KıbrısManşetSiyaset

Anastasiadis’i çözüm isteyen taraf yapan anlayış

BM kontrolünde Maraş’ın ve Ercan’ın, AB denetiminde ise Mağusa Limanı’nın açılması, yani ambargoların bir şekilde kaldırılması, bu alanların ekonomiye kazandırılması ile  ve bizlerin de dünya ile bütünleşmemizin önünün açılmasıyla neler kazanabileceğimizin farkında mısınız?

Anastasiadis’i çözüm isteyen taraf yapan anlayış.

BM kontrolünde Maraş’ın ve Ercan’ın, AB denetiminde ise Mağusa Limanı’nın açılması, yani ambargoların bir şekilde kaldırılması, bu alanların ekonomiye kazandırılması ile  ve bizlerin de dünya ile bütünleşmemizin önünün açılmasıyla neler kazanabileceğimizin farkında mısınız?

Maalesef hayır.

Bugün sağı, solu, liberali, sosyal demokratı vs.,  siyasi görüşü ne olursa olsun, bu ülkeyi yurt bilmiş, vatan addetmiş herkesin kendine sorması gereken soru şu..

Bugün ülke yönetiminde etkili olan, siyasi ve ekonomik tahakkümünü hissettiren bu sığ anlayışla nereye varılmak isteniyor?

Bunu istisnasız 7’den 70’e herkesin sorgulaması ve buna cevap bulması gerekiyor..

Neden biliyor musunuz?

Çünkü bu anlayışın uzun zamandan beridir  başımıza açtığı  işlerin ağır bedelini ödemekten hepimiz yorulduk.

Yaşadığımız muhtelif süreçlerde  bundan daha beter olmayız herhalde dedikçe onlar bize dibin de dibini gösterdiler.

Dolayısıyla böyle bir öneri  hangi mantıkla “hakaret” olarak sayıldı onu elbette anlamam mümkün değil! Lakin böyle bir öneriyi   görüşmeye değer bulmayıp reddetmek bu halka yapılan bir kötülüktür. Hatta böyle bir fırsatı müzakere bile etmeden elinin tersi ile itmek bu ülkeye yapılan bir ihanettir.

Yıllardır debelenip duruyoruz bu kısır döngünün içinde, dünyayla bütünleşmenin yollarını arıyoruz, dünyalı olmanın gereklerini zorluyoruz. Bugüne kadar hep bir ağızdan isyanımız uluslararası toplumdan  soyutlanmak değil miydi?

Neden elimize geçen bu fırsatları içi boş yalanlarla dolu  gerçek dışı bir siyaset uğruna heba ediyorlar?

Nedir gizli ajandaları?

Bu yalnızlık ve gerçeklerle bağdaşmayan  politikaların içine hapsedilerek muhtaç hale getirilmek yeni siyasetin bir gereği midir?

Bu mudur murat edilen?

Hani diyorlar ya koro halinde biz biriz, birlikteyiz bu  yolu da beraber yürüyeceğiz  diye!

Hangi yolu?

Yürünecek yol mu bıraktılar?

Hoş zaten birlikte yürüdüğümüz bir yol falan da yok ortada.

Kapatıldığımız bu labirentin içinde dönüp dolaşıp aynı yere çıkıyoruz 47 yıldır..

Üstelik metazori ve çaresiz bırakılarak.

Oysa asla çaresiz değiliz, bunu biliyoruz ve her geçen gün de bunun daha çok farkında oluyoruz..

Bugün entrikalarla makam  sahibi olmalarında büyük rol oynadıkları yönetenler eliyle Kıbrıs’ın Kuzey yarısında  kurulmak istenilen düzenin ne olduğu herkesçe biliniyor.

Dolayısıyla Kıbrıslı Türklerin gerçek iradelerini yansıtmayan siyasiler üzerinden bu düzeni tesis etmeye çalıştıkları da sır değil..

Ve zannediyorlar ki bütün bunların kimse farkında değil..

Ama yanılıyorlar

Herkes her şeyin farkında.

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt  Çavuşoğlu diyor ki;

GKRY’nin tutumunda, (Bu arada GKRY diye bir tanım yok yeryüzünde. Avrupa Birliği üyesi uluslararası meşruiyeti olan  Kıbrıs Cumhuriyeti var.)

Hani Türkiye Cumhuriyetinin uluslararası müsabakalarda yarıştığı, mücadele ettiği, protokollerde yan yana durduğu, hatta ve hatta Yunanistan üzerinden ticaret gerçekleştirdiği Kıbrıs Cumhuriyeti..

Peki ne diyor Sayın Çavuşoğlu, hiçbir değişiklik yokmuş Rumlarda..

Rum yönetiminin lideri, gündemi değiştirmek için Maraş’ın ve Ercan Havalimanının BM kontrolüne, Gazimağusa Limanı’nın da Avrupa Birliği kontrolüne verilmesini teklif etme cüretini göstermiş..

Peki Rumların saptırmaya çalıştıkları gündem neymiş?

2 egemen ayrı devlet..

Kimin gündemi bu?

TC ve KKTC’nin!

Başka?

Hiç kimsenin…

Öncelikle bu realiteyi atlamadan buraya koyalım ve devam edelim..

Sayın Çavuşoğlu diyor ki; Rumların bu önerilerinin ciddiye alınması mümkün değilmiş..

Peki neden?

Maraş’ın, Ercan’ın ve Mağusa limanının kontrolü Türk tarafının elinden gidecekmiş..

Peki 47 yıldır Türk kontrolünde olan Maraş’ın, Mağusa Limanının, Ercan Havalimanının durumu nedir?

Maraş yılan çiyanlara terk edildi, ekonomiye kazandırılması sağlanamadı. Bugün ise yapılan güzergah açılımı sadece göstermeliktir, onun  ötesine gitmek siyasi nedenlerden ötürü  mümkün değildir.

Mağusa Limanı sapır sapır dökülüyor, neresinden tutsanız elinizde kalıyor, adeta bir enkazı arındırıyor. Üstelik Akdeniz’in en büyük limanlarından biri..

47 yıldır tecrit altında ve uluslararası liman olarak kullanılamıyor.

Ercan Havalimanı Türkiye dışında kullanılan bir alan değil.

Uluslararası uçuşlar yapılamıyor bu limana..

Hal böyleyken Türk tarafı olarak yapılan bu öneriyi neden müzakere etme gereği bile duymazsınız?

Böylesi  yapıcı bir öneriyi reddeden diplomasi anlayışı ile bir yere varmak mümkün mü?

Değil!

Nitekim ortaya konan bu anlayış ile  yeniden Kıbrıs’ta çözüm istemeyen taraf olduk..

Bugün Kıbrıslı Türkleri yalnızlığa iten, karanlıklara sürükleyen bu anlayışa, kişisel menfaatleri için makam, mevki uğruna çanak tutan, gözünü, kulağını kapatan, ölü taklidi yapan, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyen, ve nihayetinde Kıbrıslı Türkleri değersizleştiren ve yok oluşa sürükleyen bu anlayışa el pençe divan duran malum kişiler,  bu topraklarda hangi makamda ve mertebede olurlarsa olsunlar  kendi insanlarına ihanet edenler olarak kalacaklardır yüzyıllar boyunca.. Ve hep böyle anılacaklardır!

Tarih onlara yalakalıktan öte bir anlam asla  yüklemeyecektir..

 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu