KıbrısManşetSiyaset

Değişmeyin: Doğal halinizle daha güzelsiniz!

Bunca sorun varken; memleket koronadan kırılırken, ekonomik tedbirler tedbir olarak kabul edilmezken, pahalılık almış başını giderken, maaş kesintileri kavgası şiddetlenirken, sağlık sistemi ha çöktü ha çökerken, dağ başını duman almış ama kimsenin umurunda bile değilken, Kıbrıs müzakerelerinde 5 artı 1 meselesi gereksiz gündem oluştururken, “penis boyu” yorumu yapmak niye?

Independenet Türkçe’de bir haber okudum…

Aynen şöyle:

“… Kuzey Madagaskar dağlarında yeni keşfedilen, parmak ucu büyüklüğündeki bukalemun türü, gezegendeki bilinen en küçük sürüngen oldu. Yeni türün erkeğinin cinsel organı ise vücudun yaklaşık 5’te birini kaplıyor.”

“Brookesia nana isimli türden, biri dişi, biri erkek olmak üzere yalnızca iki birey bulundu. Dişinin boyu, kuyruğu da dahil olmak üzere 29 milimetre olarak belirlendi. Bu da onu bilinen en küçük kertenkeleler ve bukalemunlar arasına konumlandırdı.”

“Ancak ikiliyi inceleyen bilim insanları erkeğin rekor derecede daha küçük olduğunu gördü. Erkeğin boyu, kuyruğu da dahil olmak üzere, 22 milimetre olarak belirlendi. Bu da onu dünyadaki bilinen en küçük sürüngen kıldı.”

“Hakemli bilim dergisi Scientific Reports’ta yayımlanan araştırmada uzmanlar, öncelikle keşfettikleri örneklerin yavru olup olmadığını inceledi. Bilgisayarlı tomografiyle dişiyi tarayan araştırmacılar, hayvanın yetişkin olduğuna işaret eden iki yumurta taşıdığını saptadı. Aynı şekilde, erkeğin cinsel organının da yeterince geliştiği görüldü.”

“Bu incelemeler sırasında araştırmacılar, cinsel organın bu boyuttaki bukalemunlardan beklenmeyecek kadar büyük olduğunu gözlemledi. Hemipenis diye bilinen cinsel organ, hayvanın vücudunun toplam boyutunun neredeyse yüzde 18’ine ulaşıyordu. Araştırma ekibi, bu boyutta cinsel organların, erkeklerin, kendisinden büyük dişilerle çiftleşebilmesi için gerekli olduğunu söylüyor.”

-*-*-

İçinde seks olan, cinsel organlardan falan bahseden haberler, fotoğraflar, hep daha çok ilgi çekiyor…

Gerçekten öyle!

Haliyle, “büyüklük – küçüklük” meselesi, tüm Dünya’da, en çok tartışılan konular arasında yer alabiliyor.

Ve bu haber, özellikle herkesin çok fazla espriler üretmesine de sebep olabiliyor!

Vücudun beşte biri penis!

-*-*-

Gerçekten “size” matter midir?

Yani “büyük olmak” çok mu önemlidir?

-*-*-

Motosiklet olarak düşünürseniz, kullanıcısını ilgilendirir!

Üzerine binen, sürmekten keyif alan illa ki büyük motosiklet istiyorsa; “motosikletin” de keyif alıp almadığını düşünen olmaz!

-*-*-

Şimdi alın siz bu yazıdan da siyasi anlam çıkarın ve sahte isimlerle tehditler savurun!

Haydeeeee!

-*-*-

Silahın büyüklüğü önemli mi?

Elbette önemlidir!

Yani bir erkekte çok büyük penisin olması, mahalleye korku salmaz ama bir ülkenin çok büyük silahlarının olması korkutucudur!

-*-*-

Büyük penisiniz var diye, “… seni öldürürüm” diyemezsiniz!

Tam tersine, belki de bir miktar pornografi bilimine girmiş olacağız ama “buyur gel öldür canım benim” tepkisiyle karşılaşabilirsiniz!

-*-*-

Ama çok büyük füzelerinizin olması elbette ürkütücüdür kimse de size, “haydi bombala beni” diyemez!

Burası çok mu edepsiz oldu?

Yani edepli yazılar yazdık da ne oldu ki bu da ayrı bir mesele!

-*-*-

Peki, bu yazıyı yazmak nereden aklıma gelmiş olabilir?

Aslında dün boş boş düşünüp – okuyarak dinlenme meditasyonu yaparken birden aklıma geldi!

Tekrar etmiş gibi olacak ama her hangi bir siyasi amaç, siyasi mesaj maksadıyla yazmış değilim.

Öylesine yazıyorum.

-*-*-

Bunca sorun varken; memleket koronadan kırılırken, ekonomik tedbirler tedbir olarak kabul edilmezken, pahalılık almış başını giderken, maaş kesintileri kavgası şiddetlenirken, sağlık sistemi ha çöktü ha çökerken, dağ başını duman almış ama kimsenin umurunda bile değilken, Kıbrıs müzakerelerinde 5 artı 1 meselesi gereksiz gündem oluştururken, “penis boyu” yorumu yapmak niye?

-*-*-

Bir dereceye kadar haklısınız ama bu konu da önemsiz değil yani!

Baksanıza kertenkelenin neredeyse boyu kadar şeyi varmış yahu!

Bir çoğumuz (özellikle erkek nesilden söz ediyorum) bu konuda; koronavirüs bulaşmasından daha çok endişe duymuyor muyuz?

O zaman yazmayalım mı?

-*-*-

Ne yazalım yani?

Gerçekten, bıktık usandık!

Her gün aynı şeylerle uğraşıyoruz!

Her gün, geçmişinde Türk Bayrağı yakacak seviyede kızıl komünistlik bulunanların verdiği Türk milliyetçiliği derslerinden de sarhoş olmuşuz yani!

-*-*-

Ve birden aklıma bir fıkra geldi…

Yeri ve zamanı mı?

Olmayabilir…

Sakın siyasi anlam falan aramayın…

Köpeklerle alakalıdır…

Neyse, haydi birlikte okuyalım:

-*-*-

Adamın biri gazeteye, köpeğinin satılık olduğunu belirten bir ilan vermiş…

Bir alıcı aramış ve köpeği görmek için satıcı ile anlaşmış.

Alıcı, köpeği gördüğü anda aşık olmuş…

Çünkü köpek, gerçekten çok tatlıymış.

Ama o da nesi; üstelik insan gibi konuşuyormuş.

Alıcı şok şok şok yani!

Köpeğe “nasılsın, n’aber?” falan diye sormuş; muhabbet gelişmiş köpek başlamış anlatmaya; “… Ben Rumlara karşı savaştım. Lefkoşa’da Rum tarafına ateş yağdırdım. İki kez esir düştüm. Tırnaklarımı söktüler, asla konuşmadım… İşkencelerden geçtim. 30 yıl memurluk, müdürlük yaptım” falan derken, alıcı heyecandan titreyerek, köpeğin sahibine dönmüş; “kardeşim köpek konuşuyor, nasıl satarsın böyle bir hayvanı, bu köpek Dünya’da eşsiz bir şey!” demiş.

Sahibi küçümseyerek yanıt vermiş:

“… Anlattıklarının hepsi yalan, onların hiçbirini yapmadı ki!”…

-*-*-

Fıkra bu…

İlla ki birinin üzerine alması gerekmiyor…

Oku ve gül…

Son zamanlarda estetik ameliyatlar, bıçak altına yatıp güzelleşmeye çalışmalar falan çok arttı…

Televizyonda haberlerde görüyoruz özellikle Türkiye’de bu işi merdiven altı yapıp, yaşamını yitirenler falan var…

Neyse, sakın kadınlar onları hedef aldığımı sanmasın, estetik yaptıran erkek de var ama fıkramızdaki kahraman bir kadın…

Haydi bunu da okuyalım:

-*-*-

Kadının biri, henüz 40 yaşına gelmemiş ama kalp krizi geçirmiş…

Yaşla alakası yok bu sıkıntıların…

Hemen hastaneye kaldırmışlar…

Bu arada bir ara kalbi durmuş; kalp masajı, şu bu darken, 10 saniye sonra hayata döndürülmüş.

Bu 10 saniyede (fıkra bu ya, fıkralarda olur böyle şeyler) Allah ile sohbet etme şansı bulmuş ve sormuş: Allah’ım yanına geliyor muyum?

Allah da O’na, “yok kızım daha en az 35 senen var” demiş!

Kadın iyileşmiş ve hazır hastanedeyken ve hazır 35 sene daha garantisi varken, dudaklarına dolgu yapmış, yüzünü gerdirmiş, kıçını azıcık yükseltmiş, memeleri büyültmüş, dikleştirmiş, burnuna da bir neşter attırtmış ve tam anlamıyla iyileşip, yep yeni biri olarak hastaneden çıkmış.

Daha hastanenin kapısından adımını atar atmaz da; hızla geçen bir ambulansın çarpması sonucu ölmüüüüüş.

Tabii ki kızgın bir şekilde Allah’ın karşısına çıkmış…

“Allah’ım, bana yalan söylediniz, hani 35 senem vardı?”

Allah, biraz da mahcup bir şekilde, “tanıyamadım kızım seni, çok değişmişsin” demiş!

-*-*-

Bu fıkradan da mı illa ki siyasi mesaj çıkarmak istiyorsunuz?

“Değişmeyin” derim o zaman!

Doğal halinizle çok daha güzelsiniz!

Diğer Haberler

Başa dön tuşu