Yirmi yıldan bu yana Baraka Kültür Merkezi yazar ve çizerleri tarafından hazırlanan kültür-sanat-politika dergisi Argasdi’nin 72. sayısı çıktı. Üç ayda bir yayımlanan dergide, memleket gündemini ele alan yazılar, şiir, müzik, sinema, kitap, feminizm, bellek gibi sayfalara yer veriliyor.
Her sayıda ayrı bir dosya konusuna yer veren derginin bu sayı dosya konusu ise “Sol Mücadele” olarak belirlendi.
Dosya altında kaleme alınan makaleler ise şu şekilde: “Sol: Eşitlik, Özgürlük, Adalet”, “Bir Ezberi Sorgulamak: Solda Birlik”, “Solu Sağa İtmek ya da Kıbrıs Sorununda ‘Çözümcü’ Olmak”, “Solculuk, Fonculuk, Sivil Toplumculuk”, “Devrimcilerin Mecliste Ne İşi Olur”, “Feminist Pusula: Bireysellikten Birlikteliğe”, “Çevreye Soldan Bakmak”, “Sırça Köşkler Muhitini Yakıp Yıkarak Başlamalı” ve “Gençlik Başımda Duman”. Bunun yanı sıra bellek sayfamızda Kızıldere’ye giden yola baktık; devrimci dayanışma ve yoldaşlığı gördük. Kıbrıs kültürü sayfamızda ise Albastı Garısı ve loğusalığı inceledik.
30 TL okur katkısı ile satılan Argasdi’yi Lefkoşa Khora Kitap Cafe’den ve Baraka Kültür Merkezi’nden temin edebilirsiniz.
Derginin hammaliye ekibi bu sayı için şöyle diyor;
“Her yeni sayı yeni bir bebek aslında bizler için. Nasıl ki bir bebek anne karnına düştüğü andan dünyaya gelene kadar birçok farklı evreden geçip yavaş yavaş büyür, gelişir ve sonunda da hazır olduğu zaman doğar, işte Argasdi de tam böyle uzun, zorlu ama bir o kadar da keyifli bir sürecin ardından sizlerle buluşmaya hazır olur. Bu sayıda sizlere hazırlamaya çalıştığımız dosya konusu “Sol Mücadele”. Şairlerin çokça kullandığı “Sol yanım” genelde insan yüreğine işaret eder ya, biz de insanlığın sol yanını konu aldık. Tarih boyunca vicdan olan, adalet olan, isyan olan, yol olan, yoldaş olan sol yanımızı. Ne güzel demiş Nazım “Ey sol yanıma düşen ince sızım, öyle tep- kisiz kalma yaktığın yürektir, çıra değil”. Biz de tepki yaratmak, insan olduğumuzu hatırlamak, hatırlatmak istedik. Anne karnına düşen bebek betimlemesi yaptığımıza pişman edildiğimiz günlerden geçiyoruz; Filistin’i düşünerek. Belki uyanırız, uyandırırız dedik kendimizi, sizleri.”
