GenelKıbrısManşet

Alıştık artık

Takvimlerin yaprakları 1976 yılını gösteriyordu. Dönemin ABD Başkanı Gerald Ford,
nur içinde yatsın rahmetlik Bülent Ecevit’i Beyaz Saray’daki önceleri “Oval Ofis” denilen ama
iyi saatte olsun Bay Clinton tarafından Oral Ofisi’e dönüştürülen mekâna dâvet etmişti.
Karaoğlan da bu dâveti geri çevirmedi tabiî ki de. İlk durak Washington DC öncesi New
York’tu. Burada Türk iş insanlarının vereceği yemeğe katılmak için Waldorf Astoria Hotel’in
lobisine girdi. İşte o anda Ecevit’e birilerinin bir süprizi vardı. Stavros Psihopedrisdes isimli bir
Kıbrıslı Rum “Geberrrr” diye bağırarak tabancasını çıkardı ama güvenlik görevlileri sayesinde
kefeni yırttı Karaoğlan ki sonrası rahmetlere eceliyle.
Ya 12 Adalar muhabbetine ne demeli? Daha önce yazdık, yine yazalım; Tarih bilimci
arkadaşlar diyor ki aslında bakarsanız “12 Adalar” denilen bölgede 12 adet ada yoktur.
Türkiye’nin batısında bulunan bu bölgede 25 tane filan adacık vardır. Osmanlı’nın ‘12 kişilik
İhtiyar Heyeti’ tarafından yönetilmeye çalışılan adacıklardır bunlar. “12”yi söyleye söyleye
kestirmeden 12 Adalar yapıldı ve Yunan sularına çevirildi dönemin TC Hükümeti tarafından.
Yine dönemin medyası da olayı biraz ‘kriz yönetimi’, biraz da ‘keriz yönetimi’ diye
adlandırdılar. Kurtuluş Savaşı’nda İzmir’de yaşananları bir’çırpıda zaten geçtik. Yıllar geçti
başka bir ada ‘moda’ oldu. Ona da “Kıbrıs Davası” dendi. Şimdilerde ise bir kısım medya o
davaya “Kıbrıs Sorunu” diyorlar mâlum. Araya da Kardak Kayalıkları krizi atıldı bildik. Yok
önce o geldi, yok önce bu gitti ve bayrağı dikti cinsinden gövde gösterisini hatırlıyorsunuzdur.
İşte, Türk-Yunan ikilisi arasındaki biraz soğuk, biraz da sıcak savaş dönemi meşhur
Özal Başkan’ın meşhur Davos Zirvesi’yle donduruldu. E sonrasında n’oldu? O günlerden bu
günlere köprünün altından çok sular aktı bildik. Bu defa takvimlerin yaprakları 2005 yılını
gösteriyordu. Kıbrıslı Rum arkadaşlar Kurtuluş Savaşı öncesi olduğu gibi İzmir Kordon
Boyu’na Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağını çaktılar. Sebebi mi? E adamlar İzmir’de organize
edilen Dünya Üniversiteler Arası Yaz Oyunları’ydı. Universiade 2005 İzmir için biz de
or’daydık. Sağolsun KKTC Üniversite Sporları Federasyonu Başkanı Beyhan Gürgöze’nin
sayesinde en azından, hiç yoktan ‘Gözlemci’ statüsünde yer aldık. Sofrada “Yaş kemale erdi
ya, gözlerim uzağı seçemiyor. Be Beyhan Abi bak da ben yanlış görürüm galiba. Oradaki
bayrak Rumlar’a bıraktığımız bayrak değil mi? Aha o zeytin(!) dallı beyaz olan” dedim. O
da “Aynen öyle” dedi sofrada. “E be gâvvolem İzmir’de Eylül’ün 9’unda indirilmişti o

bayrak ama adamlar sporu kullanarak yine göndere çekmişler” dedim o andaki tüm anti-
sportif duygularımla maalesef ama alıştık artık. Biraz Trabzonspor, biraz Fener, biraz Ülker,
biraz da Karşıyaka takımları sayesinde bayraklar karşılıklı olarak göndere çekildi. Yakın
geçmişte de ‘Millî Takımlar’ düzeyinde eşleşmeler gerçekleşmişti mâlum. Neyse, hâl
böyleyken Eylül 2021’de Konya’da organize edildi ve İslami Dayanışma Oyunları da pas
geçildi. Neyse, alıştık artık.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu