EğitimKıbrısManşetYaşam

Bu nice okumaktır

İyi saatte olsun YDÜ Rektörü ve de dünyaca ünlü tarihçi Prof. Dr. Ümit Hassan Hocamız; “Oğlum Nazım, sadece âlim olmak yetmez, ârif de olmalısın” demişti bir sohbette. Ümit Hocamız ne güzel söylemiş

Bildik en ünlü tasavvuf şairi Yunus Emre; “İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır” diye buyurmuş. Şiirinin son paragrafında ise; “Yunus Emre der hoca, gerekse bin var hacca, hepsinden iyice, bir gönüle girmece”. İşte, yabancı dilde karşılığı olmayan bir kelime olan ‘gönül’, eğitim-öğretim sürecinin yegâne anahtarı.

İyi saatte olsun YDÜ Rektörü ve de dünyaca ünlü tarihçi Prof. Dr. Ümit Hassan Hocamız; “Oğlum Nazım, sadece âlim olmak yetmez, ârif de olmalısın” demişti bir sohbette. Ümit Hocamız ne güzel söylemiş. Hazreti Mevlana’nın da belirttiği gibi; “İnsanlar anlatabildiği kadar bilirler” görüşü her öğretmenin kulağına küpe olmalı, tabii Yunus’un da ilime olan bakışı gözardı edilmemeli.

Neyse, 2022-2023 Öğretim Yılı henüz başladı; “Daha dün annemizin kolarında yaşarken, çiçekli bahçemizin yollarında koşarken, şimdi okullu olduk, sınıfları doldurduk, neşeliyiz hepimiz, yaşasın okulumuz” işleri yine vûkû bulmak üzere. Eğitim politikası veya eğitimde stratejik planlama konuları bu yazının misyonu değil. Bu yazıdan murad edilen, öğretmen ile öğrenci arasındaki etkin ve güçlü gönül bağıdır. Öğretmenin kürsüsü bir tiyatro sahnesi gibidir a dostlar. Ders sonrasında öğrencilere kendinizi beğendirin ve alkış almaya bakın. Aksi takdirde âlim olabilirsiniz ama ârif olmadıkça neye yarar!

Unutulmasın ki büyüklerimiz eskiden öğretmenlerimize; “Eti senin, kemiği benim” derdi. Bu durum artık günümüz eğitim dünyasında “Eti de benim, kemiği de” hâlini aldı. Anne-babalar haklı, tek zenginliğimiz yavrucaklarımız ama hâlâ daha okul çantalarının ağırlığı ve yanlış taşıma yöntemleri sayesinde onlara kronik sırt ağrıları ve duruş bozuklukları ile baş başa bırakıyoruz. Okul fobisi mi? E pek tabii bu işlerin de birden çok fobi (korku) durumları var; Okul fobisi, kuvvetli bir endişe nedeniyle çocuğun okula gitmeyi reddetmesi ya da okula gitmede isteksiz görünmesidir.

Eğitim psikolojisi çalışan arkadaşları aradık ve “bu tür bir sorunla karşı karşıya kalan ailelerin dikkat etmesi gereken hususlar nelerdir be arkadaşlar” diye de soruyu çaktık; “Kendinizi çocuğunuzun yerine koyarak duyduğu kaygı ve endişeyi anlamaya çalışınız… Çocuğunuzu okula gitme zorluğu nedeniyle cezalandırmayın, küçük düşürücü sözlerle aşağılamayın… Sabırlı, tutarlı ve kararlı bir tavır içinde olunuz. Sorunu görmezlikten gelmek ve bir sonraki yıla havale etmek sadece çözümü zorlaştırır…

Sınıf çalışmalarının zorluğundan, sıkıcılığından veya okul arkadaşları ve öğretmeni ile ilgili konulardan şikâyet ediyorsa okulu ziyaret edin… Okula devam etme konusunda karalı davranın. Sabahları yakınmaya ve yavaş hareket etmeye devam etseler bile giyinmesine, servise binmesine yardımcı olun… Çocuğunuzun size güvenmesi çok önemlidir. O derste iken veya oyuna dalmışken bırakıp ayrılmayınız. Bu işinizi daha da zorlaştıracaktır. Çocuğunuz gideceğiniz vakti bilmelidir…” Böyle bir sorun ile karşı karşıya iseniz okulunuzun rehberlik sevisinden yardım isteyiniz. Aksi takdirde bu nice okumaktır.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu