Her yer her şey anlamsız.
Kıbrıslı Rumların depremde mağdur olan Türkiye halkına göndermek istediği
yardım malzemeleri Ledra Palace geçiş kapısında engellenmeye çalışıldı.
Çok açık ki insanlıktan zerre kadar nasibini almamış birileri halkların yakınlaşmasından, barışmasından rahatsız oluyor.
Savaştan, acıdan, gözyaşından besleniyorlar.
Peki kimdir bunlar?
Kendine milliyetçi diyen faşist, ırkçı anlayışın Kuzey Kıbrıs’ta çağdışı kalmış temsilcileri. Bunlara insan demek bile çok zor.
Halklarına acı ve keder vermekten gayrı yaptıkları birşey de yok bunların.
Ve elbette bu anlayışı pasifize edecek yegane yol, demokrasi ve barış mücadelesine dört elle sarılmaktır.
Kısacası nemalandıkları ve insanların hayatını cehenneme çevirdikleri bu anlayışı bertaraf etmek bu ülkede insan odaklı düşünebilen her bireyin boynunun borcudur. Yüzyılın en büyük felaketi olan bu depremde bir insanlık dramı yaşanıyor, ve Türkiye kapılarını Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafı dahil olmak üzere tüm devletlere açmışken, bizim devlet insani yardıma ambargo uygulamaya kalkıyor..
Sonrası ise malum, halkın ortaya koyduğu tepki ile Bakanlar Kurulu Rum tarafından gelecek yardımların kabul edileceğine yönelik karar üretiyor. Ve fakat ilk anda insanlığın karşısında duran bu ırkçı anlayıştan ülkemizin arındırılması gerektiği gerçeği de hala önümüzde duruyor.
Her birimiz enkaz altında kalan canlarımızın ve nice tanımadığımız canların acısıyla kıvranırken, seçilmemiş,dolayısıyla halkın onayını almamış, kendi partisinin dahi evine gönderdiği lakin Türkiye’nin iktidarında olan dostlarının baskısı ile dışarıdan Dışişleri Bakanı olarak atanan Tahsin Bey’in böylesi bir süreçte ortaya koyduğu yaklaşım kabul edilemez.
İSİAS Otel bugün yüzün üstümde insana mezar oldu. Gencecik fidanlarımızı bizden aldı. Yüreğimize hiç sönmeyecek bir ateş düşürdü. Kıbrıs Türk halkını adeta karanlığa gömdü. Bu otelin sahipleri, işbirlikçileri kimler varsa hepsinin hakkında derhal yasal işlem başlatılmalıdır.
