EkonomiKıbrısManşetSiyasetToplum

Aklın yoluna girmemiz şart

Kuzey Kıbrıs’ın kalkınması açısından yaşamsal önemde sahip olan en önemli potansiyelin Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümünü, güven yaratıcı önlemleri ve elbette gelir ve gider dengesinin oluşması için Euro'ya endekslenen bir iktisadi anlayışa ihtiyaç var

Başbakan Ünal Üstel’in “ekonomi dibe vurdu. Ülkemizde açlık sorunu başladı” itirafından kısa bir süre sonra yıllık enflasyon % 98.12. Yıllık gıda enflasyonu % 118.75. Tüp gaza yeniden zamlandı. Ha keza akaryakıta sürekli zam yapılıyor.

Binlerce insan evinin ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma geldi. Temel gıda ürünlerine  dahi erişemez oldu insanlar.

Kıbrıs Türk Pediatri Kurumu yaptığı araştırma sonucunda ortaya çıkan sonuç ise oldukça düşündürücü. Zira çocuklarımızın bir kısmında ( alım gücünün düşmesiyle temel gıda maddelerine erişimi olmayan aileler)  beslenme eksikliği nedeniyle kansızlık sorunları görülmeye başlandığını açıkladı. Bu arada TL’nin değer kaybı devam ederken,. Sterlin haftayı 20.5’ten kapattı. Akaryakıta yeni zam bekleniyor! Böyle bir ortamda reel sektör ve çalışanı kendi kaderlerine terk edilirken kamuda hayat pahalılığı tam verilse dahi  bu koşullarda alım gücünü korumak mümkün olacak mı? İğneden ipliğe zam.

TL’nin durmak bilmeyen değer kaybı.

Çok tabidir ki bu anlamda alım gücünü koruyacak bir pozisyona sahip değil.

Peki asgari ücretle hayatını idame ettirmeye çalışan dar gelirli insanlar  için ne öngörülüyor?

Örneğin kamu çalışanına verilen hayat pahalılığı oranında asgari ücreti iyileştirecek bir şey yapılacak mı? Bununla birlikte gelir kaybına uğrayan esnaf, işletmeler asgari ücreti personel azaltmasına başvurmadan karşılayabilecek mi? Gibi birçok soru geliyor insanım aklına. Zira reel sektör devlet tarafından desteklenmez ise  ya da bu yönde bir düzenlemeye gidilmezse istihdamı korumak mümkün olmayacak..

Velhasıl ülkede öncelikli gündem “GEÇİM”

Ve fakat üzülerek hatta kahrolarak görüyoruz ki “yeni hükumet”  de önceki hükümetler gibi her şey tamam mış gibi atamalar ve görevden almalarla meşgul oluyor.  Kısacası bu anlayış aynen devam ediyor. Makamlar hoyratça kullanılırken, devletin kaynakları çar çur edilmeye devam ediliyor. Temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanıp iki dudak arasına yerleştirilmeye çalışılmasına hiç girmiyorum ki o da ülkemizin demokratik yapısını bozmaya yeltenmektir. Bütün bu olumsuzluklar giderek ülkenin önünü kaparken, Kuzey Kıbrıs’ın kalkınması açısından yaşamsal önemde sahip olan en önemli potansiyelin Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümünü, güven yaratıcı önlemleri ve elbette gelir ve gider dengesinin oluşması için Euro’ya endekslenen bir iktisadi anlayışa ihtiyaç var.

Elbette bütün bunlar için sürdürülebilir ve ülke gerçekleri ile örtüşen bir vizyon ortaya konması gerekiyor. Ve fakat mevcut anlayışım devam etmesi durumunda  gidilecek köyün minarelerini de görmemek elde değil. Nitekim demokratik ,ekonomik ve sosyal açıdan her gün biraz daha geriye gideceğimiz yadsınamaz bir gerçektir. Bütün bunların önüne geçmek için elbette yapılacak  şeyler var. Kısa  orta ve uzun vadede hayata geçirilmesi elzem olan olmazsa olmazlar. Kusa vadede halkın alım gücü korunacak şekilde tedbirler alınmalı. Orta vadede  demokratik değerler özgürlükler ve temel haklar korunmalı. Uzun vadede ise  dünyayla ve uluslararası hukukla birebir örtüşen bir yapı tesis edilmelidir.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu