KıbrısManşetSiyaset

Bölünemeyecek kadar küçüğüz..

Böylesi zor günlerden geçtiğimiz bir süreçte, odaklanmamız gereken çok daha yaşamsal ve ivedi olan  önceliklerimiz öylece dururken, gereksizce toplumu germeye kimsenin hakkı yoktur

Fikir özgürlüğü demokrasilerin olmazsa olmaz zeminidir. Dolayısıyla özgürlüğün korunması ve ona sahip çıkılması demokratik düzeninin devamlılığı adına elzem bir ihtiyaçtır.

Elbette herhangi bir konu üzerinden fikir belirtirken bunu ifade etme şekli ve kullanılan üslup serbesiyeti başkalarına hakaret etme hakkını kimseye vermez.

Eğer biz sözde değil, gerçekten bir hukuk devletiysek elbette her coğrafyada  olduğu gibi bunun da yasal hudutları vardır.

Malum adamız, kendine münhasır kültürü, gelenekleri ve sosyal yapısıyla var olan küçük bir adadır.. Demokrasi kültürümüz ve anlayışımızda  bugüne kadar her bir yurttaşımızın koyduğu katkılar  mevcuttur.  Dolayısıyla bu bir günde elde edilmiş bir kültür değildir.

Adamızda yaşayan ve bu topraklara nüfus eden  herkesin düşüncelerini hiçbir baskı altında kalmadan serbestçe dile getirmesi ya da ifade etmesi her şeyden önce bir haktır ve bu hakkın toplumsal yapı içinde korunması yükümlülüğü hepimize düşen bir sorumluluktur.

Geride bıraktığımız haftalarda  Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın şikayeti üzerine mahkemeye taşınan hakaret davasında Sayın Tatar’a  yönelik sarfedilen kelimelerin  herhangi bir hakaret içeriği taşıyıp taşımadığı ya da ifade özgürlüğü içinde ele alınıp alınmadığına mahkeme elbette karar verecektir. Lakin siyasilerin hoşgörü anlayışı ile diyalog kurmak yerine, toplumu ayrıştırarak bizden olanlar, bizden olmayanlar kategorisinde ele alıp ötekileştirmesi doğru bir yaklaşım değildir.  Eğer yasalar karşısında herkes eşitse bunun  kamu vicdanı üzerinde ortaya çıkan reflekslerle ele almakta büyük fayda vardır.

Yasalar karşısında her yurttaşın eşit haklara sahip olması bir devletin en önemli sorumluluğudur..

Burada üzerinde durulması gereken bir diğer konu da  Polisin bu gibi durumlarda ortaya koyduğu tavrın Cumhurbaşkanı özelinde farklı bir soruşturma veyahut uygulama kapsamında konuya eğilim gösterip göstermediğidir. Görünen o ki kamuoyunda nezdinde oluşan algı Polisin farklı bir uygulama yaptığı fikrini ortaya çıkarmaktadır. Bu algı toplumun adalet duygusunu zedelemektedir. Dolayısıyla Polis Teşkilatımız, etki altında kalarak  kişiye göre tavır alma eğilimi içinde  olmamalı, Ve tabiatıyla  Başavcılık makamı da buna imkan vermemelidir.

Biz bugün eğer  bir hukuk devleti olduğumuz iddiasındaysak ki öyle olduğumuzu iddia ediyoruz, o zaman da sıradan bir yurttaş için böyle durumlarda yasalar nezdinde ne yapılıyorsa  hangi makama oturursa otursun siyasi kimlik taşıyanlar için de yasalar, prosedürler ve uygulamaların örtüştüğü temel aynı olmalıdır, aynı anlamı ifade etmelidir.

Bugün sadece bizim değil Dünyanın geriye kalan her yerinde vazgeçilmeyen ve sıkı sıkıya bağlı olmaya özen gösterilen en temel evrensel değer ifade özgürlüğüdür, demokrasidir ve insan haklarıdır.. Siyasetçilere karşı dillendirilen ifadelerde , Avrupa insan hakları sözleşmesi ifade özgürlüğü (madde 10) mutlak surette dikkate alınmalıdır..

Böylesi zor günlerden geçtiğimiz bir süreçte, odaklanmamız gereken çok daha yaşamsal ve ivedi olan  önceliklerimiz öylece dururken, gereksizce toplumu germeye kimsenin hakkı yoktur..

Bu toplum asırlardır hoşgörüyü içselleştirmiş, en kötü günlerde kenetlenmeyi başarmış bir toplumdur. Ayrılıkçı, ötekileştiren, düşünce özgürlüğünü bir bahane bulup engellemeye çalışan her kim olursa olsun, her nereden gelirse gelsin bu yönde yapılan her türlü eylemin ve  girişimin önünde durmaya hep birlikte ısrarla devam etmeliyiz.

Bizim birbirimizi ötekileştirme, ve toplumu ayrıştırma lüksümüz yoktur. Birbirimize sırf farklı düşünüyoruz diye saldırmamıza da gerek yoktur. Herkes özgürce düşünebilmeli, herkes aynı çerçevede fikirlerini dilediği gibi söyleyebilmeli, yazabilmeli, çizebilmelidir..

Bugün ihtiyacımız olan her şeyden önce kaybettiğimiz hoşgörüdür,

empati ortaya koyma becerisidir. Elbette farklı düşünsek de diyalog kuracağız, konuşacağız birbirimizi anlamaya çalışacağız.

Ha anlamıyorsak da birbirimize saygı duyacağız..

Eğitim, turizm, siyaset, sosyal yaşam, kamu kurumları, özel sektör her şey darmadağın!  Hayat kalitemiz her gün biraz daha düşüyor, yaşam koşulları ağırlaşıyor, dolayısıyla bizim bu zor günlerden geçerken toplum olarak odaklanmamız gereken önceliklerimiz bunlar olmalıdır.

Bölünmeye ihtiyacımız yoktur, bizimle farklı düşüncede olanları ötekileştirme lüksümüz de yoktur. Elbette kutuplara da ayrılmayacağız.Birlikte hareket etme gibi bir yol var önümüzde.

Buna mecburuz zira ortak paydamız vatanımızdır..

Aklımızdan hiç çıkarmamamız gereken ise Kıbrısımızdan başka gidebilecek hiçbir yerimizin olmamasıdır..

Hoş bugün bunun  aksini iddia edenler varsa da, zaten onlarla da konuşacak bir şeyimiz kalmamıştır..

Diğer Haberler

Başa dön tuşu