Akıl sır ermeyen absürtlüklerle dolu bir dönemden geçiyoruz.
48 yılda kurulan düzenin tutar yanı kalmamış, çürümüşlük her alana sirayet etmiş, neresinden tutsanız elinizde kalan bir düzen var ülkede. Ömür tükettiğimiz emek ortaya koyduğumuz, tırnaklarımız ile kazıyıp hayata tutunmaya çalıştığımız bu toprakları çıkar çetelerine teslim ettiler.
Ülke kötü yönetiliyor.
Bu zaten sır da değil.
Hepimiz bunu çok net görüyoruz.
Zamanında alınması gereken tasarruf tedbirleri almıyorlar kamunun üzerine yüklendikçe yükleniyorlar.
Bu yetmezmiş gibi geçici işçi istihdamı yapmayı sürdürüyorlar.
Yurt dışına maaş ballı olduğu için partililerini aylık 5 bin Euro’ya diplomat olarak atamaya devam ediyorlar.
Önceden üçlü kararname ile atadıkları elemanları görevden alıp yeni yeni atamalar yapıyorlar. Yandaşlar Türkiye’ye ve diğer temsilciliklere bürokrat olarak atanmak için adeta yarışıyorlar, zira zenginliği sınır ötesine dayanan KKTC onlara geliri yüksek bir istikbal sağlıyor. Partililerin rant kapısı oldu dış temsilcilikler bütün bunlar yaşanırken ülkemin nitelikli onca genci de her gün hayatlarını idame ettirebilmek adına sabahın köründe Güney Kıbrıs’a geçmek için uzun kuyruklar oluşturuyorlar.
Kimisi marketlerde raf düzenleyicisi, kimisi otel temizlik işlerinde, kimisi bahçe temizliğinde, kimisi yol sokak temizliğinde, kimisi inşaatlarda emek veriyorlar.
Ama kime neyi anlatacaksınız?
Ne iktidarının umurunda ne muhalefetinin..
Sonra da aynı gemideyiz naraları atarak dayanışma talep ediyor yönetenler.
Allah’ın aşkına aylık 40/60 bin TL maaş alanla, ayda 7 bin TL maaş alan kimse aynı gemide olur mu?
Evine ayda 100 bin TL’ye yakın maaş giren bir aile ile evine ayda 7 bin TL, hade bilemediniz 10 bin TL maaş giren bir aile nasıl aynı gemide olsun!
