KıbrısManşetSiyaset

Biz böyle iyiyiz mi diyecekler!

Türkiye destekli ortaya atılan yeni Kıbrıs politikasının bugüne kadar uluslararası topluma ne kadarı izah edildiği ve ne gibi olumlu, olumsuz tepkiler alındığını açıkçası merak ediyorum

Biz böyle iyiyiz mi diyecekler!

Türkiye destekli ortaya atılan yeni Kıbrıs politikasının bugüne kadar uluslararası topluma ne kadarı izah edildiği ve ne gibi olumlu, olumsuz tepkiler alındığını açıkçası merak ediyorum.

Lakin şu ana kadar görünen o ki, bu tez uluslararası aktörlerden olumlu bir sinyal almadı.Nitekim başta Türkiye haricindeki garantör ülkeler olmak üzere (İngiltere,Yunanistan)  ABD, AB, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi ülkelerden peş peşe gelen açıklamalarda iki bölgeli,iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federasyon çatılı  bir çözüme vurgu yapılıyor. Yani burada iki egemen devletli işbirliği işaret edilmiyor. En azından bunu görebiliyoruz.

Hade hazırda bugün siyasi söylemlere bakıldığında, görüyoruz ki,Türkiye destekli Kuzey Kıbrıs iki egemen devletli bir işbirliği modelini savunuyor, diğer tarafta ise Güney Kıbrıs iki toplumlu, iki kesimli ve siyasi eşitliğe dayalı bir federasyonu benimsiyor.

Bu zıt düşünceler içinde taraflar  önümüzdeki ay sonu 27,29 Nisan tarihleri arasında  gayri resmi bir toplantıda bir araya gelerek, ortak zemin arayışında bulunacaklar.

Peki ortak zemin bulunmazsa ne olacak?

Ortak zemin üzerinde mutabakata varılmaz ise, resmi müzakereler başlayamayacak ve Kıbrıs sorununu çözme çabaları belirsiz bir süre askıda kalmaya devam edecek. En  azından ikinci bir girişime kadar.

Durum böyle iken, önceki gün tarafların bu toplantıda konuların özüne ilişkin “içerik” görüşmeyecekleri açıklandı.

Yani bu şu demek aslında, Kıbrıs Rum tarafı siyasi eşitliği savunduğunu belirtirken, siyasi eşitlikten ne anladığı, bunun kapsamında tam olarak ne olduğu çözümle birlikte siyasi eşitliğin federal Anayasa’ya nasıl yansıtılacağı kendisine sorulmayacak. Kıbrıs Türk tarafı da “egemen eşitlik” zemininde iki devletten bahsederken, bunun tam olarak ne olduğu, bir çözüm çerçevesinde nasıl hayata geçirileceği ele alınmayacak.

Peki o zaman  ne diye toplanacaklar?

Öyle ya konuların özüne dokunmadan,içerik ortaya konmadan ve konuşulmadan ortak zemin olup olmadığı nasıl anlaşılacak?

Tarafların sadece kendi tezlerini güçlendirici bir takım argümanlar ile birbirlerini ikna edebilecekleri mi hesaba katılıyor?

Eğer buysa murat edilen bu toplantının akıbeti şimdiden belli oldu.

Yani anlaşılmamak üzere bir masa kuruluyor Cenevre’de!

Ama bu değilse, ki umarım değildir, adada herkesin kazanacağı bir çözüme ihtiyaç duyulduğu bu günlerde  garantör ülkeler başta olmak üzere Kıbrıs sorununa ilgi duyan uluslararası aktörlerin de tarafları cesaretlendirecek ve sürece motivasyon kazandıracak diplomatik adımları atmaları gerekmektedir.

 

 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu