GenelKıbrısManşet

Bu cesareti nereden buluyorlar?

Girne Polis Müdürlüğü’ne bağlı Trafik Şubesi geçtiğimiz cumartesi akşamı sabahın ilk ışıklarına kadar yollardaydı. GIYNIK Gazetesi olarak denetimler kapsamında polisin yaşadığı zor anlara tanık oldum.

Girne Polis Müdürlüğü’ne bağlı Trafik Şubesi geçtiğimiz cumartesi akşamı sabahın ilk ışıklarına kadar yollardaydı. GIYNIK Gazetesi olarak denetimler kapsamında polisin yaşadığı zor anlara tanık oldum.
Gece boyu süren denetimlerde, oldukça düşündürücü manzaralara ‘şahitlik’ ederken vatandaşın can ve mal güvenliği için yağmur sıcak demeden yollarda emek veren polise bazı kişilerin ‘üslubu’ oldukça düşündürücüydü. Gazeteciler zaman zaman ülkenin nabzına göre, polisin kamuya açık alanlarda yaptığı denetimlere katılır, gördüklerini ertesi gün kaleme döker.

Hareketin hiç bitmediği uyumayan şehir Girne’de gece saat 21.30’dan sabah 05.00’e kadar sokakta tanık olduğum anlar uzun bir süre hafızamda kalacak. Alkolmetrelerin ‘400’ü gördüğü denetimlerde, hala ısrarla polisin kestiği cezayı alarak direksiyon başına geçmek isteyen, başkalarına torpil kendine ‘ceza’ veriliyor hissine kapılarak telefona sarılıp ‘dost-ahbap’ arayanlar….

Yüzlerce araç cumartesi gecesi Girne Trafik Polis ekiplerinin denetimlerine takıldı. Gazeteciler polisin uygulamasını takipteydi, hafta sonu gece saatler 03.46’yı gösterirken polis kontrolüne takılmak istemeyen bir araç GAÜ çemberinden sıyrılarak yoluna devam etmek istedi. Çemberde polis olacağını hesaba katmayan sürücü kontrole takıldı, alkol alıp almadığı sorulduğunda “evet bir bardak” dedi.

Alkolmetreye üfleyen sürücü 150 promil alkollü çıktı, birazdan bir test daha sonuç değişmedi. Uygun bir dille kendine suç işlediğini ifade eden polise önce “sen benim kim olduğumu biliyor musun? İsmini ver” diyen bir üslup, polis işlediği suçu uygun bir dille anlatmaya devam ederken alkollü sürücü anahtarı vermek istemediğini yanındakinin arabayı süreceğini söyleyerek diretmeye devam ediyor. Arabayı kullanacak olan kişiden polis ehliyet ibrazı istedi, alkol alıp almadığını sordu.

Arabayı kullanacak olan kadın önce “yok” yanıtını verdi polis alkol testi yapılacağını söyledi. Sabahın 04.00’ü meskûn mahalde sesler bir anda yükseldi. Polisle tartışmaya giren kadına başka bir kadın da eşlik etti, tek dertleri alkollü direksiyon başına geçip ya kendi canlarına ya da başka bir cana kıymak. Görevli polis durumun ciddiyetini anlatarak genç kadından alkol testi istedi, alkolmetre kadının alkol aldığını gösterdi. “Bir bardak içtim ben sen hiç mi alkol alıp yola çıkmıyorsun” diyerek polise sert çıkıştı sesler yeniden yükseldi.

Kadının biri görevini yapmaya çalışan polisin görüntülerini alırken, bilmem hangi abisi bilmem hangi tanıdık ismi sayarak, hedeflerine basını koydular. İşlerini yapan gazetecilerden basın kartı isteyen, ağza alınmayacak aşağılayıcı küfürler kullanan, gazetecinin elinden telefonu almak isteyen bağırıp çağıran.

Bu isyanın haklı yanı neresindeydi? alkol alıp yola çıkmak, dakikalar sonra acı bir trafik çarpışmasıyla evlerine veya başka evlere ateş düşürmek için mi?

Polislerde ‘insan’, onların da evlatları sorumlu olduğu kişiler var. Görevini yapan üstelik kamu menfaati görevi yapan polislerin yükü artık “ÇOK AĞIR”. Eksik personelle çok iş, daha çok mesai ve bilinmeyen bir nüfusla birlikte artan suçlara karşı mücadele.

Çok değil geçtiğimiz hafta yine Girne’de, ehliyetleri olmayan, alkollü üstelik arabada silahla dolaşan iki kişi yine trafik polislerinin ‘dikkati’ ile yakalandı. Yapılan sorgulamada ‘Cinayet’ işleme planı yapan bu iki saldırgan ülkemize yeni bir travma yaratıp, sessiz sedasız kaçacaklardı.

Sorarım şimdi bu ülkede daha güvenli yaşayabilmemiz için nöbetten çıkan, daha uykusunu almadan geri görev başına dönen yüzlerce kültürden gelen kişilerle mücadele eden polislere ‘hakaret, tehdit’ hakkını kim veriyor?
Bu manzaralara şahitlik ettikten sonra aklıma gelen tek soru “bu cesareti nereden buluyorlar”?

Diğer Haberler

Başa dön tuşu