KıbrısManşetSürmanşet

Akıncı: Vahim hatadan vazgeçin

“Seçimlerimize ve irademize açıkça müdahale etmekte olanlara, toplumumuzu bölmeye yönelik bu vahim hatadan bir an önce dönmeleri için yeniden çağrı yapıyorum”

“HALKIM BENİ BİLİYOR” … “Benden Türkiye düşmanı yaratmaya çalıştılar. Bu nafile bir çabadır. Hiç kimsenin buna gücü yetmez. Halkım beni biliyor. Türkiye’de sağduyulu milyonlarca kardeşim de olanın bitenin farkındadır. Kimse bizim Türkiye sevgimizi kalbimizden söküp atamaz. Asla biat etmeyeceğiz ama aynı zamanda sevgimizi sürdüreceğiz.”

“KALICI BÖLÜNMEDE, İYİ BİR GELECEK YOK”… “Kıbrıs sorununda önemli bir aşamaya geldik. Şimdi artık çözümün kıyısına kadar gelip durmuş olan süreci bitirmek için çaba harcayacağız. Çözüm odaklı siyasetimizi, bir sonuca ulaşacak şekilde sürdürmeye kararlıyız. Çünkü biliyoruz ki bölünmenin kalıcı hale gelme tehlikesi büyüktür ve kalıcı bölünme koşullarında bizi bekleyen iyi bir gelecek değildir.”

GIYNIK ÖZEL – AHMET VAMIK’IN RÖPORTAJI

“CUMHURBAŞKANLIĞININ EN GÜVENİLİR KURUM OLMASI TESADÜF DEĞİL”

SORU: Sayın Cumhurbaşkanı öncelikle bize görevde olduğunuz ilk beş yılın değerlendirmesini yapar mısınız?

AKINCI: Geçtiğimiz beş yıl boyunca, 2015 seçiminde halkımızla paylaştığım vizyona uygun bir şekilde dört boyutlu siyasetimizi hayata geçirdik. Biliyorsunuz ben halkıma Kıbrıs sorununda çözüm odaklı siyaset, içte rehberlik ve liderlik, gerçek anlamda bağımsızlık ve tarafsızlık ve Türkiye ile karşılıklı saygı temelinde sağlıklı bir ilişki için çalışma sözü vermiştim. Cumhurbaşkanlığı olarak bu sözümüze bağlı kalarak adımlar attık ve bugün baktığımda görüyorum ki her birinde çok önemli mesafeler kat ettik. Kıbrıs sorununa ilişkin olarak yürüttüğümüz çözüm odaklı siyaset, ilk beş yılda çok önemli bir hareketliliği ve bizi çözümün kıyısına kadar getiren gelişmeleri sağladı. İkinci dönemde artık ucu açık olmayan, sonuç odaklı bir sürece odaklanmamıza olanak sağlayabilecek kritik bir aşamadayız. İçte sergilediğimiz rehberlik ve liderlik sanıyorum taraflı tarafsız herkesin teslim edeceği kadar açık ve nettir. Çeşitli araştırmalarda Cumhurbaşkanlığının yurttaşlarımızın en çok güvendikleri kurum olarak çıkması tesadüf değildir.

“GEÇMİŞİ ANIMSAYIP KOLAYCA MUKAYESE EDİLEBİLİR”

“Pandemi döneminde de sergilediğimiz tutumla, halkımızla birlikte yarattığımız etkiyle hükümeti gecikmeli de olsa önlemler almaya zorladığımız herkes tarafından görüldü. Cumhurbaşkanlığının partiler üstü bir makam olması şarttır. Bu konuda da beş yıllık performansımızın hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak kadar net olduğu ortadadır. Örneğin Kamu Hizmeti Komisyonu, Ombudsman ve YÖDAK gibi kurumlara yaptığımız atamalar, gerçekten bağımsız ve tarafsız olmayan bir Cumhurbaşkanının yapabileceği türden atamalar değildir. Geçmişi anımsayanlar bunu kolaylıkla mukayese edebilirler. Türkiye ile karşılıklı saygıya ve eşitler arası ilişkiye dayanan kişilikli bir ilişki kurulması gerektiğini, çeşitli çevrelerin organize ve şiddetli saldırılarına rağmen kararlılıkla savunmaya devam ettik. Bir bütün olarak bakıldığında Cumhurbaşkanlığındaki beş yılımızın, verdiğimiz sözlere ve halkımızın çıkarlarına uygun olarak başarılı geçtiği, olaya tarafsız bakabilen herkes tarafından teslim edilecektir.”

“TARİHİ FIRSAT YAKALANMIŞTI”

SORU: Kıbrıs sorununa ilişkin değerlendirmenizi alabilir miyiz? Özellikle artık federasyon dışındaki seçenekler üzerinde durulması gerektiğini söyleyenlerin yaklaşımını nasıl yorumlarsınız?

