Açlık ile tokluğun arası bir dilim ekmek değil mi sayın seyirciler. Ekmeğimiz bir defa bizim için kutsal bir yiyecek mâlum. Onu öpüp alın’a koymadan çöpe(!) atmayız vesselâm. Üzerine de birçok deyiş var mâlum; “Ekmek aslanın ağzında”; “Ekmek parası”; “Daha 40 fırın ekmek ister”; “Onun çok ekmeğini yedim”; “Daha çok ekmek ister”; “Ekmeği bütün, karnı tok olmazı”; “Ekmeğini taştan çıkarmak” gibi sözleri çok işittik. “Ekmek kavgası”, “Ekmeğine göz koymak” ve “Ekmek kavgası” da cabası.
“Ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler” diyen Marie Antoinette’nin kelle de Fransız Devrimi esnasında giyotin eşliğinde kopartılmıştı. İşte, bugünkü konumuz yukarıda bahse konu olan da kutsal yiyeceğimiz ekmek!
Genelde dışı esmer görünümlü beyaz undan olanını soframıza alıyoruz. Bazılarında da sağlam koruyucu da var. Sonuçta kimyasal bir maddeyi yemiş olabiliyoruz. Bu tip beyaz ekmekler kaliteli vitamin ve mineral de içermiyor. Bir anlamda “boş kalori” diyebiliriz beyaz unlu mamullere.
Beslenme bilimci arkadaşlar “Beyaz ekmek basit şeker içeriği yüksek bir besin maddesidir” der. Mâlum, şeker vücuda girdiğinde ilk olarak insülin hormon salgısını arttırır. İnsülin vücutta şekeri kullanan hormondur. Beyaz ekmeği ilk yediğimizde insülin hızlı salgılanır, şekeri hücre içinde kullanır. Bu da daha çok acıkma, zor doyma, yemekten sonra uyku gelmesi, tatlı düşkünlüğü şeklinde kendini gösterir. Bir başka deyişle doymak için yediğimiz yemek bizi daha da acıktırıyor a dostlar.
E n’palım? Beslenmede tam tahıl ekmeği öneriyor uzmanlar. Çünkü tam tahıl vitamin, mineral ve lif açısından zengindir. Buğdayın tüm yararlı özelliklerini içerir. Lif açısından özellikle zengin olduğu için bağırsak hareketlerini de arttırıyormuş. Özellikle pilav, makarna, mısır ve patates gibi besin öğeleri de ekmek yerine geçen karbonhidratlardır. Belki hiç ekmek yemiyoruz ama bir tas çorba içtiğimizde, bir tabak pilav yediğimizde veya iki tane dolma yediğimizde de kat kat ekmek yiyoruz anlamına gelir.
Hiç ekmek yemeden kilo almanın nedeni de bilmeden yüksek miktarda tahıl tüketmektir. Buna karşılık kişi hiç ekmek yemiyorsa ancak ekmek yerine geçebilecek tahıl gurubu yiyeceklerden yiyorsa (ki bunlar makarna, mısır, patates, pirinç gibi yiyeceklerdir) insülin direnci artacak ve yağ yakma zorlaşacaktır. Haa, bu arada bazı uzmanlar da ille de tam buğday ekmeğini tavsiye ediyor sofrada. Tabiî bu seçim de lütfen kararında olsun.
Günümüzde protein diyetleri çok meşhur. Kişi protein diyeti yapıyorsa yani hiç ekmek ve tahıl gurubu yiyeceklerden tüketmiyorsa, öncelikle kaslarını kaybeder. Çünkü kasın kasılması için yoğunlukla şeker ihtiyacı vardır. Bununla birlikte vücuda fazla miktarda protein girmesine bağlı, kemik erimesi, kan yağlarında yükselme, gut gibi hastalıklarda ayrıca tetiklenebilir.
E doymak için n’apalım? Bunun içinde tabağınızı dörde bölün. Tabağınızın dörtte biri tahıl gurubu yiyeceklerden oluşsun; Temiz karbonhidrat yanında dörtte biri et gurubu yiyeceklerden oluşsun; et, tavuk, balık, yumurta veya peynir. Dörtte biri sebze ve salatadan oluşsun. Kalan dörtte biri de yoğurt veya ayrandan oluşsun. Doğal yoğurt mutlaka olsun zira yoğurt, protein, karbonhidrat ve yağ açısından dengeli kalsiyum ve vitaminler açısından son derece zengin bir yiyecektir. Tok tutar. Yoğurt, ayran, kefir veya cacık olarak da tercih edebilirsiniz.
Su alımını da sakın ola ihmâl etmeyiniz. Sonuç mu? Bu konularda kendinizi iyi hissetmek isterseniz ivedi olarak ‘profesyonel bir diyetisyen ve profesyonel bir fitness uzmanı’ndan hemen destek almalısınız! Aksi takdirde fiziksel açıdan bir cacık olmamız mümkün değil. Ben mi? Daha çok ekmek isteriz bu fitness konularında. Afiyet olsun değerli okuyucum.
