KıbrısManşetSiyaset

Ben yeni iradeyi temsil ediyorum derken!

Cumhurbaşkanı da olsanız, hükümet de olsanız  Kuzey Kıbrıs'ta böylesi gerçek bir iradeyi görmezden gelerek kendinize hareket alanı yaratamazsınız

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın ısrarla görmezden geldiği bir şey var.

Nedir o?

İrade temsiliyeti.

Ersin Bey diyor ki; ben yeni iradenin seçilmiş Cumhurbaşkanıyım..

Peki öyle mi gerçekten?

Değil!

Neden değil?

Çünkü Ersin Bey demokrasinin gerektirdiği etik koşullarda seçilmiş bir Cumhurbaşkanı değil..

Ersin Tatar’ı seçtirmek için demokrasiyi hiç edip Dünya’nın gözleri önünde  Türkiye’nin seçimlere yaptığı  açık bir müdahale var.

Bu müdahale sonrasında Ersin Bey Cumhurbaşkanı seçildi.

Bugün bunu 7 düvel biliyor.

En azından vicdan sahibi herkes Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hangi koşullar altında gerçekleştiğini çok iyi biliyor.

Bu nedenle bunları tekrar tekrar yazmaya gerek yok.

Dolayısıyla Ersin Bey’in ben yeni iradeyi temsil ediyorum söylemi dayanaksız kalıyor.

Zira Kuzey Kıbrıs’ta irade Sayın Ersin Tatar’ın ifade ettiği bir çoğunlukta temsil edilmiyor.

Lakin her şeye rağmen ortada duran bir gerçek var, o da bugün Ersin Tatar Türkiye’nin bütün imkanlarını seferber ederek seçtirdiği  Cumhurbaşkanı.

Peki bu pozisyon Ersin Tatar’a Kıbrıs’ta 2 ayrı egemen devlet politikası için olanak sağlıyor mu?

Hayır.

Neden hayır?

Çünkü dayatma bir tavırla her şeyi oldu bittiye getirmeye çalışan anlayışın karşısında duran çoğulcu bir kitle var.

Ve bu kitle Kıbrıs’ta bölünmüşlüğe olanak tanıyacak, Kıbrıslı Türkleri uluslararası toplumdan soyutlamak suretiyle  daha da yalnızlığa itecek  2 egemen eşit devlet politikasına karşı, Kıbrıs’ı bir bütün olarak ortaya çıkaracak olan federasyonun bir parçası olmayı ve uluslararası topluma ve hukuka müdahil olabilecekleri  bir anlaşmayı desteklemektedirler.. Bununla birlikte  Kıbrıs sorunun adil ve kalıcı bir şekilde çözülmesi, adanın nihai bölünmesine asla yol açmayacağına inanıyorlar. İşte tam da bu nedenledir ki  Güvenlik Konseyi tarafından desteklenen ve iki topluma siyasi eşitlikleri konusunda tam güvence sağlayan iki bölgeli ve iki toplumlu federasyona dayalı çözüme destek veriyorlar.

Dolayısıyla Cumhurbaşkanı da olsanız, hükümet de olsanız  Kuzey Kıbrıs’ta böylesi gerçek bir iradeyi görmezden gelerek kendinize hareket alanı yaratamazsınız.

Haliyle bu iradeyi yok sayarak, görmezden gelerek belli ideolojik odaklara hizmet eden yaklaşımları Kıbrıslı Türklerin iradesi diye de lanse edemezsiniz.

Zira bunun böyle olmadığı çok açıktır ve siz neyi nasıl lanse etmeye kalkarsanız kalkın uluslararası toplum bunun idraki içindedir.

Nitekim 24 Nisan tarihinde adanın her 2 tarafında da eş zamanlı yapılan etkinliklerle bu çok açık bir şekilde ortaya kondu.

Birileri ölü taklidi yapsa da verilen mesaj uluslararası camiada yankı buldu..

Dolayısıyla ben yeni iradeyi temsil ediyorum, yeni irade de bunu benden talep ediyor deyip bu  işin içinden çıkamazsınız..

Böyle bir ısrar  hepimizi bilinmeyen bir yöne doğru sürükler.

Dolayısıyla bir Cumhurbaşkanı bu anlamda kendini kalıpların içine yerleştiremez. Bir taraf benim derken, diğer tarafı yok sayamaz.

Ortak paydalar üzerinden toplumun genelini kucaklayacak politikalar geliştirir. Sayın Ersin Tatar’ın bir lider olarak  bu yönde  toplumsal zemini ve ortamı tesis etmesi gerekirken, aksine toplumsal gerilimi körükleyerek ipleri olduğundan daha da gergin hale getirmesi kabul edilemez.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu