Bakanlar Kurulu’nun Türkiye Cumhuriyeti’nin bu davetini diplomatik bir üslupla nazikçe reddetmesi gerekiyordu. Kıbrıs Türk Toplumu bu büyük acıyı ailelerimiz ile birlikte yaşarken, yitip giden canlarımız bu uğurda hayatlarını kaybederken, böyle bir konunun gündeme bile gelmemesi gerekiyordu. İçinde bulunduğumuz durum, toplumsal duyarlılık ve hassasiyet böylesi bir ortamda buna saygılı olmayı gerektirirdi.
Hoş vicdanı olan ve insani duygularını henüz terk etmemiş her birey bunun böyle olması gerektiğinin idraki içinde olur, aksi bunun ötesinde bunu öngörmeyen kim olursa olsun düşüncesizlik yapar. Dolayısıyla şu çok açık ki, bu organizasyonu nazikçe reddetmek yerine bu ülkede hiçbir şey olmamış gibi, bu organizasyonların birinde canımız yanmamış, çocuklarımızı, öğretmenlerimizi, ailelerimizi kaybetmemiş gibi katılmayı önüne koyanlar belli ki derinlemesine düşünemediler bu konuyu..
Haliyle böyle bir çaba içinde olmaları hem düşüncesizliktir, hem de saygısızlık.
Yüzleştiğimiz bu acının ateşi ülke olarak hepimizi kasıp kavururken böylesi bir organizasyona hayat vermeye çalışmak doğru bir yaklaşım değildir. Kıbrıs için bu acı çok büyük ve nesiller boyu bu acının dinmeyeceği gerçeği bu kadar açıkken sanki hiçbir şey olmamış gibi, hiçbir şey yaşanmamış gibi davranmamızı kimse bizden beklemesin.
Umarım ki hiçbir okulumuz bu karara katılım anlamında olumlu bir yanıt vermemiştir ve umarım ki bu ayıbı yaratanlar ve bugün böyle bir konuyu gündemimize getirenler de ahlaki, vicdani ve insani insan yapan değerleri önlerine koyarlar ve gerekeni yaparlar.
