KıbrısManşetSiyaset

Daha ne kadar utanacağız!!

Her şeyden önce kişilerin birinci derece yakınlarının cenaze hakkı evrensel bir haktır

Üstelik yasada belirtildiği üzere ailenin istediği şekilde cenazesini defnetme hakkı vardır. Hal böyle iken elbette bu konu  tartışmaya açık bir konu değildir. Buna rağmen bir Cumhurbaşkanı olarak çıkıp da bu gibi durumlarda ailenin tercihlerinin devletin önüne geçmesine izin verilmemelidir diyemezsiniz, Dolayısıyla şehitlerimizin ailesinin tercihlerine söz söyleyecek kadar seviyeyi düşüren  Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bir toplum liderinden beklenen akil duruşu maalesef yine ortaya koyamadığı gibi toplumu gereksizce ayrıştırarak huzuru bozmaya ortamı germeye yönelmiştir. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Bir Cumhurbaşkanı’nın, sözüm ona bir toplum liderinin bütünleştirici olması gereken yerde Sayın Tatar, acıların üstünden siyaset yapacak kadar seviyeyi aşağa çekmiştir. Bu tavır Cumhurbaşkanlığı gibi önemli bir makamın düzeyi olmamalıdır.

Sayın Cumhurbaşkanı Tatar’ın akıl almaz bir şekilde sürdürdüğü bu davranışın toplumsal fayda sağlamaktan çok, belli bir kesimi memnun etmeye yönelik olduğunu hepimiz biliyoruz. Sosyal medya üzerinden beş,on trolün desteğini almak için bir toplum liderinin böylesi bir makamı bu denli düzeysiz kullanması da ayrıca çok üzücüdür.

Buradan da anlıyoruz ki aslında Sayın Tatar’ı ve onun temsil ettiği kesimi rahatsız eden defin görevinin  aile tarafından yapılmasından çok, orada olup  kini, nefreti, ayrılıkçılığı  besleyen ırkçı bir konuşmanın yapılmamış olmasıdır. Çünkü onlar için bu cenazeler bir fırsattır ve bu fırsat sayesinde  hamasi şovlarını yaptıkları bir platform olarak görüyorlar böyle yerleri..

Sayın Tatar artık çok net belli etti ki çözüm yanlısı değil. Adada ortak bir çözüme karşıdır ve mevcut durumun devamından yana taraftır. Tabi şimdilik..

Zira böyle bir anlayışla Vali statüsüne kadar indirgenecek bir makamı da şimdiden kabul edebileceği kimseyi şaşırtmaz.

Bunu zaten anlayabiliyoruz dolayısıyla eline geçen her fırsatta  çözüme giden bütün yolları baltalamaya  yönelik bir çaba içine girmek suretiyle  destekçilerine duruşunu göstermeye çalışırken  hakikatlerden uzaklaşarak  insani değerlerini kaybetmiştir. Nitekim  düşüncesini ifade edenlere, kendisi gibi düşünmeyenlere, hatta ve hatta yas tutanlara, ailesini kaybedenlere içten bir saygıyı gösteremeyecek kadar maalesef  kendinden geçmiştir.

Bu nedenle  düşmanlığı ve kini beslemek, mevcut durumdan mümkün olduğunca çok faydalanmak bu yaklaşımın en büyük argümanı haline gelmiştir..

Sayın Cumhurbaşkanı bu  acı ve insanlık dışı muameleye bizzat maruz kalan, tüm ailesini kaybeden, annesi ve 4 kardeşini 47 yıl sonra defnedebilen Sayın Hüseyin Rüstem Akansoy’un adeta bir ders niteliğinde söylediklerini can kulağıyla dinleseydi ve az biraz empati yapsaydı ailenin kararına da eminim saygı duyardı.

Ama belli ki ya dinlememiş, ya da dinlediğini anlamamıştır!

O zaman tekrar anlatalım..

“Bu gecikmiş bir veda ritüelidir” diyen Hüseyin Rüstem Akansoy, “46-47 yıl önce beni ailemden koparan olaylar ancak bugün onlara veda etmeme olanak tanıyor” dedi.

Hüseyin Rüstem Akansoy, “yaşanan olaylar, azgın bir milliyetçilik akımının, azgın bir fanatizmin, çürümüş beyinlerin yol açtığı olaylardır. Dolayısıyla herkesin aklında tutması gereken şey, bu zihniyeti gerek okullarımızdan, gerek dini yerlerden, gerek bütün otoritelerden tamamıyla ortadan kaldırmak lazım. Çünkü birileri öteki ilan ediliyor ve ötekinin nasıl ortadan kaldırılacağına yönelik eylemler yapılıyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil.  Bu acıların bir daha yaşanmaması için bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum”

Başta Cumhurbaşkanı Ersin Tatar olmak üzere, bunu anlamak isteyen olursa, Hüseyin Rüstem Akansoy’un bu ifadelerini tekrar tekrar okumalarını tavsiye ederim, zira bu kulaktan duyma değil, bu bizzat Hüseyin Bey’in ve değerli babasının yaşanmışlığından ortaya çıkan acı bir tecrübedir… Yoksa  hayatında silah tutmamış, top, tüfek sesi duymamış, ülkesi için bir tek gün mevzide nöbet tutmamış, vatanı için bugüne kadar hiçbir bedel ödememiş kişilerin, ki onlar hem kendilerini biliyorlar, hem de bizler onların kimler olduğunu biliyoruz, dolayısıyla bütün bu yaşananları anlamaları öyle kolay değil!

Velhasıl geldiğimiz günde bizler belki artık anlarlar ve saygı gösterip susarlar bu toplumu bölmekten vazgeçerler dedikçe, onlar bu toplumu birbirine düşürmeye, ötekileştirmeye devam ediyorlar, bizler  bu kadar insanlıktan kopulmaz, bu kadar da vicdansız olunmaz dedikçe daha da vicdansız olmayı başarıyorlar..

Bizler onlar adına utanıyoruz, onlar utanmıyorlar…

Ersin Tatar nihayetinde ülkenin Cumhurbaşkanıdır.

Elbette Cumhurbaşkanlığı makamı saygıyı hak eden bir makamdır.

Fakat Ersin Bey bu makama oturan kişi olarak böyle bir saygıyı hak etmek için bugüne kadar ne yaptı diye sormak gerekiyor. Tabiatıyla sırf birilerine yaranmak için sürekli bir grubun etkisi altında  kendi toplumunu aşağılayarak, küçük düşürerek, bölerek, ötekileştirerek ırkçılığı körükleyerek  nutuklar atmak değildir bir Cumhurbaşkanının görevi!

Diğer Haberler

Başa dön tuşu