Bakan Ertuğruloğlu: “Müzakerelerle ne kazandık da kaybedeceğiz?”

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Ada TV’de katıldığı programda Kıbrıs meselesine dair önemli açıklamalarda bulundu.

“Egemen eşit devlet” statüsü konusunun önemle altını çizen Ertuğruloğlu; “önce bizi tanıyın daha sonra müzakere ederiz” anlayışının doğru olmadığını, Kıbrıs Türk tarafının de facto olarak bir devlet statüsünde olduğunu ve Güney Kıbrıs’ın egemenliğinin tanındığı gibi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de egemenliğinin tanınması gerekliliğini dile getirdi.

“Bir devletin tanınmaması o devletin olmadığını göstermez”

Ertuğruloğlu konu ile ilgili şu ifadeleri kullandı:

“Biz bugüne kadar aktif tanınma politikası gündeme getirmedik müzakereler yüzünden. Şuanda da getirmedik aslında. Şuan da dünyaya dediğimiz “tanıyın bizi”; eşit uluslararası statümüzü tanıyın demek. Diğer taraf devlet ise ben de devlet statüsü ile masaya oturacağım. Siz eşit egemen devlet statümüzü tanıyın. Bir devletin tanınmaması o devletin olmadığının göstergesi değil. O devlet vardır. O Yüzden de jure- de facto ifadeleri var. Biz, de facto devlet olarak varız. Tanımayabilirsin ama de facto devlettir.. Bu kabul edildiği takdirde Rum’un tüm Kıbrıs Adası’nın devleti ve hükümeti olduğu iddiaları da ortadan kalkar. Esas kilit buradadır. “

“Önce bizi tanıyın, sonra müzakere edelim” demiyoruz

Egemen, eşit iki devlet statüsü hakkında da açıklamalarda bulunan Dışişleri Bakanı, Cenevre sürecinin “Önce bizi tanıyın, daha sonra müzakere ederiz” olarak anlaşıldığını lakin bunun doğru olmadığını belirtti. Öncelikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin devlet olduğunun kabul edilmesi gerektiğini anlattıklarını dile getiren Ertuğruloğlu; “iki devlet olarak konuşup anlaşacaksak biz varız” dedi.

Ertuğruloğlu, konu ile ilgili şöyle konuştu:

“Bazı yanlış anlamalar var; “Önce bizi tanıyın sonra müzakere edelim” demiyoruz. Şunu kabul edin; iki egemen eşit devlet var Ada’da. Türk’ün de devleti var Rum’un da. Bu iki devlet konuşup anlaşacaksa biz varız.”

“Ben sığıntı bir Türk toplumu değilim!”

Bazı kesimlerin, müzakereler sayesinde kazanılan kazanımların, iki egemen eşit devlet teziyle kaybedileceğini dile getirmesi konusunda da açıklamalarda bulunan Dışişleri Bakanı, kazanım denilen şeyin ne olduğunu sorguladı. “İzolasyon mı kurtulduk, ambargolar mı kalktı?” diye soran Ertuğruloğlu, kazanım diye bahsedilen şeyin Avrupa Konseyi’ne “Kıbrıs Türk toplumunun seçilmiş temsilcileri” olarak kabul edilen iki KKTC Milletvekilinin gidebiliyor olması olduğunu anlattı.

Ertuğruloğlu, konuyu şu ifadelerle anlattı;

“Ne kazandık da farkında değiliz? Kazandık diyorlar. O zaman biz ambargodan, izolasyondan kurtulduk mu nedir bu kazanımlar? Yok böyle bir şey. Tam tersine Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yanında sığıntı bir toplum olduk. Ben sığıntı bir Türk toplumu değilim, ne münasebet. Avrupa Konseyi’ne gidiyoruz diyorlar. Gidiyoruz da ne diye gidiyoruz? Kıbrıs Cumhuriyeti şemsiyesi altındayız. Milletvekili bile demiyorlar. “Kıbrıs Türk toplumunun seçilmiş temsilcileri” diyorlar. Böyle bir dünya ile muhatabız. İki milletvekilimizin Avrupa Konseyi’ne bu şekilde gidiyor olmasına kazanım diyorlar işte”

“Dünya, Kıbrıs Konusu’na yanlış teşhis koyarak yola çıktı”

Kıbrıs sorununun en büyük müsebbibinin İngiltere olduğu da dile getiren Ertuğruloğlu, Kıbrıs Türk’üne de en büyük haksızlığı yapanan Birleşmiş Milletler olduğunu şu ifadelerle dile getirdi;

“Kıbrıs Türkü’ne en büyük haksızlığı yapan Birleşmiş Milletlerdir. Bünyesine Kıbrıs Cumhuriyeti’ni aldığı için. O andan itibaren Kıbrıs Türkü’ne haksızlıklar zincirine başlanmış oldu. Dünya; Kıbrıs konusuna yanlış teşhis koyarak yola çıktı. Bunların en büyük sorumlusu da İngiltere’dir. Birleşmiş Milletler’de Kıbrıs Rumu’nun Kıbrıs Cumhuriyeti diye oturmasının da sebebidir  İngiltere.”