KıbrısManşetSiyaset

Anastasiadis ‘vatandaşlarım’ ifadesini öylesine kullanmadı..

Çok doğaldır ki cebinde kimliğini, pasaportunu taşıdığın ve bugün vatandaşı olduğun  bir devletin başkanı da sana hitap ederken vatandaşlarım diye hitap edecek. Bundan daha olağan bir şey olamaz

Güney Kıbrıs’ta yayınlanan Fileleftheros gazetesine göre 110 bin 734 Kıbrıslı Türk, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı.. Başkan Anastasiadis’e göre ise  97 bin Kıbrıslı Türk, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı. Velhasıl 100 bin civarı bir Kıbrıslı Türk nüfusu Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı. Bu sayı karma evlilikler dışında bir rakam.

Dolayısıyla Kıbrıs Cumhuriyeti otoritesinin haksız uygulamaları nedeniyle karma evliliklerden doğan haklar şimdilik  donduruldu.

KTÖS  bu konuda Kıbrıs Cumhuriyeti  mahkemelerinde  bir mücadele veriyor.  Diyeceğim o ki, Kıbrıslı Türklere  karma evlilikten mütevellit hakları teslim edildiği gün bu sayı çok daha fazla olacaktır.

Zira Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıs Cumhuriyeti temelinde yasal hakkı olan bu kimlik ve pasaportlar sayesinde 47 yıllık izolasyonlar kırıldı.

Dünya’nın her yerine gitme imkanımız oldu.

Çocuklarımız gerek Avrupa’da, gerekse başka coğrafyalarda yüksek öğrenim imkanlarına kavuştu. Bu avantajla ticari faaliyetler yürütüldü.

Dolayısıyla konuya nereden bakarsanız bakın Kıbrıslı Türkler büyük bir kazanım elde etti..

Çok doğaldır ki cebinde kimliğini, pasaportunu taşıdığın ve bugün vatandaşı olduğun  bir devletin başkanı da sana hitap ederken vatandaşlarım diye hitap edecek. Bundan daha olağan bir şey olamaz.

Ha bundan rahatsızlık duyuyorsanız, o zaman da Kıbrıs Cumhuriyeti kimliklerinizi, pasaportlarınızı iade edip biz bu devletin vatandaşlığını kabul etmiyoruz diyeceksiniz. Yani iki yüzlük yapmayacaksınız.

Bugün bunu çok büyük bir iddiayla söylüyorum ki 100 bin Kıbrıslı Türk Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığını iade etme taraftarı değil..

Hatta ve hatta var olan haklarının farkındalığı ile daha çok kazanıma ulaşmak istemektedir bu insanlar.

Neden?

Çünkü yalanla dolanla altı boş temelsiz söylemlerden öteye gitmeyen somut hiçbir verisi, göstergesi olmayan vaatlerden bıktılar, usandılar.

Nihayetinde dile kolay 47 yıldır aynı yalanları dinlediler..

Şimdi bunu buraya bırakıyorum ve Cenevre’de Türkiye kurgulu ve destekli Kıbrıs Türk liderliğinin iki egemen ayrı devlet  tavrına ve sonrasının getireceği sonuçlara bakmak istiyorum..

Cenevre sonrası Kıbrıs Rum liderliği federal zeminde çözüm isteyen taraf olarak adaya döndü.

Bununla birlikte Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk liderliğinin tavrını uluslararası camiaya anlatmak için lobi faaliyetlerine hız verdi.

Lakin bununla da kalmadı..

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti esaslarına uygun politikalar geliştirme yönünde hazırlıklara başladığı bilgisini yabancı bir diplomat dostumdan öğrendim.

Peki bu ne anlama geliyor?

Rumlar, Kıbrıs Cumhuriyeti kuruluşunda var olan temellere ve zemine uygun adımlar atmaya hazırlanıyorlar. En başta da 70′ e 30 oranının hayata geçirilmesi için gerekli düzenlemelere gidileceği bilgisini alıyorum.

Ama nasıl olur?

Bu elbette bir politika.

Ve bu politikanın uygulanmaya başlaması ile birlikte  uluslararası camiadan büyük bir destek alacağına inanıyor Kıbrıs Rum liderliği.

Önümüzdeki hafta bu konuda çok daha doyurucu bir bilgiye sahip olacağım ve elbette sizlerle de paylaşacağım bu yönde edindiğim bilgileri..

Lakin şu çok açık ki, eldeki kartlar tahminlerin de ötesinde farklı alanlara kaydırılıyor.. Kıbrıs Türk liderliği Türkiye’deki AKP iktidarının takdirini almak için siyasal İslam ağırlıklı  Osmanlıcılık ve Türk Mİlliyetçiliği arasına sıkışan politikalara tam uyum sağlamaya  çalışırken agresif yaklaşımlar sergileyip uluslararası desteği kaybediyor, Kıbrıs Rum liderliği ise bunu çok iyi bir fırsat olarak değerlendiriyor ve pozisyonunu uluslararası desteği de arkasına alarak genişletmeye çalışıyor.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu