KıbrısManşetToplum

Avaz avaz susmak

Lokma tatlısı ve şamişinin târifi veya lahana suyunun faydaları değil bugünkü yazının motivasyonu. Kıbrıs Türk toplumunun içerisinde bulunduğu mevcut tükenmiş durum yazı motivasyonumuz oldu bugün

Lokma tatlısı ve şamişinin târifi veya lahana suyunun faydaları değil bugünkü yazının motivasyonu. Kıbrıs Türk toplumunun içerisinde bulunduğu mevcut tükenmiş durum yazı motivasyonumuz oldu bugün. Bu satırların yazarının bugüne kadar herhangi bir siyasi kaygısı olmadı, olmayacak ve de olamaz da. Bu yüzden lütfen sakın ola ki herhangi bir siyasi yazı mavalı olarak da okumayın lütfen! Burada naçizane bir şekilde bir garip Orhan Veli gibi bir gariban vatandaşın çığlıklarını izleyeceksiniz sayın seyirciler.

Oh ne âlâ. “Partim için (aslında kendi için) her türlü hizmete hazırım, bilmem kaç yıllık partiliyim ama”lı başlayan cümleler ve yarattığımız onca çiftlikte yaşanılan zararı şimdiki bebelere ek olarak geleceğimiz de çekecek. Hani şu korku filmindeki gibi bazı siyasiler pozisyon alma derdindeyken ve de toplum bilimci Prof. Dr. Vamık Volkan ağabeyimiz bir sohbette ne demişti? “Toplumsal seferberlik şart” demişti hoca mutsuz insanların cenneti yurdumda. Tükenen bir toplum muyuz? Hep birlikte eller havaya! Evet. Ya yaşam kalitemiz ne durumda? O da nanay. Huzur ve/veya mutluluk mu? Nasıl olsun ki; Gasp, hırsızlık, dolandırıcılık, çocuk istismarı, adam gebertme, tehdit etme, çek senet mafyaları, kurşunlamaları gani bu yarım adada.

Çevre mi? Beşparmak Dağları’nın ‘orta parmağı’ hariç, devlet eliyle yavaş yavaş kırılmaya devam ediyor. Çöplüğe çevirdiğimiz sokaklar, kırdığımız salıncaklar ve elektrik borcundan dolayı aydınlatılmayan parklar. Çift taraflı abuk bisiklet yolları, delik deşik diğer araç yolları son sürat ve de tam gaz gebertmece. İçilemeyen sular, girilemeyen paralı ve de arıtma sulu denizler. Grevler dolayısıyla karne alamayan öğretmensiz çocuklar. Ya servis sektörü? Arabayı servise verirsiniz ta eve gelene kadar altından süzülen yağlardan dolayı makina pert. Eve elektrikçi çağırır “Sorun çözüldü” der ve gittikten hemen sonra merdiven boşluğundaki otomatik yine atar. Gerçi atmazsa da elektrik faturası elleri cayır cayır yakar. Antenci gelir, parayı aldı ya, daha televizyonunuz sinyal almadan kaçar gider. Bulaşık ve çamaşır makinesi bol kireçli sulardan dolayı yine bozulur. Sinekleme minekleme, aydınlatma diye haşırt su faturası geçirilir.

Diğer bir yandan “Kanser oldunuz” derler bir bakarsınız ki turp gibisiniz veya normalden üç katı fazla kanserojen katkılı sebzeler ve meyveler bir bakmışsınız ki sofrada! Gıda güvenliği diye böbürlene’ durulsun, kullanım tarihi geçmiş ürünlere, yeni tarihler çakan çakana market reyonlarının merdiven altlarında. Yerli ürünleri destekleyelim mi? Maalesef onların da yüzde 80’i standart dışı. Farelerin cirit attığı restoran mutfakları ve iğrenç tütsülü kaba garsonları çoktan geçtik, fiyatlara ne demeli? “Herşey ateş pahası” klişe olmaktan taa fi tarihinde çıktı. Trafik mi? Abuk sabuk standart dışı çemberler veya Dingo’nun Hanı’na girermiş gibi çift şeritli yollara ha bire paldır küldür, girmeler çıkmalar. Abuk sabuk, yerli yersiz boru (korna) çalan tahammülsüz magandalar. Sonuç mu? Avaz avaz susuyoruz sayın seyirciler.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu