Arkası yarın
nsanla uğraşmak, onları etkilemek ve sürüklemek, özel amaçlarından uzaklaştırıp topyekûn bir amaca yöneltmek dünyanın en eski ve en zor sanatlarından biri. Yaşam biçimleri, değer yargıları, inanç sistemleri, gelenek ve görenekleri farklı bir insan topluluğuyla hedeflere ulaşmak deveye hendek atlatmaktan daha zor
Kim ne derse desin; Gün sonu kabirde de elimizin kiri! Öncelikle sağlık, arkasından da huzur gelir ya vesselâm, işte o anda başlarız Napolyon misâli “Para, para, para. Para herşeydir” demeye. Bu vahşi kapitalizm sayesindeki sosyolojik dönüşüm, öncelikle ekonomi merkezinde gerçekleşmeye başladı. Ekonomik vaziyetler bir toplumu bu kadar mı dönüştür? Maalesef bunu iliklerimize kadar hisseden birtoplum olduk.
Nice nice amatörler bile profesyonel(!) oldu bu yarım adada. Nice nice siyasi parti temsilcileri bile artık sağ, sol penaltı ve gol olup ideallerden uzaklaştılar. Geçim filan derdiyle herkes öğrendi anyayı ve de Konya’yı. İşte bunun da adı ‘öğretilmiş çaresizlik’ oldu.
Psikoloji bilim çalışan arkadaşlar sürekli olarak ‘öğrenilmiş yetersizlik’ hakkında da vaaz veriyorlar bu aralar. Çok da iyi ediyorlar. Örneğin TV’de ‘Kıbrıs Sorunu (Eski Davası)’ ile başlayan haberler dirtekt zapping yiyor. Nasıl yemesin ki 55 senelik salatalıktan bir cacık olmaz biliriz artık.
Ya sportif durumlarımız ne durumda? Kulüp yönetmek, en az holding yönetmek kadar zor. Kolay değil; para, zaman ve emek isteyen bir süreç. Bir taraftan federasyon, medya ve camia, diğer taraftan ise teknik heyet ve sporcular ile uğraşmak, uzlaştırmak ve çözümler üretip hedeflenen başarıya ulaşmak, çok ama çok zor. Kulüplerimizin şu an büyük bir kısmının sabit gelirleri yok ama Süper Lig’de aylık ortalama 200 Bin TL sabit giderleri var. Cebelleşme kadrosuna bir kısım yönetim kurulu üyesi de dahil olursa başkanın ayvayı yediği andır.
İnsanla uğraşmak, onları etkilemek ve sürüklemek, özel amaçlarından uzaklaştırıp topyekûn bir amaca yöneltmek dünyanın en eski ve en zor sanatlarından biri. Yaşam biçimleri, değer yargıları, inanç sistemleri, gelenek ve görenekleri farklı bir insan topluluğuyla hedeflere ulaşmak deveye hendek atlatmaktan daha zor.
Bu çağda artık her kulübün finansmanı kadar konuşabildiği bir futbol dünyasında yaşıyoruz. Ülke futbolumuzda 20 milyon TL’ye şampiyonluğu, 10 milyon TL’ye orta sıraları, 5 milyon TL’ye ise küme düşmemeyi kovalarsınız mâlum “Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe”de olduğu gibi. Pamuk eller nereye kadar cebe! Taşıma suyla değirmen döner mi? Dönmesi mümkün değil. Bir süre durumu idare eder ama istifa mektubunuz cebinizde gezersiniz.
Sonuçta kulübün geleceği ipotek altına girer ve istemeden de olsa bir sonraki başkanın hüsran zeminini hazırlarsınız. Artık bu işe bir “Dur” zamanı gelmedi mi sayın seyirciler! Çözüm mü? Arkası yarın değerli okuyucum.