KıbrısManşet

Cemaat olmayı aşamamış toplulukların iradesi olmaz!

Be arkadaşlar; Kıbrıs Türk Toplumu’nun 1958’den bu yana veya 1958’den önce elinde irade vardı da şimdi mi alındı?

Kuzey Kore füzelerini sergiler!

İran da nükleer başlık gibi görünen füzelerini sergilemekten çok hoşlanır!

Çin aynısını yapar!

Neden?

Aslında insanlarının çektiği ızdırabı örtmenin bir çeşit böbürlenmesidir bu yapılan!

-*-*-

Kıbrıs’ta da Rumlar ve Türkler; silahlarını birbirilerine göstermekten çok hoşlanır!

Komşusuna cinsel organını gösterme sapkınlığı gibi bir şey olarak da bakabilirsiniz buna aslında!

-*-*-

Neden?

Başarısız yönetimler; kendi toplumlarını hep bu silahlarla kandırır da ondan!

-*-*-

Milliyetçi gaz verildi mi topluma; uyutulur o toplum!

-*-*-

Düşman veya düşmanlar yaratılır ve hükümetlerin ya da devletlerin; kendi insanlarına karşı her türlü zayıflıkları örtülmeye çalışılır!

-*-*-

15 Kasım yaklaştı!

“Türkiye’den 10 kamyon çim gelecek ve Maraş’a serilecek; orada piknik yapılacak” deniyor!

Tıpkı şatafatlı törenler gibi bir şey!

Oysa öte yanda, işsiz kalan, aç kalan insanlar var ve onlar hiç umursanmıyor!

-*-*-

15 Kasım’da görkemli törenlere hazırlanıyoruz!

Hatta her şey sütliman, hiç derdimiz de yok, haydi pikniğe!

-*-*-

Gençler, bir kilo gannavuri, iki kilo eroin ile yakalanmış!

Bu konuda haberler dolaşıyor medyamızın her durağında!

Ve çok endişeleniyoruz!

-*-*-

Ülke tamamen iflas etmiş durumda!

Bütçeyi takan, tartışan yok!

Hükümet terelelli!

UBP dümbürübelli!

Çalıp oynuyorlar!

Düm tek düm tek!

-*-*-

Sahte kefil çetesi bile icat edildi güzel ülkemizde!

Evet, adam geliyor, “size kefil olayım, karşılığında alacağınız borçtan bana komisyon verin” diyor!

Korkunç yaratıcılık değil mi?

-*-*-

Sanayici perişan.

Esnaf kapattı.

Süt üretici ağlıyor.

Oteller diş macunu reklamındaki sağlam diş sesi “tiiin” ediyor!

Bomboş!

Üniversiteler belirsiz!

Eğitim laşka!

Pandemi belirsiz!

Pahalılık diz boyu!

Ve alacak verecek davalarına bakacak yeterli mahkememiz kalmamış durumda!

-*-*-

Haaaa bir tarafta “hükümetsizlik ve UBP’nin saçma dağınıklığının yarattığı moral bozukluğu” var ama öteki tarafta, tek derdimiz ve sanki şimdi olmuş gibi “aman da aman demokrasim gitti, aman da aman irademi elimden aldılar” diye, karla karışık yağmur gibi; şovla karışık yürüyüş düzenliyor!

-*-*-

Be arkadaşlar; Kıbrıs Türk Toplumu’nun 1958’den bu yana veya 1958’den önce elinde irade vardı da şimdi mi alındı?

Yoksa “bundan böyle cemaat olmayacağız, halk olacağız onun için irade istiyoruz”larda mısınız?

-*-*-

Elbette daha çok demokrasi ve elbette irademiz elimizde olmalı ama bundan daha önemlisi var!

Mesela devlette çalışan grubumuzun 13’üncü maaştan feragat yürüyüşü yapması düşünülüyor mu?

Yoksa, “bulacaksınız annem” mi diyorsunuz?

Peki bulunacaksa, nasıl bulunacak?

Nereden para alınacak?

-*-*-

Türkiye para verecekse, düdüğü çalmaya devam etmeyecek mi?

O zaman “auuuv iradem gitti” mi olacak?

-*-*-

Elimizi taşın altına koyalım mı koymayalım mı?

Elimizi taşın altına koymak demek; önce maaşlardan kesilmesi demek değil mi?

Çünkü mevcut maaşlar, 13’üncüler, ikramiyeler falan ve de filan; pandeminin de vurduğu tekme ile allak ve de bullak olmadı mı sizce?

-*-*-

Mesela, toplanalım, devlet çalışanları maaşlarından kesintiyi kabul etsin; akabinde de ilk müzakere günü, ara bölgeyi hem Güney’den hem Kuzey’den basalım; ablukaya alalım, “anlaşıncaya kadar, buradan ayrılmayacaksınız” diye de liderlere mesaj gönderelim!

-*-*-

Var mısınız?

Yoksa, “önce maaşları alalım, 13’üncü maaş da gelsin, sonra irade ve demokrasi için facebooktan ve twitterden paylaşım yaparız” mı diyorsunuz?

Heyt be, bir de Çav Bella çaldı mıydı mikrofonda!

Gelsin gitsin nostaljik mutluluklar!

-*-*-

Olmaz!

Ve olmayacak!

-*-*-

İrademiz 1571’den beri hiç olmadı!

Çünkü biz cemaat veya topluluk olmanın ötesine hiç geçemedik!

Belki biz geçmek istemedik; belki geçmemize izin verilmedi.

Ama, İngiliz’e de satıldık, Türkiye’ye de satıldık ve asla bırakın halk olmayı; sağlam bir toplum bile olamadık!

Veya şöyle diyelim; kızmayasınız; “… irademizi öyle ya da böyle kesinlikle İngiliz’e de devrettik, Türkiye’ye de teslim ettik!”

-*-*-

Neden Rum toplumuna Dünya daha çok saygı duyuyor sizce?

Hiç düşündünüz mü?

Neden “Kıbrıslı” dendiğinde herkes “Ela efgaristo” demeye çalışıyor?

Ortodoks Hıristiyan oldukları için mi?

Hayır!

İradelerine sahip çıktıkları için!

Devletlerine şu ya da bu şekilde sahip çıktıkları için!

-*-*-

Peki bize neden saygı duymuyorlar?

İrademizi önce İngiliz’e sattığımız sonra Türkiye’ye tamamen devrettiğimiz için olmasın sakın!

-*-*-

İyi düşünün!

Nostaljik bir heyecan ve Annan Planı günlerini hatırlatan eğlenceli yürüyüşlerle “irade” elde edilebilseydi veya “demokrasi” talep edilebilseydi; Dünya çok daha farklı olurdu!

-*-*-

Maraş’taki pikniği iptal edebilir misiniz?

Siz yine nostaljik bir yürüyüş yapın; ülkenin yarısı veya cemaatin ikide biri o piknikte selfie çekebilmek için bir birini ezecek!

Covid 19 riskini bile yok sayacak!

-*-*-

Kısacası, oturun, düşünün, sizin de aklınıza gelen “eylem modelleri” veya “devrim modelleri” varsa; önerilerinizi sıralayın da gene bakalım!

-*-*-

Hiç iradesi olmamış, 1958’de tanıştığı demokrasi modeli ya milliyetçi militarizmin, ya da İslamcı kapitalizmin çıkarlarına meze olmuş cemaati; önce eşit bir halk haline getirin; sonra dilerseniz devrim yaparsınız (solcular için); dilerseniz ayrı devlet talep edersiniz (sağcılar için)…

Bilmem anlatabildim mi!

Diğer Haberler

Başa dön tuşu