KıbrısManşetSiyaset

Cumhurbaşkanı Tatar’ın sırtına geçirdiği ceket…

Çok ilginç ve aynı zamanda çok üzücüdür, bu argümanı yaratan barış sevenlere sosyal medya üzerinden  'hain', 'rumcu' diyerek aşağılayanların  paylaşımlarını da beğenmekten geri durmuyor Sayın Tatar

Çok ilginç günlerden geçiyoruz… Cenevre’deki tavrı ile gayri resmi toplantıda masayı Garantör Türkiye’nin güdümünde tarumar etmeye kalkan, Rum liderliğini çözüm isteyen taraf yaparak uluslararası desteği arkasına almasına büyük katkı koyan Kıbrıs Türk liderliği mevcut durumun devamını sağlamak için çırpınıp duruyor.

Zamanıyla kendisi ve partisi Annan Planı’na hayır diyen Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, her fırsatta Kıbrıslı Türklerin Annan Planına evet’ini dile getiriyor ve bunun üzerinden siyaset yapmaya çalışıyor. Aklı sıra AB’ye de  ‘ayar çekiyor’ bunun üzerinden!   Annan Planına “EVET” diyen, fakat Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Tatar’a oy vermeyen kitlenin ekmeğini yemeye çalışıyor. Kirli siyasetin en ibret verici örneklerini bu şekilde bir bir görmüş oluyoruz bizde..

Bugünlerde Sayın Tatar’ın elindeki en iyi argüman bu.

Evirip çevirip kullanıyor.

İşine geldiği gibi tabi!

Çok ilginç ve aynı zamanda çok üzücüdür, bu argümanı yaratan barış sevenlere sosyal medya üzerinden  ‘hain’, ‘rumcu’ diyerek aşağılayanların  paylaşımlarını da beğenmekten geri durmuyor Sayın Tatar.

Bu ahlaki çöküşe hiç aldırış etmiyor..

Bu nasıl bir çelişkidir diye sormaktan vazgeçtim artık. Zira mevzu Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve yaptıkları olunca çok da derinlikli düşünmeye ve üzerinde kafa patlatmaya gerek duymuyorum.

Oysa böyle mi olmalıydı?

İnsan ülkesinin liderine inanmak,güvenmek istemez mi?

Elbette ister..

Lakin olmuyor!!

Ben Sayın Cumhurbaşkanı’nı bir türlü ciddiye alamıyorum.

Söylediklerine itibar edemiyorum.

Elbette her insanın kendi dünya görüşü var.

Düşünceleri var, siyasi eğilimleri var.

Farklı farklı ideolojileri var..

Ve var da var…

Kimse kimseye benzemek zorunda değil.

Lakin benim Sayın Tatar’a olan mesafem ve ihtiyatlı yaklaşımımın bunlarla bir ilgisi yok.

Zira farklı siyasi görüşlere de sahip olsak, derim ki, bu Sayın Tatar’ın mensup olduğu ideolojinin siyasi görüşüdür. Ve buna katılmasam bile  farklılıklara saygı duyar bu şekilde kabul ederim.

Fakat bu öyle bir şey değil.

Karşımda kim olursa olsun, hiç fark etmez.

Statüsü,kişiliği,karakteri vs vs.

Konuşmaya başlayınca ifade ettiği konunun temelini ve dayanağını mutlaka ararım.

Konuşulanların ne denli tutarlı olup olmadığının muhakemesini mutlaka yaparım.

Kaldı ki bu ülkenin Cumhurbaşkanı..

Elbette söyleyeceklerini on kez düşünüp bir kez konuşması gereken bir makam..

Ağzından çıkan her kelimeyi tartmak zorunda.

Aklına geleni dayanağı olmadan temeli olmadan kafadan salla gitsin şeklinde açıklama yapma gibi bir lüksü yok, olmalılı da!

Fakat maalesef Sayın Tatar’da bu tartı yok.

Ağzına geleni söylüyor.

Gazze ile KKTC  benzetmesini yapacak kadar da kendinden geçiyor. Ve böylesi bir insanlık dramını 3 kuruşluk siyasetine malzeme yapıyor. Kaldı ki, kim olursa olsun böyle bir benzetmeyi yapan kişinin tarih ve siyaset bilgisinden de şüphe ederim..

Temelsiz,,dayanaksız ve en önemlisi bilgiden yoksun..

Ama nasıl olur, Sayın Tatar dünyanın en iyi üniversitelerinden birinde  eğitim aldı, yıllarca uluslararası şirketlerde mali işleri yürüttü, onca tecrübe şu bu.

Elbette bu olabilir.

Lakin siyaset başka bir kulvar.

Ve bu kulvarda her şeyden önce samimi ve dürüst olmak en büyük meziyettir..

Fakat görüyoruz ki Sayın Tatar etik teamüllerin hiç edildiği bir siyaset için bütün bunları sorgulatır hale geldi. Cumhurbaşkanlığı makamına oturmak  için tereddütsüz işbirliğine girdiği kesimlerin kendisine biçtiği ceketi sırtına geçirmeyi kabul ettiği gün Sayın Tatar’ın yolu Kıbrıslı Türklerle bir daha kesişmemek üzere ayrıldı.Bugün kendisi içine girdiği bu güç zehirlenmesinden dolayı  bunun ne kadar farkındadır açıkçası emin değilim. Lakin bu da kendi tercihleri..

Siyasal islamcıların ve bağnaz milliyetçilerin güdümüne girip, kendini aynı zamanda  cumhuriyetçi olarak da tanımlayan bir şuursuzluğun içinde debelenip duruyor şimdi!

Elbette her şeyin olduğu gibi bunun da bir sonu olacak..

Nihayetinde sayılı günler.

Gelir, geçer!!

Geriye ne kalır?

İyilikler ya da kötülükler.

Aydınlıklar ya da karanlıklar.

Gerçekler ya da yalanlar..

Hoş kimler geldi kimler geçti.

Bugüne kadar makamını yanında götüreni de hiç görmedik ama tarihin karanlık sayfalarına havale edilenlere hep tanıklık ettik.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu