GenelKıbrısManşet

“Bundan bir halt olmaz”

Fi tarihinde Lozan dönüşü birkaç saat Cenevre’de takılmıştık teşkilat işleri. Biraz
nehirler, biraz kol saatleri, biraz da çilek aromalı içecekler filân devirmiştik arkadaşlarla. Osman
Hoca da (Emiroğlu) araya rokfor peynir falan atmıştı sağolsun. Çok güzel bir coğrafyaydı.
Tertemiz, dingin ve de çok sağlıklı bir şehirdi terk-î diyar eylediğimiz Cenevremiz. Bunlara ek
olarak da Kıbrıslı Türkler için de ayrıca tarihî bir önemi vardı mâlum Cenevre Görüşmeleri
filân tee 60’larda günümüze devam eden bildik Zirveler/Zırvalar. Bugüne kadar komşumuzun
istediğinin yüzde 29’unu istedik hep ve gün sonu anladık ki Rum Dostlarımız ne Federasyon
ister, ne de İki Parça Devlet falan hâliyle. Toprak verme filânı hepsinden geçtik; Aslında esas
meseleleri ‘Güç Paylaşımı’dır. Buna da “Asla” dediler hep sağolsunlar. Neyse, gidişatta
Yahudi Sermayeli Rus Oligarşisi’ne karşın “Kıbrıs Türk Devleti”ni dillendirecek bir Derin
Amerika var; Bu arada biz neler yaptık? Bir garip bir adada yaşamak varmış çok şükür. Eskiden
ne güzel hava bedava, elektrik bedava, su bedava şeklinde yaşayıp, yuvarlanıp gidiyorduk.
Büyük demokrasinin yol verdiği çifliklere mandıra düzeninde doluşup, nev-î şahsına münhasır
Devlet(!) adamlarımızın standart dışı ahbap-çavuş ve de yenge merkezli çifte standartlı bir
ganimet düzeni içerisinde mutluyduk. Güney’de kümes bırakıp, Kuzey’de villaya konuşlanma
ötesi vardı hep; Söz meclisten içeri işe yaramaz bir sürü(!) vatandaşın memur olarak yazılması ve
de hakedişi çoktan geçip, kabullenme modunda bir psikoloji içerisinde mest’uttuk. Har vurup
harman savurduk taa ki Göç Yasası’nı kapak yaptılar da gencecik akıl küpleri uçaklara doluşup
aday terk ettiler de rahatladık çok şükür. Kalanlara da ‘sen Rumcu, sen fantazici mumcu, sen
Solcu, sen düzen’bozucu anarşist, sen ezber’bozucu haylaz entel, dantel, sen Kuzey
düşmanı, sen asker kaçkını, sen suçlu ayağa kalk’çı veya sen ölünüzün gocakörü’ cinsinden
zihniyetler sayesinde körpeleri memleketten soğuttuk. Kime dokunsan ‘bin ah’ misâli, ‘çok
şükür’den uzak bir hâlde yaşamaya çalışıyoruz. Bir defa kimse kimseye ot atmasın. Hepimizin
bu suç çorbasında tuzu var. Çok bilmiş hâllerimiz sayesinde gemi karaya oturdu ötesi baltayı taşa
vurduk. İnsanoğlu işte, başarızsız olmamız gayet doğal ama bu kadarı da fazla sayın seyirciler.
Eskiler ve de tarih bilim çalışan arkadaşlar bilir. Sonuç mu? Sözde Usta Gözler; “Bundan
bi’halt olmaz” dediler ama Doğu Alman kökenli Michael Gross hem olimpiyat şampiyonu,
hem de dünya rekortmeni oldu. Ya adamım Michael Phelps’e ne demeli; Hiperaktivite hastalığı
tedavisi ile başlayan sürece sadece bir olimpiyatta sekiz altını kapak yapmış Time Dergisi’ne.

Uzaylı Lionel Messi için “Gelişimini asla tamamlayamayacak olan bir velet” dediler ya, o da
Katalanları uçuruyor yıllardır. İşte, “Bundan bir halt olmaz” diyen önyargılı arkadaşlara
duy’rulur.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu