KıbrısManşetSağlıkSiyaset

COVİD-19 kendi kendine bitmeyecek..

Covid-19 ile mücadelede artık hayatlarını normale döndüren ülkelerden biri de Yeni Zelanda. Önceki gün Yeni Zelanda’da Eden Park Stadyumu'nda, maskesiz ve sosyal mesafenin artık olmadığı 50 bin kişilik konser düzenlendi

 

ovid-19 ile mücadelede artık hayatlarını normale döndüren ülkelerden biri de Yeni Zelanda. Önceki gün Yeni Zelanda’da Eden Park Stadyumu’nda, maskesiz ve sosyal mesafenin artık olmadığı 50 bin kişilik konser düzenlendi.

Elbette bunun nedeni açık..

Pandemi sürecini hem sağlık alanında hem ekonomide iyi yönettiler ve başardılar..

Peki nasıl yönettiler bu süreci?

Stratejilerini nasıl kurguladılar?

Yeni Zelanda Sağlık Bakanlığı, ülkenin Covid-19’la mücadele stratejisini “eleme stratejisi” olarak tanımladı.

Buna göre de eleme stratejisini 3 ana hedefe dayandırdı.

Hastalığı uzak tutmak,virüsü tespit etmek ve ortadan kaldırmak.

Özetle Yeni Zelanda hükümetinin Covid-19’a karşı uyguladığı halk sağlığı stratejisi, yayılım kaynaklarını tespit ederek onu ortadan kaldırmaya odaklandı.

Yeni Zelanda Sağlık Bakanlığının ifadeleriyle eleme stratejisi, hastalığı kalıcı bir şekilde yok etmekten çok, ülke içindeki bulaşma zincirlerinin tespit edildiğinden ve yurt dışı kaynaklı vakaların etkin bir şekilde izlenebileceğinden emin olmak anlamına geliyordu..

Bu doğrultuda Yeni Zelanda benimsediği strateji kapsamında sınır kontrolleri, hastalık izleme, izolasyon, sosyal mesafe ve hijyen önlemleri, geniş çaplı test ve potansiyel vakaların izlenmesi gibi önlemleri uyguladı.

Bununla birlikte ülkede önce “3. seviye” ardından ‘‘4. seviye’’ karantina tedbirlerini uygulamaya koydu.

Bu arada da, zorunlu ihtiyaçları karşılamayan tüm işletmeler kapatıldı, yurt içi serbest dolaşım kısıtlandı ve tüm toplu etkinlik ve buluşmalar yasaklandı. Vatandaşların yalnızca birlikte yaşadıkları kişilerle sosyal temasta bulunmasına izin verildi…

Bu çabaların bugün getirdiği sonuç ise ortada.

50 bin kişilik maskesiz,sosyal mesafesiz konser etkinliğine sahne oldu ülke..

Biz elbette bir Yeni Zelanda değiliz.

Yeni Zelanda’nın imkanlarına da sahip değiliz.

Yeni Zelanda’nın toplum kültürü ve disiplininden de çok çok uzaktayız.

Lakin her şeye rağmen eldeki mevcut imkanları doğru kullanabilseydik ve pandemiyi iyi yönetmiş olsaydık, bugün Yeni Zelanda gibi ülkemizdeki  pandemi riskini en az seviyeye çeker ve güvenilir bir coğrafya haline gelebilirdik.

Başaramadık!

Üstelik birkaç kez ülkeyi kapatmamıza rağmen.

Peki neden?

Her şeyden önce ekonomik gerekçeler.

Sonrasında devlet bu esnada insanına bakamadı.

Akabinde kapanır gibi yaparak aslında kapanmayarak süreç devam etti, ve nihayetinde ciddiyetsiz yönetim anlayışının hüküm sürmesiyle güvensiz bir ortam oluştu..

Kurallar defalarca ihlal edildi.

Devlet denetimden yoksun bir görüntü verdi.

Potansiyel virüs yayılımı kaynakları siyasi nedenlerle  görmezden gelindi, ve bu hala bugün devam ediyor.

Velhasıl bugün ülkeyi yönetenler belli bir kesimin çıkarlarını gözeterek palyatif kararlarla günü kurtarmaya yönelik çabalar içine girince halkın sağlığı hiçe sayıldı.

Ve bütün bunların sonucu olarak bugün ne pandeminin önüne geçilebildi,ne de ekonomik çarkların en az sorunla dönebileceği bir ortam tesis edilebildi.

Ve maalesef hala ders alan bir yönetim anlayışı da ortada yok..

Turizm için daha kapsamlı bir açılım şart görüşü yoğunluk kazanırken, bunun gereklerini yerine getirmek durumundayız. Yüksek Öğretim dahil ilk ve orta dereceli okullarımızda yüz yüze eğitime geçelim görüşü dillendirilirken de bunların gereklerini yerine getirmek zorundayız.

Lakin şunu anlamıyoruz ki, ne bu salgın kendi kendine etkisini azaltacak, ne de ekonomi kendi kendini toparlayacak dinamiği yaratacak!  Nitekim Turizmde büyük pazar olarak görülen Türkiye pandemi sebebiyle 20 gün tam kapanmaya gitti. Peki bu süre zarfında Türkiye’den ülkemize turizm vs amaçlı gelişler durduruldu mu?

Hayır.

Gelişler artarak devam ediyor..

TC Sağlık Bakanı “Hindistan Varyantı” Türkiye’ye geldi dedi. KKTC’de ise Türkiye üzerinden gelişler devam ediyor.

KKTC Turizm Bakanı Ataoğlu Türkiye’nin kapanması bizi etkilemeyecek Türkiye’den gelişler devam edecek diyor..

Bu çok ciddi bir risktir ve maalesef bu tehlikeyi göz ardı eden bir anlayış var.

Aşılama kampanyalarında geriden gelen ülkeler arasındayız.

Hal böyle olunca sürü bağışıklığı çabası da hayati riski artırıyor.

Zira biz buna uygun şartları oluşturamadık..

Bugün İsrail, İngiltere, ABD ve yakında Avrupa ülkeleri aşı ile sürü bağışıklığı geliştirmiş, vaka ve ölümleri çok azaltmış olacaklar.Lakin biz bunda da organize olamadık! Oysa aşı yok değildi, vardı ancak en başından işi sıkı tutup anlaşmalar yapmak gerekiyordu. Aşı için harcanacak para, sürecin ekonomik yıkımından çok çok azdı.

Bunu beceremedik..

Şimdi de  Türkiye’de 20 gün tam kapatmayı gerektirecek  kadar yaygın bir bulaş varken Kuzey Kıbrıs bunu nasıl görmezden gelebilir?

Ha buna mecburuz turizmi ayakta tutmamız, ekonomik çarkları döndürmemiz gerekiyor diyorsanız.

O zaman da başa geleni hep birlikte çekeceğiz…

Diğer Haberler

Başa dön tuşu