KıbrısManşet

Denktaş: Keşke annem bugünleri görebilseydi

“Babam ulu bir çınardır. Onun gölgesinde büyüsem de bana öğretildiği gibi, bir çınar ağacı olup gölgemi yaratmak için çalıştım” diyen Serdar Denktaş, annesine olan özlemini ise şöyle ifade etti

 “SEYİRCİ ÇAĞIRDI, SAHNEYE GERİ DÖNDÜM”… “5 yıl boyunca siyaseti uzaktan izleyip, Cumhurbaşkanlığı’na aday olmayı düşündüm. Bazen konser biter, sahneden çekilirsiniz ama sonra izleyicinin isteği üzerine tekrar sahneye dönersiniz ve o dönüşteki performansınız en başarılı performans olur. Benimki de öyle oldu.”

“HİÇ ROZET TAKINTIM OLMADI”… İnsan var ki ‘sen bize babadan kalan emanetsin’ diyor. 30 yıllık siyasi hayatımda hiç rozet gibi takıntılarım olmadığı için aniden karşıma çıkıp,  ‘Partiliniz değilim ama bana iyilik yaptıydınız diyen kişiler de oluyor. Sanırım bu 30 yılda ‘Denktaş’ soyadının dışında Serdar kimliğini oluşturmayı da başarmışım…”

“BABAMIN ADINI KULLANANLAR VAR”… “Ben babamı kullanarak seçim kampanyası yürütmüyorum ama adını kullanmaya çalışan aday arkadaşlar var etrafta. Baba bir çınardır. Kimileri gölgesinde uyur, kimileri gölgesinden faydalanır, kimisi de gölgesinde yatır ama ağacın kökünü baltalamaya çalışır. Bana öğretilen ise; ‘Bu gölgede büyü ama güneşe çıkıp yanmayı da göze al. Kendin bir çınar ol, kendi gölgeni oluştur…”

“ANNEMİN GÖRMESİNİ İSTERDİM”… “Babamdan daha fazla annemin görmesini isterdim. Siyasi hayatım boyunca hep yanımda oldu, her etkinliğime katıldı, Son yıllarında bile. Onlar yukarıdan bizi izliyordur.”

GIYNIK ÖZEL- GİZEM ÖZGEÇ

“SEYİRCİ ÇAĞIRDI, SAHNEYE GERİ DÖNDÜM”

SORU: Aday olmaktan vazgeçti derken, bir anda Cumhurbaşkanlığı adaylığı için sokağa indiniz. Aday olmanız için sizi ne motive etti?

DENKTAŞ: 5 yıl boyunca siyaseti uzaktan izleyip, 2025 yılında Cumhurbaşkanlığı’na aday olmayı düşündüm. Pandemi sürecinde, dengesizlikler, kararsızlıklar, yanlış alınan kararlar nedeniyle tüm halkta büyük bir umutsuzluğun hâkim olduğunu gördüm. Bu durum toplumun geneline yayıldı. Nasıl bir seçime gideceğimizi düşünmeye başladık. Bazen konser biter, sahneden çekilirsiniz ama sonra izleyicinin isteği üzerine tekrar sahneye dönersiniz ve o dönüşteki performansınız en başarılı performans olur. Benimki de öyle oldu. Sandığa gitmeyi düşünmeyenlerden, aday olmam yönünde aldığım telkinler sonrasında bunun bir görev olduğunu ve bu yola çıkmam gerektiğine karar verdim.

“DESTEKLER KARTOPU MİSALİ YUVARLANARAK BÜYÜYÜYOR”

30 yıllık siyasi yaşamımda katılmam gereken bir seçimde bireysel olarak kaybetme durumuyla karşı karşıya kalmadım. Neyin nereye gideceğini biliyorum. İlk çıktığım andan itibaren başka partilerden de birçok insan ‘gönüllü olarak sandığa gideceğimiz, nihayet oy verebileceğimiz biri çıktı’ dedi. Çok güzel yorumlar alıyorum. Tüm baskı ve yönlendirmelere rağmen etrafımdaki kitle çığ gibi büyüyor. Destekler, kartopu misali yuvarlanarak büyüyor. Oyu gizli kalmış, fısıldayarak destek vermeye devam eden ve o fısıltıyla çevreyi genişleten bir kitle olduğunu görüyorum. 11 Ekim günü bu fısıltı haykırışa dönecek bir duruma gelecek.

“HİÇ ROZET TAKINTIM OLMADI”

SORU: Sokaktaki destek babanızdan kalan mirasla alakalı olabilir mi? Yoksa tamamen Serdar Denktaş ile mi alakalı?

DENKTAŞ: İnsan var ki ‘sen bize babadan kalan emanetsin’ diyor. 30 yıllık siyasi hayatımda hiç rozet gibi takıntılarım olmadığı için aniden karşıma çıkıp, partiliniz değilim ama bana iyilik yaptıydınız diyen kişiler de oluyor. Sanırım bu 30 yılda ‘Denktaş’ soyadının dışında Serdar kimliğini oluşturmayı da başarmışım. Cesaretle attığım adımlardan, dik duruşumdan ve çekinmeden doğruyu karşımdakine söyleyebilmemden etkilenenler var. Açıkçası bu bir birikim olarak ortaya çıkıyor.

“ANNEMİN GÖRMESİNİ İSTERDİM”

SORU: Babanız hayatta olsaydı ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylığınızı koyduğunuzu görseydi nasıl hissederdi?

DENKTAŞ: Babamdan daha fazla annemin görmesini isterdim. Siyasi hayatım boyunca hep yanımda oldu, her etkinliğime katıldı, Son yıllarında bile. Onlar yukarıdan bizi izliyordur.

“HALKI BÖLMEYE VE KAMPLAŞTIRMAYA GEREK YOK”

SORU: Sahada çok aday var ve çoğu aday sağ siyaseti ve konfederasyonu savunuyor. Bu sizi hiç endişeye düşürdü mü?

DENKTAŞ: Kıbrıs sorununa hakim, siyaset dışından birisini ortak aday çıkarmış olsalar zaten bu yola girmez 5 yıl daha beklerdim. Ama öyle olmadı. Kendi içlerinden biri çatı aday olsun yaklaşımı oldu hatta 4’lü koalisyon da bu pazarlıkla bozduruldu. Aynı pazarlıkla ‘bu hükümet de bozulsun başka hükümet gelsin’ denilince ben de dedim ki; Artık tamam, sahneye çıkmam lazım. Beni motive eden, karar vermeye itekleyen konulardan biri de bu oldu. Kamplaştırma politikası maalesef halen yürütülüyor. Türkiye’yi isteyenler – istemeyenler. Federasyon isteyenler – istemeyenler. KKTC’ye inananlar – inanmayanlar. Bu tür kamplaşmalara bu halkın hiç ihtiyacı yok. Halkın kamplaşmadan çıkıp, birlik olmaya ihtiyacı var. Halkın kendine inanmaya ihtiyacı var. Siyasi iradesinin kendisine ait olduğunu ve bu iradeyle seçilen kişinin her tarafla ilişkileri düzelteceğine inanma ihtiyacı var. Bunu temsil ettiğime inanıyorum.

“SIRF SEÇİM KAZANACAĞIZ DİYE BİRBİRİMİZİ KIRMAYA GEREK YOK”

“Halkı yeniden toparlayarak olabilecek en geniş mutabakatı sağlamak suretiyle o mutabakatı TC ile oturup bir hedef haline getirmek ve o müşterek hedefe atacağımız adımda Türkiye’nin desteğini almak istiyoruz. Bütün bunlar için kamplaşmaya değil toplumu bir araya getirmeye ihtiyacımız var. Verdiğimiz demokrasi mücadelesine yazıktır. Kamplaşma bizi daha kötü noktaya iter. Sırf seçim kazanacağız diye birbirimizi kırmaya ve ezmeye gerek yok. Aksine güçleri birleştirmek ve ilerlemek lazım.”

