KıbrısManşetSiyaset

Direnme nedenlerimiz aynı mı?

Bir tarafta lüks içinde yaşanan tuzu kuru hayatlar, bir tarafta evine ekmek dahi götürememenin ağırlığı altında ezilen kitleler.. Aynı coğrafya üzerinde, aynı güneşin doğuşu ile sabaha uyanan insanların fırsat eşitsizliğinden farklı farklı hayatları olduğu gerçekliğinde aynı mücadele hedefiyle direnmesi ne kadar gerçekçidir?

Direnmeye devam edeceğiz diyor bir milletvekilimiz. Çok merak ettim doğrusu bu direnmenin boyutunu.

Meclis kürsüsünden salla gitsin.

Sosyal mecradan da günde 2,3 paylaşımda bulun, ayda 40 bin TL’yi cebe indir.

Altında lüks otomobil, yaşadığın lüks evin sefası, aile fertlerinin tüm  ihtiyaçlarını bir tamam karşılayabiliyorsun, çocuklarını Avrupalarda okutabiliyorsun, satın alma gücün yerinde, iyi besleniyor, bol bol geziyorsun.

Kısacası yediğin önünde yemediğin arkanda  mutlu mesut yaşıyorsun.

Elbette direnmelisin sayın vekil..

Hatta çok direnmelisin.

Yoksa öyle kolay mı bu imkanlara ulaşmak.

Üstelik böyle bir zamanda.

Elbette değil.

Kaldı ki vekil olmasan yapacak işin de yok.

Gel şimdi bir de bu direnme işini dar gelirli 4 bin lirayla geçinmeye çalışan asgari ücretliye soralım. İnsanlar evlerine ekmek götüremiyorlar, ailelerinin  ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar, borçlarını, harçlarını ödeyemiyorlar, çocuklarına okul harçlığı veremiyorlar, üstlerine başlarına kıyafet alamıyorlar, iyi beslenemiyorlar, hastalarına ilaç alamıyorlar, otomobillerine benzin koyamıyorlar. Hani sayın vekil direneceğiz, direnmeye devam edeceğiz falan diyor ya. İşte o direnme bu direnme mi diye aklıma düştü birden.

Zira kastedilen direnmenin koşulları bir kere adil değil. Hoş bunu hepimiz biliyoruz!

Bir tarafta lüks içinde yaşanan tuzu kuru hayatlar, bir tarafta evine ekmek dahi götürememenin ağırlığı altında ezilen kitleler.. Aynı coğrafya üzerinde, aynı güneşin doğuşu ile sabaha uyanan insanların fırsat eşitsizliğinden farklı farklı hayatları olduğu gerçekliğinde aynı mücadele hedefiyle direnmesi ne kadar gerçekçidir?

Bu nasıl mümkün olabilir?

Ya da mümkün mü?

Elbette değil..

İşte tam da bu nedenle sayın vekilin direnmesini  gerektiren kişisel bekası için çok geçerli sebepleri olduğu aşikar.

Bu nedenle meydanlarda nutuk atmasını anlayabiliyorum. Yoksa bu direnmenin birlik, mücadele, dayanışma ruhundan öte iş ola göstermelik olduğunu biliyorum. Bunun için de bu slogan tadında söylenenleri zerre kadar samimi bulmadığımı belirtmek isterim, özellikle sol gösterip, sağa yaslananların olduğu bir siyasi konjonktür içinde kimin ne olduğunu anlamakta zorlanıyoruz..

Diğer Haberler

Başa dön tuşu