KıbrısManşetSağlıkSiyaset

Belirsizlik büyürken hükümet lay lay lom!!

Elzem bir ihtiyaç olan ilaca kaynak bulamayan bir hükümet, devlete mali  yük bindiren siyasi atamalara kaynak  bulabiliyor

Hükümetin kriz yönetimi kötü olması sebebiyle kaos oluşuyor.

Sağlıkta, ekonomide, eğitimde ve daha hayatın birçok alanında belirsizlikler artıyor, krizler derinleşiyor.

Bütün bunlar yaşanırken hükümet edenler ölü taklitti yapmayı tercih ediyorlar..

Elzem bir ihtiyaç olan ilaca kaynak bulamayan bir hükümet, devlete mali  yük bindiren siyasi atamalara kaynak  bulabiliyor.

Yüz yüze eğitim aylardır yok..

Hayat pahalılığı almış başını gidiyor, denetim altına alıp bunun önüne geçen bir otorite de yok!

Sadece kapalı turizmle ekonomik hayatın canlanmasını ummak gerçekçi bir beklenti değildir.

Dolayısıyla turizmi daha işlevsel hale getirecek yöntemler gerekiyor.

Keza yüksek öğretim için de aynı şey geçerli.

Çift aşı ve  güvenilirliği yüksek PCR testlerinin rutin şekilde devam etmesiyle güvenli alanlar yaratmak zorundayız..

2021-2022 Akademik yılı eli kulağında kapının arkasında ve biz  yüz yüze eğitime başlayacak şekilde gerekli hazırlıkları yapmak durumundayız.

Bu planlamaların yapılması için ise aşı konusunu büyük oranda çözmemiz gerekiyor. Yani  aşı kampanyalarını çoğaltarak salgın riskini aşağılara çekmek zorundayız.

Bütün bunlar hayata geçirilirken, açılımı zaruri olan ilk ve orta dereceli okulların yüz yüze eğitime başlayabilmesi için öğretmenlerin, eğitim çalışanlarının belli bir plan çerçevesinde aşı kampanyalarına yoğun olarak iştirakleri sağlanmalıdır.

Bugüne kadar böyle bir plan yapılmış olsaydı eğer, yani öncelikli meslek grupları adil bir şekilde aşı kampanyalarına dahil edilseydi, bugün eğitim dahil çalışma hayatının diğer elzem alanları da kesintiye uğramadan faaliyetlerini sürdürüyor olacaklardı. Bizler de bunları tekrar tekrar yazmak zorunda kalmayacaktık.

Lakin biliyorsunuz öyle olmadı.

Aşı organizasyonu yapılırken bu konuda  gerekli hassasiyet gösterilmedi. Haliyle sağlık endişesi giderilmeden ekonomik faaliyetlerin sürdürülmesi de mümkün olmadı..

Lakin şu da çok açık ki, bütün bu yaşananlardan ders çıkarılmadığı gibi, ülke yönetiminde ortaya çıkan zafiyet nedeniyle de sorunlar artarak devam etti..

Ve artık bugün sağlıkta, kamuda eylemler var,bunlar devam ederken Türkiye üzerinden tahakküm altına alınmaya çalışılan kurumlarımıza yönelik yıpratma girişimleri baroları bağımsız yargı vurgusuyla sokağa indirdi..

Bu arada Meclis kilitlendi.

Haziran’da tek milletvekilliği için seçime gitmemek amacıyla “erken seçim tarihi” kararı alınmıyor,gerekli yasal düzenlemeler yapılmıyor! Hükümet gözünü kulağını kapamış..

Bu konuda ben yaptım olmalı yaklaşımında.

Muhalefet buna karşı duruş sergiliyor.

Ortak bir zemine ihtiyaç var.

Azınlık hükümeti ülkeyi bu şekilde 1 yıl daha yönetemez.

Ve bu gerçek üzerinden bir erken seçim tarihi ortaya çıkmalıdır.

Kaldı ki, Mecliste nisabı sağlamaktan aciz bir hükümet iktidarını sürdürmenin ucuz hesaplarını yaparken,halk mevcut koşullar altında eziliyor.

Azınlık Hükümeti  ise elini kolunu kıpırdatmadan vurdumduymaz bir tavırla tüm sorunların  zamanla kendiliğinden çözülmesini bekliyor!

Toplumsal dayanışma her gün biraz daha yok oluyor.

Gemisini kurtaran kaptan misali herkes bireysel kurtuluşun yolunu bulmaya çalışıyor.

Sağlık diyoruz lakin başta  yönetenler olmak üzere birçok insanın bu umurunda bile olmuyor.

Bu neyin rahatlığıdır anlamak mümkün değil.

Ekonomi diyoruz fakat üretimi destekleyen bir devlet politikası göremiyoruz.

Hatta üretimden kopuyoruz.

Bunun yerine habire tüketiyoruz.

KTEZO: “13 aydır süren pandemiyle ortaya çıkan olağanüstü koşullarda 5 bini aşkın işyerinin kapanmasının, 50 bini aşkın kişinin işsiz kalmasının, büyük nüfus kaybı yaşanmasının ve eğitimle turizmin başlayamamasının sebebinin ise plansızlık olduğunu vurguluyor..

Doğru mu?

Doğru…

Dünya Bankası baş ekonomisti Carmen Reinhart, “Salgın öncesi standarda geri dönmek zaman alacak diyor.Reinhart, Kovid-19’un sonuçları pek çok ülke için tersine dönmeyecek. Bu yılki V şeklindeki toparlanma azaldığında aynı şeyin küresel ekonomi için de geçerli olacağı anlaşılıyor” değerlendirmesini yapıyor!

Dünyada hal böyleyken, iç dinamiklerinden oluşabilecek  kaynağı heba eden, veyahut da farkında olmayan hükümet bağımlı ekonomik yapıya sarılmaya çalışıyor. Haliyle ülkede hiçbir etkeni hesaba  katmadan,Kovid-19 koşullarını da yok sayarak her şeyi tamamen kendi akışına bırakan bir anlayış hüküm sürmektedir.

Bu anlayış kulağının üzerine yatarak ülkeyi yönetebileceğini sanıyor.

Lakin olmuyor.

Meclis kilitleniyor.

Hükümet ortadan kayboluyor.

Ülke yangın yeri, kaos üstüne kaos yaşanıyor, sokaklara dökülmeyen kalmadı. Haliyle azınlık hükümeti her anlamda sıfırı tüketti.  Partizanlık, almış başını gidiyor. Liyakat ortadan kayboluyor, kullandığımız para birimi olan TL gün geçmiyor ki değer kaybetmesin, hayat pahalılığı her gün artıyor.

Alım gücü hissedilir oranda düşüyor. İnsanlar birçok yükümlülüğünü yerine getiremez duruma geliyor.

Yönetenlerin adaletsizliği ülkenin dört bir yanında hissedilir oldu.

Bütün bunlar ülkemize dair umutlarımızı alıp götürüyor.

İnsanlar kendi yurdundan umudunu yitirip başka başka coğrafyalara göç etmenin yollarını bulmaya çalışıyor.

Kötü yönetimin ülkeyi getirdiği nokta da iş bilmezlik yalakalıkla değer kazanıyor, her dönemin adamları yine sahnede. Tek meziyetleri ise yalakalık!!  ve bu yalakalık toplumu içten içten çürütüyor.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu