KıbrısManşetSiyaset

Demokrasi giderse hukuk da biter..

Yaşanmış en basit emsallerle devam edecek olursak, bu müdahaleyi olağan kabul eden, buna alkış tutan ve övgüler yağdıranların bugün içine düştükleri duruma bir bakın..

Çok net ki bir ülkede demokrasi giderse hukuk da gider, yatırım iklimi de biter..

Volkswagen gitti ve fabrikasını Romanya’ya açtı.

Romanya’da asgari ücret 466 Euro Türkiye’de 280 Euro

Buna rağmen Volkswagen grubu fabrikasını Romanya’ya taşıdı.

Peki neden böyle oldu?

Türkiye’de çok daha ucuz işçilik ücreti ödeyecekse neden Romanya tercihine yöneldi Volkswagen?

Elbette her şeyden önce riskin azlığı bunda büyük etken olmuştur.

Peki  nedir riski en aza indirgeyen?

Başta demokrasi ve hukuk devleti temellerinin tartışmasız ilkelerine uyumlu olmak. Romanya bu uyumu sağladı. En azından Türkiye’ye göre bu anlamda daha iyi bir yerdedir.

Nitekim Demokrasi endeksinde Romanya 62. Türkiye  104. sıradadır..

Dolayısıyla bütün bu gerçekler Volkswagen firmasının Romanya tercihinde etkili oldu.

Takdir edersiniz ki, bir yatırımcı ya da grubu bir ülkeye  yatırım yapmayı planladığı zaman öncelikle ilk baktığı şey, istikrardır.

Bu istikrar içinde o ülkenin demokrasi kavramını ne kadar içselleştirdiği ve bunun hukuk sistemine, özgürlüklere, insan haklarına nasıl sirayet ettiğidir.

Peki neden bir yatırımcı ilk önce bunları arar yatırım yapacağı coğrafyada?

Bunun sebebi gayet açık.

Güvence ister..

Yatırımcı yatırım yapacağı ülkede şu veyahut bu şekilde bir gün haksızlığa uğradığına inanırsa, o hakkını bağımsız mahkemelerde hukuk sistemi içinde arayabileceğinden emin olmak ister.

Bunu anlayabilmek için de o ülkenin hukuk sisteminin sağlıklı çalışıp çalışmadığına emsallere bakarak karar verir.

İşte tam da bu nedenle bir ülkenin yönetim anlayışına yön veren dayanak demokrasi ise, insanlar hiçbir etki ve baskı altında kalmadan, siyasi tercihlerini yapıyorlarsa, düşüncelerini, sözlü veyahut yazılı korkusuzca ifade ediyorlarsa, bu kurgu içinde  insan hakları, özgürlüklere  ve nihayetinde hukuk sistemine dayalı bir güven tesis edilmiş demektir.

Aksi zaten demokrasinin “D” sinden dahi söz etmek mümkün değildir.

Yukarıda verdiğim sadece Türkiye’nin içinde bulunduğu konjonktüre dair  bir örnektir.

Lakin ibretle izlenmesi gereken ve dersler çıkarılması gereken bir örnektir bu..

Kuzey Kıbrıs’ta da bugün tesis edilmek  istenen düzen içinde demokrasi bir süs biblosu olarak sembolik bir görsele dönüştürülmeye çalışılıyor..

Nitekim bunu birçok kez siyasi alanda yaşadık, tecrübe ettik.

En yakın örneğinde ise Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türkiye’nin iktidar partisi AKP’nin, ve onun destekçisi MHP’nin etkin rol alarak Türkiye Cumhuriyeti’nin imkânları kullanılmak suretiyle  açıktan irademize yaptıkları müdahaleyi hepimiz gördük yaşadık..

Bugün üç maymunu oynayanlar dahi bu açıktan yapılan müdahaleyi iliklerine kadar hissettiler.

Ses çıkarmaktan korksalar dahi hissettiler.

Yaşanmış en basit emsallerle devam edecek olursak, bu müdahaleyi olağan kabul eden, buna alkış tutan ve övgüler yağdıranların bugün içine düştükleri duruma bir bakın..

Kendi kurultaylarını yapmaktan aciz hale geldiler, kendi iradelerini temsil edecek parti yönetimini seçemediler.  O kadar ki bugün birbirlerinin yüzüne bakamayacak halde geldiler.

Yine bu müdahalenin farkında olan fakat ses vermekten kaçınan, suya sabuna dokunmadan idare edelim anlayışında olan bir muhalefet partisinin lideri de “Bir sonraki seçimlerde müdahale olduğuna dair bir bulgu yakalarsak seçimlerden çekiliriz” uyarısı yapmakla yetindi..

Tarih elbette tek tek bunları yazdı.

İrkilerek ve üzülerek izliyoruz son günlerde iyice ayyuka çıkan Türkiye’de Devletin zirvesinde  Mafyanın  hesaplaşma alanı olarak gördüğü ve atıştığı bir ülke yaratılmış.. Böyle bir düzen içinde  hak, hukuk, adalet anlayışı mümkün mü?

Elbette değil!

Bütün bunlara baktığımız zaman Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu konjonktür gereği demokrasi anlayışında ve nihayetinde özgürlüklerde, insan haklarında, hukuk ve yargı sisteminde ciddi sıkıntılar yaşandığını görebiliyoruz.

Dolayısıyla her şeye rağmen  Kıbrıs’ta bizim demokrasi anlayışımız Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu demokrasi algısının  kat be kat üstündedir.

Bunu bugün çok net olarak görebiliyoruz.

Bizim bu anlamda siyasetin dışında elimizde kalan tek güvencemiz ise   hukuk sistemimiz ve bağımsız yargımızdır..

Bunun ne denli önemli ve yaşamsal bir değere  haiz olduğunun farkında mıyız?

Diğer Haberler

Başa dön tuşu