Devleti soyan herkes hukuk önünde hesap vermeli

Çok hassas bir soruşturma dönemi yaşandığını görebiliyoruz. Nitekim burada ortaya çıkan görüntü vuku bulan hadisenin sistemin yarattığı boşluktan kaynaklı bir girişim olabileceği yönünde hissiyatlı bir kanat var ve fakat bununla birlikte aynı hadise üzerinde  suç oluşturan bir de gerçeklik söz konusu, dolayısıyla soruşturma sonrası ortaya çıkacak bulgular, belgeler, şaadetler vs, konunun yargı sürecine sirayet edecek..

Temennim o ki sadece bu konuyla ilgili soruşturmalar değil, daha birçok alanda dillendirilen, tartışmalı icraatlar, şaibeli işler de aynı hukuki zeminde soruşturulur ve kaynağı belli olmayan zenginliğin, devleti, vatandaşı soyanların hukuk önünde hesap verdiği bir dönem başlar.

Çok açık ki bundan sonraki süreçte vicdan sahibi yönetenlere, arsızdan hırsızdan hesap soracak cesur savcılara ve cesur yargıçlara  ihtiyaç var…

Nitekim ülkeyi yönetenlerin dahi şaibeli işlerle anıldığı, tartışmalı icraatlara imza attığı, hatta attıkları imzaların karşılıklarını misli misli aldıkları dillendirilen bir ülkede inanın kime  güveneceğimizi bilmiyoruz.

Ve elbette hayal kırıklığı yaşıyoruz.

Dolayısıyla toplumsal ihtiyaç haline gelen bozuk düzenin, kötü yönetenlerin kirlettiği bu yapı başından sonuna temizlenmeli.

Çocuklarımıza yaşayabilecekleri güzel bir ülke bırakmak için bu şart..

Bu küçücük ülke  artık kılıfına uydurulan ve meşruiyet kazandırılan kirli işlerin odağı olmasın. Sigortalardaki ilaç yolsuzluğu denilen şey aslında Sosyal Sigortaların sigortalılara sağladığı kıt imkanlardan biri olan ilaç desteğinin suiistimal edilmesidir.

Bu suiistimalden belli ki birileri ciddi  haksız kazanç ve zenginlik elde etmiş. Peki bu yolsuzluğu bir grup eczacı ve doktorun açgözlülüğü ve şeytana uymuşlar izahı ile açıklamak mümkün mü? Bu yolsuzluğun ortaya çıkmasındaki temel neden düşük gelirli insanların doktora gidecek parası olmadığı için eczacılar üzerinden ilaca erişme çabası. Bu yolsuzluğu yapanlar, sağlık hizmetine erişemeyen yoksul sigortalıların ilaca erişerek sağlığına kavuşma ihtiyacının ortaya çıkardığı çarpıklıktan fayda sağlayanlar.

Sağlığın maksadını aşan ticari bir sektör haline dönüşmesiyle gelmiş geçmiş hükümetler eliyle en temel hak olan kamusal sağlık hizmetinin her geçen gün geriletildiği, devlet hastanelerinin alt yapı sorunlarının çözülmediği, personel ihtiyacının giderilmediği, Sağlık Bakanlığı bütçesinin bu ihtiyaçları karşılamak yerine ‘özele sevk’ alternatifine yöneldiği herkesin malumu.

Dolayısıyla bu sistemin ve bu sistem içinde kullanılan yöntemin hiçbir boşluğa fırsat vermeyecek şekilde yeniden ele alınması gerekiyor.