“BABAMIN ADINI KULLANANLAR VAR”

SORU: Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturursanız, sizi babanızdan farklı kılacak bir siyaset anlayışınız olacak mı?

DENKTAŞ: Ben babamı kullanarak seçim kampanyası yürütmüyorum ama adını kullanmaya çalışan aday arkadaşlar var etrafta. Baba bir çınardır. Kimileri gölgesinde uyur, kimileri gölgesinden faydalanır, kimisi de gölgesinde yatır ama ağacın kökünü baltalamaya çalışır. Bana öğretilen ise; ‘bu gölgede büyü ama güneşe çıkıp yanmayı da göze al. Kendin bir çınar ol, kendi gölgeni oluştur.’ O ulu çınarın yanında artık kendi gölgesini oluşturmuş 30 yıllık bir çınar daha var. Dolayısıyla elbette farklılıklarımız da benzerliklerimiz de olacak, baba-oğuluz neticede. Süreç içerisinde hayatın bana öğrettiği bir hayli tecrübe var.

“BEN ‘SERDAR’ OLARAK YOLA ÇIKTIM”

SORU: Kudret Özersay’ın tanıtım filmlerinde Denktaş soyadını kullanmasından rahatsız oldunuz mu?

DENKTAŞ: Rahatsız olmadım ama ben ‘Denktaş’ soyadını kullanmadım. Serdar olarak bu yola çıktım. ‘Denktaş’ bu halk ve Türk dünyasının yetiştirdiği liderlerden olarak kabul edilir. Ben siyaset yapacağım için oraya saldırılmasını istemedim. Onun yeri ayrı ve özeldir. Onun öyle kalmasını istediğim için Serdar olarak yola çıktım. İnsanların bana o gözle bakmasını istedim. Denktaş’ın oğlu olduğumu inkâr etsem de olmaz. O evin bir evladıyım. Onun adını kullanmaya ihtiyaç duymadım. Soyadının yıpratılmasını istemedim ama bazı arkadaşlar rahat hareket edebiliyor, sağlık olsun.

“İKİNCİ TURA ÇOK YAKLAŞTIK”

SORU: Serdar Denktaş’ın karşısındaki en güçlü aday sizce kimdir?

DENKTAŞ: Onu söylemek istemem ama biz ikinci tur yarışına oldukça yaklaştık. Önümüzde daha 30 gün var. Bu süreçte bir yol kazasına uğramamamız ve hata yapmamamız lazım. İşler düşündüğümüz gibi seyrederse, ikinci tura giden isimlerden biri biz olacağız.”

“HİÇBİR ZAMAN TÜRKİYE’NİN KARŞISINDA OLMADIM”

SORU: Siz Cumhurbaşkanı seçilirseniz Türkiye ile olan ilişkiler nasıl şekillenir?

DENKTAŞ: Yıllardan beridir Türkiye’ye karşı bir tavrım olmadı ama eğer kendi halkımız için bir sıkıntı varsa veya sıkıntı doğacaksa, bunu seslendirmekten de çekinmedim. Düşüncemi söyledim; bazen beğenildi, bazen beğenilmedi, bazen de sert bir şekilde reddedildi. Eğer bizim seçimlerimize müdahale etme çizgisi aşılır ve yukarılara çıkarsa, Rum’un bizi Türkiye’nin alt yönetimi olarak göstermeye çalıştığı tezini de güçlendirmiş oluruz. O yüzden tercihinizi yapmalısınız. Amerika’da başka bir ülkeyle ilgili bir tercih yapabilir ama müdahil olma, bürokratlarınızı toplumun içine indirip, iş adamlarının içine inip, yönlendirme yapma noktasında olursanız bu hem ters teper, hem de ilişkileri zayıflatır.

“TÜRKİYE’YE BAĞLIYIM AMA BÜROKRATINA BAĞIMLI DEĞİLİM”

“Benim en çekindiğim nokta, Anadolu halkıyla Kıbrıs Türk halkı arasındaki ilişkinin zayıflamasıdır. Bunun yeniden güçlendirilmesi gerek. O yüzden kendi içimizde toparlanma, kendi kendimize saygı duyan bir noktaya ulaşma ve sonra başkasından saygı görmeyi beklememiz gerektiğini düşünüyorum. Benim gibi düşünen çok insan var. Tüm insanların hissiyatına ses olmaya çalışıyorum. Yanlış anlayan anlar, söylediğim doğruyu duymak isteyen de duyar. Tabiatım bu. Böyle yetiştim ve bundan geri duramıyorum. Bunu Türkiye karşıtlığı olarak sergilemek yanlıştır. Türkiye’ye bağlıyım ama hiçbir zaman kendimi Türkiye’nin bürokratına bağımlı hissetmedim. Bürokrat bürokratlığını, seçilen seçildiğini bildiği sürece bağlarımız güçlenir ve tüm dünyanın önüne çıkabiliriz.”

“ÖNCE KENDİ İÇİMİZDE MUTABAKAT SAĞLAMALIYIZ”

SORU: Türkiye Cumhuriyeti Serdar Denktaş’a karşı bir kampanya içinde olamaz, değil mi?

DENKTAŞ: Birinin bana karşı bir kampanyası olduğunu düşünmüyorum. Ama başka bir aday için destek kampanyası olduğunu görüyorum. Kıbrıs Türk halkının siyasi iradesi sonuç olarak neyi doğurursa doğursun, önemli olan Türkiye ile ilişkilerde kavgayı ve boyun eğmeyi değil, tartışabilmeyi, konuşabilmeyi, kendi haklarımızı savunabilmeyi ama eğer burada oluşabilecek kaybımız büyük tabloya bakınca Türkiye’ye çok daha büyük bir kazanım veriyorsa, o kazanımdan biz de günün sonunda faydalanabileceğimiz için o noktada geri adım atabilmeyi, değilse de ısrarla ve inatla durduğumuz noktayı anlatmaya çalışmalıyız. Benim karakterim böyledir. Bu şekilde davrandığınız sürece, Ankara’ya burada geniş bir mutabakat sağlayarak gittiğiniz zaman bugüne kadar Türkiye’nin reddettiği hiçbir talebimiz olmamıştır. Ama kendi içimizde hepimiz farklı bir yöne çekiyorsak, bir süre sonra Ankara çıkar ve der ki ‘kardeşim siz yapamıyorsunuz, dolayısıyla yapılması gereken budur.’ Önce kendine, halkına ve devletine saygılı olduğun ve sahip çıktığın sürece, Türkiye’den de saygı görürsün. Sayın Erdoğan benim çok eskiden, belediye başkanlığı yaptığı dönemden tanıdığım, çok iyi ilişkiler içinde olduğum birisidir. Buradaki irade Serdar Denktaş’ı işaret ederse, çok iyi biliyorum ki yeniden eskiden olduğu gibi karşılıklı saygıya dayalı bir ilişki oluşturulacaktır.

“ADAYLARIN BİRİNİN LEHİNE ÇALIŞMA VAR”

SORU: Türkiye bürokratlarının bir adayı işaret ederek, kampanya yapıldığını söylediniz. Ne demek istediniz?

DENKTAŞ: Şu anda adayların birinin lehine bürokratların girişimleri olduğunu biliyoruz. Sınırın aşılması noktasında bunu daha yüksek sesle söylemek boynumuzun borcudur. Ama bu seviyede kalacaklarsa sıkıntı yok.

“MASADA VAR OLANI KONUŞMAK ZORUNDASINIZ”

SORU: Cumhurbaşkanı seçilirseniz Kıbrıs müzakereleriyle ilgili tavrınız ne olacak?

DENKTAŞ: Bir gün müzakerelerin yeniden başlaması noktasına gelinecek. Bu hemen olmayacak tabi. Müzakerelerin yeniden başlaması halinde masada var olanı konuşmak zorundasınız. ‘Ben bunu konuşmam. İstediğim konuşulmadığı müddetçe masaya da gelmem’ şeklinde bir tavır takınamazsınız. Gidersiniz, o masaya oturursunuz ve 50 yıl tartıştıktan sonra masadaki konunun neden sürdürülebilir olmadığını en ince ayrıntısına kadar değerlendirdikten sonra iki kez reddedilmiş bir planı konuşmak yerine o güven ortamını oluşturarak, ‘gel be kardeş’ diye ısrarcı olursunuz. O da bugüne kadar hiç bahsedilmemiş bir şey olmamalı.

“DURAĞANLIKTAN KURTULMAK MÜMKÜN”

“Benim koyduğum tez, Anastasiadis’in ağzından çıkan ama sonra geri adım attığı ‘Desentralize Federasyon’u konuşmaktır. Zaman içerisinde ilişkiler geliştikçe, ortam daha doğru ilerledikçe, belki kuşaklar değiştikçe o çok zayıf merkezi federasyonun zafiyeti giderilir. Güçler genişler, her iki taraf da vermeyi kabul ettikçe atılan adımlar sizi bir yerlere götürür. Tabi ki ambargoların kaldırılması için, uluslararası hukuku kullanarak tek taraflı atacağınız adımlarla ilişkilerin yeniden değerlendirme de yapmalısınız. Tüm bunlar da bize ileriki aşama için yıllardır konuşulan ama bir sonuca ulaşamayan iki toplumlu, iki kesimli federasyon yerine başka bir model için kapı açacaktır. Mesele o modeli kullanma becerisidir. 5 yıl içerisinde bir sonuca varma mümkün müdür? Belki değildir ama bulunduğumuz durağanlıktan stabil noktadan ileriye ve daha iyiye doğru bir ivme yakalanma noktasında bir ortam mümkündür diye düşünüyorum. Türkiye ile birlikte bir hedefe varmalıyız. Hedefe gidiş adımlarını biz burada yaşayan insanlar olarak daha iyi ortaya çıkarabiliriz. Bu adımlarımızda da Türkiye’nin desteğini alacağımızı düşünüyorum.”

“HERKESLE DİYALOG KURMAYI BAŞARABİLDİM”

SORU: Bu seçimde vatandaş en çok neye itibar edecek?

DENKTAŞ: Vatandaşın bugün için önceliği geçim ve sağlıktır. Okullar açıldı, tekrar kapatıldı. Çocuklarının geleceğiyle ilgili kuşku ve korku vardır. Cumhurbaşkanının belki bunlara el atmaya yetkisi yoktur ama etki edebileceği yöntemler çoktur. Bütün mesele, rol kapmaya çalışmak yerine iş birliği yapılarak, güçlerini birleştirip, kol kola hükümetle, meclisle, sivil toplum örgütleriyle yürüyebilmeyi başarmaktır. Ben yıllarca bunu ispat ettim. En karşımda olan örgütlerle bile, içeride tartıştım ama yine de sorunu birlikte çözüp, kol kola yürüyebildik. Bu sadece diyalog ve samimiyet meselesiydi.

“HALKIN İÇİNDE, HALKA YÜRÜYEN BİR CUMHURBAŞKANI”

Karşınızdaki güçsüz bile olsa haklı olabileceğini düşünebilmelisiniz. Ben yıllarca böyle davranarak, saygı kazandım. Bugün gittiğim hiçbir örgüt bana saldıran bir tavır içerisine girmedi. Neden? Çok tartıştık ama hep sonunda bir uzlaşı yakaladık. ‘Serdar Denktaş, hoşgörülüdür, bizi dinler” yaklaşımını ortaya koyuyorlar. Bu tüm halk için geçerlidir. Elbette ki kırdığım, üzdüğüm, taleplerini yerine getiremediğim, getirmediğim insanlar var mıdır? Mutlaka vardır. Cumhurbaşkanlığı başka bir makamdır. Siyasi partiler yarışı değildir. Orası, makam ve avanta dağıtılan bir yer değildir. Tüm cumhurun başıdır konuştuğumuz yer. Orada, biliyor ve inanıyorum ki; tüm halka eşit mesafede durabilen, halkın içinde halkla birlikte yürüyebilen bir cumhurbaşkanlığı dönemini bu topluma yeniden yaşatacağım.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu