidir. Bir yandan önümüzdeki hedefe bakıp çok çalışacağız ama diğer yandan da toplumu kendi yapısı içerisinde anlamaya çalışacağız, birlikte hareket edeceğiz, toplumun dağılmasının önüne geçeceğiz.

“İHTİRASIM YOK”

SORU:  Genel başkanlık ile ilgili bir düşünceniz hala var mı?

AKANSOY: Parti kamuoyunda elbette çeşitli arkadaşlarım bu yönde görüşleri var teşvik edici… Ancak ben kendi siyasi tarihim, kişisel serüvenim içerisinde bu gibi konularda as olanın parti olduğunu, partinin hareketinin devamlılığı olduğunu, daha da büyümesi ve doğru siyaset yapması gerektiğini düşünerek böyle çok aceleci ve ihtiraslı bir şekilde bir yere yönelmiş değilim. Ancak, herhangi bir görev durumunda yapabileceğimiz çok şey vardır.

“KİŞİSEL PROBLEMLER PARTİYE ZARAR VERİR”

SORU: Bazı kırgınlıklarınız vardı. Bunlar geçti mi?

AKANSOY: Parti içinde farklı görüşler de tartışmalar da olur. Önemli olan ortak görüşe ulaşmak ve aynı perspektifte olabilmek. Şu anda bir özel sıkıntı yok. Bu konular üzerinde durmak istemiyorum. Siyasette kırgınlıkları ve kızgınlıkları hesaplarsak önümüzü göremeyiz ve yol alamayız.  Eğer biz Kıbrıs Türk toplumu için bir çözüm alıyorsak aramızda geçenleri büyütme lüksümüz olmadığını düşünüyorum. Kişisel problemler zarar verir. Parti içi demokrasiyi çalıştırabilmek ve önünü asla kesmemektir önemli olan.

“TUFAN BEY YÜKSELİŞTE”

SORU: Cumhurbaşkanlığı seçimleri çok yaklaştı. Sokağa inilemiyor. Farklı bir propaganda geçirilecek pandemi döneminde. Pandemi öncesi anketler başka şeyler söylerken şu an başka şeyler söylüyor. Gözlemleriniz nedir?

AKANSOY: Aslında zaman daralmış olmasına rağmen henüz erken. 11 Eylül-11 Ekim tarihleri arasında gidişat şekillenecek. Şu anda bunu konuşmak erken. Ancak bizim tespitimiz tufan beyin yükselişte olduğudur. 2. tura kalacağı yönünde bir saptamamız var. 2. turda da rakibi kim olursa olsun seçimi kazanacağını düşünüyoruz. Bu bir mutlak saplama değil. Bu bir nabızdır. Dün neydi? Bugün nedir? Bunun grafiğine bakmak lazım ve grafikte Tufan Erhürman’ın yükselişte olduğunu görebiliyoruz. Sayın Tatar’ın grafiği zikzak şeklinde düşüş ve yükseliştedir ciddi anlamda. Sayın Akıncı’nın grafiğinde ise bir düşüş var ama mutlak bir düşüş değil. Parti için önemli olan Tufan’ın ikinci tura kalmasıdır. Merkez oyların nereye yöneleceği çok önemlidir. Kararsızlık ve sandığa gitmeme eğilimi mevcuttur. Çok özel bir seçim bizi bekliyor.

“HP’NİN ORTAK İDEOLOJİSİ YOK, KURUMSAL DEĞİLLER”

SORU: HP ile ilgili düşünceleriniz neler? Hükümette kalabilmek adına hata yapıyor olabilirler mi?

AKANSOY: HP içinde çok farklı unsurlar var. Ortak ideoloji de yok. Meclis içindeki tavırlarından da analiz yapabilirim. Kurumsal bir yapıları yok. Genç ve yeni bir parti ve tutunması çok kolay değil. İçinde çok iyi niyetli insanlar olduğu gibi çok acemice davranıp ‘ben yaparım olur’ tavrında kişilerin olduğunu da görüyorum. İşleri çok kolay değil. Kimin daha fazla örgüt yapısı varsa o hayatta kalır. Bu böyledir.

EVET EFENDİMCİ KÜLTÜR”

SORU: Türkiye ile ilişkimiz nereye gidiyor? Tufan Hoca hep “Doğru zeminde doğru ilişki” diyor…

AKANSOY: TC’nin öngördüğü protokol düzeni evet efendimci kültürü üretiyor. Bunun dışına çıkanlar dışarıda bırakılmaya çalışılıyor. Bizim bunun adını doğru koymamız lazım. Bu ülkeyi yönetirseniz bir göreviniz olur ve kendi halkınız için çeşitli ülkelerle diyalog kurup, bir plan üretirsiniz. Diyalog kurmamız gereken bir ülke o da KKTC’yi tek tanıyan TC olunca daha özel bir diyalog söz konusu oluyor. Burada doğal olarak yapıcı bir ilişki kurmanız gerekiyor. Önce kendimize saygı duyalım, güvenelim, sahiplenelim ki onlar da aynı ölçüde bize davranabilsin.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu