KıbrısManşetSiyaset

Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi siyasallaştı mı?

Hükümet edenlere toplumun güvenin olmadığını zaten hepimiz biliyoruz. Lakin pandemi dönemi devam ederken, alınan her kararın içinde çelişkiler barındıran Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesine de güvenin kalmaması düşündürücüdür..

Özellikle son aylarda hükümet Bulaşıcı Hastalıklar  Sağlık Üst Komitesi’nin arkasına saklanarak kararlar alıyor ve bu kararlarda da tabiatıyla Bulaşıcı Hastalıklar  Sağlık Üst Komitesini dayanak olarak kamuoyunun önüne koyuyor.

Belli ki Sağlık Üst Komitesi de bu durumdan hoşnut.

Fakat yalın gözle sıradan bir yurttaş olarak da bakıldığı zaman çok net olarak görüyoruz ki,  Bakanlar Kurulunda Sağlık Üst Komitesinin tavsiyeleri üzerine şu şu kararları ürettik diye başlayan cümlelerin sonunda alınan kararların bilim aklıyla değil tamamen siyasi akılla alınan kararlar olduğunu görüyoruz.

Bu elbette hepimizi tedirgin ediyor.

Zira bilim dediğimiz şey, her şeyden önce bir gerçekliktir.

Ve bu gerçekliğin olabilecek en yalın,sade ve anlaşılır bir nitelik taşıması gerekmektedir..

Fakat üzülerek görüyoruz ki Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesini dayanak olarak gösterip, Bakanlar Kurulunda alınan kararların birçoğunda siyaset, bilimin önüne geçerek etkili oluyor.

Buna maalesef defalarca tanıklık ettikten sonra akıllara ilk gelen şeyin Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesinin de siyasallaştığı düşüncesi oluyor. Ve haliyle bu komiteye olan güven de yitiriliyor.

Bugün maalesef böyle bir kanaat oluştu toplumda.

O kadar ki, Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesinin toplanıp kararlar üretmesi haberlerine itibar etmiyor artık büyük bir çoğunluk.

İnsanların kafası karışıyor düzgün ve anlaşılır olmayan kararlardan.

Hatta Başbakan Ersan Saner’in Bakanlar Kurulu toplantılarından sonra alınan kararlara ilişkin yaptığı açıklamalarda ilk iş olarak bu komitenin tavsiyelerini göz önünde bulundurarak karar ürettiklerini özellikle vurgulamasıyla birlikte sıraladığı tedbirlere gülüp geçiyor insanlar.. Bu elbette ciddi bir sıkıntıdır.

Hükümet edenlere toplumun güvenin olmadığını zaten hepimiz biliyoruz. Lakin pandemi dönemi devam ederken, alınan her kararın içinde çelişkiler barındıran Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesine de güvenin kalmaması düşündürücüdür..

Zira bu komitenin tavsiyeleri üzerine kapanırmış gibi yaparak aslında  kapanmayan ve  fakat binlerce insana ciddi zararlar veren bir dönem geçirdik.

Bu dönemde yüzlerce  işyeri faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldı.

Binlerce insan işsiz kaldı.

Onlarca işletme iflas etti.

Ve elbette bütün bunların getirdiği maddi manevi yıkımla karşı karşıya kaldı halk..

Bu süreç devam ederken kademe kademe açılamlara gidildi.

Lakin bu da aşı tedarikinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle sağlıklı bir zemine taşınamadı..

Bugün artık birçok alanda ekonomik hayat devam etse de öncesi verilen yanlış kararların ortaya çıkardığı  sıkıntıları aşmak henüz mümkün olmadı.

Ve daha uzunca bir süre mümkün olacak gibi görünmüyor.

Fakat daha da önemlisi eğitimde belki de telafisi mümkün olmayacak  kayıplar verildi.

Yanlış idare anlayışı ve plansızlıktan okulları yüz yüze eğitime başlayacak ortam tesis edilemedi.

Oysa en önemli önceliklerden bir tanesi bu olmalıydı.

Yüksek Öğretim alanında da durum farklı değil.

Bu alanda yüz bin öğrencinin eğitim alma şansı kısıtlı imkânlarla verimli bir ortama taşınamadı.

Turizmde  pandemi koşulları esasında icra edilecek tedbirli esnekliklere imkan tanınmadı.

Güney ve Kuzey arasındaki karşılıklı geçişlerin sağlık tedbirleri çerçevesinde mümkün kılınması gerekirken bu da sağlanamadı.

Pazar gün yasaklarına hiç girmiyorum bile..

Hafta içi her şeyin serbest olduğu bir sistem içinde Pazar günleri insanları hala evlere kapatmanın bilimsel olarak sağladığı katkının ne olduğunu da anlamış değilim!

Diğer Haberler