AKINCI: Kıbrıs sorunu bizim ciddi, tutarlı ve kararlı tutumumuz sayesinde ilk kez garantör ülkelerin de yer aldığı 5’li konferansa taşındı. Çözüm odaklı siyasetimizin bir sonucu olarak BM Genel Sekreterinin de ifadesiyle Crans Montana’da çözüme yönelik tarihi bir fırsat yakalandı. Bu fırsat ne yazık ki Rum liderliğinin gerekli iradeyi gösterememesi nedeniyle sonuca ulaşamadı. Fakat gayretlerimize son vermeyerek, Crans Montana sonucunda oluşan bulanıklığa son veren ve taşları yerli yerine oturtan Berlin mutabakatının doğmasını sağladık. Biliyorsunuz, seçimden hemen sonra BM Genel Sekreteri, Kıbrıs’taki taraflar ve garantör ülkeler gayri resmi olarak buluşacaklar. Bizler çözüm odaklı siyasetimizin meyvelerini toplamak ve nihai olarak Kıbrıs’ı barışa ve çözüme ulaştırmak için yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz.

“FEDERASYON DIŞINDA BİR SEÇENEK MÜMKÜN DEĞİL”

“Bildiğiniz gibi Crans Montana sonrasında Rum liderin iki devletli formülü kabul etmeye hazır olacağı ön kabulüne yaslanan bir anlayışı dile getirenler oldu. Ben daha en başından bunun mümkün olmadığını ifade ederek, heyecana kapılıp oyuna gelerek BM parametreleri dışına savrulmamamız gerektiğini anlatmaya başladım. Nitekim Sayın Anastasiades daha sonra iki devletli modelden söz etmediğini, gevşek federasyonu veya desantralize federasyonu kastettiğini açıklayınca her şey gün ışığına çıktı. Berlin’de de BM Genel Sekreterinin huzurunda çözümün federasyon temelinde olacağı konusunda bizimle mutabık kaldı. Gelinen aşamada bizim gerçekçi olmayan beklentilerle ortaya çıkıp federasyon görüşmeyeceğimizi ilan etmemiz, sonucu şimdiden belli ve maalesef son derece acı olacak olan tehlikeli bir maceradır. Görünür gelecekte federasyon dışında bir seçeneğin hayata geçmesini mümkün kılacak koşulların olmadığı son derece açık ve nettir. Bizim akılcı ve kararlı bir şekilde, gerçekçi çizgide yolumuzda yürümemiz gerekir.

“NE AZINLIK NE DE ALT YÖNETİM”

SORU: Türkiye ile ilişkiler bakımından önümüzde bizi nasıl bir süreç bekliyor? Geçtiğimiz günlerde seçime müdahale edilmekte olduğuna ilişkin açıklamanız vardı. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?

AKINCI: Benim bütün siyasal yaşamım boyunca inandığım ve bu inancımın gereğini yerine getirmek için çalıştığım şeylerden birisi Türkiye ile karşılıklı sevgiye ve saygıya dayanan eşitler arası bir ilişkinin kurulmasıdır. Kıbrıslı Türkler, doğal olarak kendi koşulları içinde kendilerine ait değerlerle gelişip dünyanın bir parçası olmak istiyorlar. Kendi kendine yetebilen bir varlık haline gelmek ve barış koşulları içinde bir gelecek hayal ediyorlar. Bunların hiçbirisi Türkiye ile aramızdaki gönül bağlarının kopacağı anlamına gelmez. Bilakis bizim güçlenmemiz, Türkiye’nin de çıkarınadır. Özellikle şahsıma yönelik olarak yürütülen ve sosyal medyada yoğunlaşan, ağırlıklı olarak sahte hesapların kullanıldığı kirli saldırılarda ve hatta bazı ulusal ölçekli medya organlarında dile getirilen görüşlerde ‘Ne demek ilhak olmak istemiyorsunuz?’ türü sözlerin alenen sarf edilebilmiş olması gerçekten düşündürücüdür. Bizler kendi özgün ve özgür kimliğimizle yaşamak istiyoruz. Bu adada ne azınlık ne de alt yönetim oluruz. Bunları söylemek benim tarihsel sorumluluğumdur.

“SANDIĞA GİDİN VE İRADENİZE SAHİP ÇIKIN”

“Ortada hiçbir sorun yokmuş gibi davranarak günü geçiştirme noktasında değiliz. Bir Cumhurbaşkanı kendi ülkesi için halkından aldığı yetkiyle yürüdüğü yoldan dolayı; barış ve diyalog dediği için ya da düşünce özgürlüğünü savundu diye saldırıya uğrar mı? Maalesef bunları yaşadık ve yaşıyoruz. Benden Türkiye düşmanı yaratmaya çalıştılar. Bu nafile bir çabadır. Hiç kimsenin buna gücü yetmez. Halkım beni biliyor. Türkiye’de sağduyulu milyonlarca kardeşim de olanın bitenin farkındadır. Kimse bizim Türkiye sevgimizi kalbimizden söküp atamaz. Asla biat etmeyeceğiz ama aynı zamanda sevgimizi sürdüreceğiz. Şimdilerde tamamen seçimlerimizin dışında kalması ve demokratik yaşantımıza saygı duyması gereken bazı makamların her şeyleriyle sahaya indiklerini ve yurttaşımızın iradesinin yerine geçmeye çalıştıklarını görüyoruz. Benim seçilmemem için özel ekipler bile kurdular. Buradan halkımıza bir kez daha çağrı yapmak istiyorum: Sandığa gitsinler ve iradelerine sahip çıksınlar. Kimsenin kendileri adına karar vermesine müsaade etmesinler. Açıkça müdahale etmekte olanlara ise toplumumuzu bölmeye yönelik bu vahim hatadan bir an önce dönmeleri için yeniden çağrı yapıyorum. Açmakta oldukları yaranın tamiri için çok zamana ihtiyaç duyulacağını artık anlamaları gerekir.”

“ÇÖZÜMÜN KIYISINA KADAR GELDİK”

SORU: Yeniden seçilmeniz halinde ikinci dönemde nasıl bir vizyonla hareket edeceksiniz?

AKINCI: Kıbrıs sorununda önemli bir aşamaya geldik. Yıllar süren müzakerelerde birikenlerin üzerine 2015’ten sonra önemli uzlaşıları ekledik. Sonunda Berlin’de bundan sonra gidilecek olan yol net bir şekilde belirlendi. Şimdi artık çözümün kıyısına kadar gelip durmuş olan süreci bitirmek için çaba harcayacağız. Uzayıp gitmeyecek, ucu açık olmayan, sonuç odaklı bir süreçle eşitliğimizi, güvenliğimizi ve özgürlüğümüzü temin edecek bir anlaşmaya varmak için çalışacağız. Dolayısıyla çözüm odaklı siyasetimizi, bir sonuca ulaşacak şekilde sürdürmeye kararlıyız. Çünkü biliyoruz ki bölünmenin kalıcı hale gelme tehlikesi büyüktür ve kalıcı bölünme koşullarında bizi bekleyen iyi bir gelecek değildir. Kıbrıs sorununa ilişkin çabalarımızı sürdürürken içeride de bağımsız ve tarafsız konumumuzu sürdürerek rehberlik ve liderlik yapmaya devam edeceğiz. Ülkenin temel sorunlarına ilişkin konularda ve çevre, kültür sanat ve sosyal politikalar gibi alanlarda anayasanın çizdiği çerçeveye uygun olarak hizmetlerimizi sürdüreceğiz. Bu dönem halkımızın ve sivil toplum örgütlerinin katılımına ve desteğine çok daha fazla ihtiyacımız vardır. Katılımcı ve etkileşimli bir süreci hep birlikte sağlayacağız. Kararlılıkla yolumuza devam etmemiz halinde bizleri güzel günlerin beklediğinden hiçbir kuşkum yoktur.

“MARAŞ, ÇÖZÜME ENGEL DEĞİL KATKI OLMALI”

SORU: Maraş’taki gelişmeleri nasıl değerlendirirsiniz?

AKINCI: Maraş, maalesef seçim malzemesine dönüştürüldü. Maraş hamlesi ve etkinliğinin bir adaya puan kazandırmak adına yapıldığı açıktır. Bir senaryo yazılmış, Sayın Tatar’a da bu senaryoda figüranlık yapmak kalmıştır. Kapalı Maraş konusunda da öteden beri söylediğim BM ile çatışma içine girmeden, uluslararası hukuk içinde kalarak ve Maraş konusunu çözüme bir engel oluşturacak şekilde değil, çözüme katkı yapacak şekilde değerlendirmek gerekir. BM Genel Sekreteri, seçimlerimizden sonra gayri resmi 5+1 toplantı çağrısı için hazırlıklarını yaparken, yine seçimlere ramak kala kapalı Maraş konusunda yapılmaya çalışılanlar Kıbrıs Türk halkını uluslararası alanda zor durumda bırakacak hatalı bir davranış anlamındadır. Cumhurbaşkanlığının sorumluluk alanına giren Maraş gibi önemli bir konunun seçimlerimize çok kısa bir süre kala açıkça seçim malzemesi yapılmış olmasının son derece yanlış olduğunu belirtmeyi görev biliyorum. Öyle inanıyorum ki, Kıbrıs Türk halkı bu yapılanlara özgür iradesiyle gereken cevabı verecektir.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu