GenelKıbrısManşetSiyaset

Alt yönetim algısı doğru olan değildir..

Kuzey Kıbrıs’ın 1974 sonrası alt yönetim haline getirilmesi ve özellikle son yıllarda bunun pekiştirilmesi için izlenen politikalar bağımlılığı çok daha güçlü hale getirirken ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel, sağlık, eğitim, kısaca her alanda sürdürülen ve son zamanlarda had safhaya ulaşan dayatmalar maalesef ülkemizi yaşanmaz duruma getirmiştir.

Hayat pahalılığı, zamlar, TL’nin döviz karşısında değer kaybetmesi ve ülkeyi yönettiğini iddia edenlerin aldıkları talimat uyarınca buna ilgisiz kalınması insanlarımızın geçim derdine düşürülmesi, kontrolsüz nüfus aktarımı, vatandaşlıklarla Kıbrıslı Türklerin iradesinin elinden alınması, seçimlere, hatta kurultaylara kadar müdahale edilmesi, demografik yapının değiştirilmesi, iyice sormagir hanına dönüştürülen ülkemizde kriminal suçların, trafik kazalarının artması, yabancılara, satılan veya peşkeş çekilen toprak, dağ, taş, kıyılarımız, yaşanan çevre sorunları, eğitim, sağlık gibi kamusal hizmetlerin iyice özele havale edilmesi, insanlarımızın ilaç bulmakta dahi sıkıntı yaşaması, eğitimde çocuklarımızın çadıra, konteynere mahkûm edilmesi, Kuran kurslarıyla imamlara teslim edilmesi, eğitimle, vakıf, dernek, tarikatlarla dinselleştirme politikalarının derinlik kazanması gibi birçok nedenle ülkemizde ciddi bir kaotik durum oluşmuştur. Kıbrıs’ın kuzeyinde Kıbrıs Türk Toplumunun, maalesef karşı karşıya kaldığı bu durum sistemli bir politikanın ürünüdür. Kim ne derse desin bu gidişat Kıbrıs Türkü’nün lehine olan bir seyirde değildir.. CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın da dediği gibi, mevzu sadece ekonomik yoksullaşma ”Yoklaşma” İle sınırlı değildir.

Toplumumuz ada üzerinde, sosyolojik anlamı ile, tam manası ile tüm toplumsal değerleri kurumları ile birlikte, toplumsal erozyona uğratıldığı bir durumla karşı karşıya kalmıştır.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu