EğitimKıbrısManşetToplumYaşam

Doç. Dr. Eda Kargı’nın kaleminden ‘Düşünen Çocuk’

Son günlerde herhangi bir kişiyle yaşadığınız bir sorun durumunu düşünün. Bu kişi eşiniz olabilir, iş arkadaşınız veya çocuğunuz da olabilir.

Son günlerde herhangi bir kişiyle yaşadığınız bir sorun durumunu düşünün. Bu kişi eşiniz olabilir, iş arkadaşınız veya çocuğunuz da olabilir.

Sorun çözülmeden önce nasıl hissettiğinizi düşünün? Şimdi de sorun çözüldükten sonra nasıl hissettiğinizi düşünün. Ya da sorunun çözülmediğini hayal edin. Bu durumda ne hissederdiniz? Belki kendinizi çaresiz hissedersiniz ya da öfkelenmek gibi, sosyal olarak kabul edilemeyecek bir şekilde davranmaya başlayabilirsiniz.

İşte çocukların da diğer insanlarla ortaya çıkan sorunları başarıyla çözemediklerinde hissettikleri şey budur. Burada anlatmak istediğim çocukların ne yapması veya nasıl davranması gerektiği değil. Bunun yerine çocukların toplumsal uyumunu, onları düşünmeye cesaretlendirerek nasıl etkileyebileceğinizi göstermek istiyorum. Bu bir sorun çözme becerileri eğitimi yaklaşımı.

Drexel Üniversitesi’nden Myrna Shure tarafından geliştirilmiş, toplumsal sağlığa katkı ödüllü bir program. Türkçe literatürde, bu satırların yazarının da içinde bulunduğu, sınırlı sayıda araştırmacının uyguladığı bir eğitim yaklaşımı.

Bu model, çocukların, başka bir kişiyle bir sorun yaşadıklarında ne yapacakları hakkında düşünmek, aynı soruna farklı çözüm yolları geliştirmek, davranışlarının sonuçları hakkında düşünmek, bir fikrin iyi bir fikir olup olmadığına karar vermek, diğer insanların da duyguları olduğunu ve onların duyguları hakkında düşünmeyi anlamak gibi kişilerarası ilişkiler konusunda çok kritik becerileri kazanmalarına yardımcı oluyor.

ÇOCUK SORUNLARI HAKKINDA DÜŞÜNMEYE TEŞVİK EDİLMELİ

Çocuğun sorunlar hakkında düşünmek konusunda desteklenmesi, bu yaklaşımın en önemli özelliği. Yani çocuklara ne yapacaklarını ya da ne düşüneceklerini değil nasıl düşüneceklerini öğretiyor olması. Bahsetmeye çalıştığım, çocukların başka insanlarla yaşadıkları gündelik sorunları çözmelerine yardımcı olacak özel bir düşünce biçimi. Çok küçük çocuklar bile diğer insanlarla yaşadıkları sorunları çözmeyi öğrenebiliyorlar.

Gelişimin diğer alanlarında olduğu gibi burada da süreç aşamalı olarak ilerliyor. Öncelik, gereken sözcük dağarcığını çocuğa kazandırma. Dil düşünme için en etkili araç olduğuna göre, çocukların sözcük dağarcıklarının bebeklikten itibaren bol sözlü iletişimle desteklenmesi gerekiyor.

Doktora tez araştırmamın uygulamasının başlangıcında, yani çocuklara henüz bu eğitimi vermeye başlamadan önce, çalışma grubumda yer alan beş yaşındaki çocuklardan çoğunun “farklı ya da başka” sözcüğünün anlamını kavrayamıyor olduğunu görmüştüm. Bu beni epeyce şaşırtmıştı.

BİR SORUNA BEŞ FARKLI ÇÖZÜM YOLU

Yaklaşık dört ayın sonunda, aldıkları eğitimle birlikte, bir sorun durumuna ortalama beş farklı çözüm yolu önerebilecek bilişsel beceriyi kazanmışlardı. Kişilerarası ilişkilerde sorun çözme becerileri eğitimi aynı zamanda çocuklara, kendisinin ve başkalarının duygularını tanıma, başkalarının bakış açısını dikkate alma, birden fazla çözüm yolu düşünme, her çözüm yolunun olası sonuçlarını dikkate alma, hangi çözüm yolunun seçileceğine karar verme konularında da kazanım sağlıyor.

Bu beceriler günümüzde, karar verme, seçim yapma, olası sonuçları kestirme, başkalarının duygularını anlayabilme, eşduyum yapabilme gibi yaşamsal beceriler. Bu becerilerin kazandırılması için kuklalar, oyunlar, öyküler, resim çizme gibi çeşitli etkili araçlar kullanılabilir.

Bu araçlar, çocuklar için eğlencelidir. Özellikle de işin içinde oyun varsa. Bu yolla, öz güvenleri gelişir, alternatif çözüm üretmeye cesaretlenirler, arkadaşlık ilişkileri gelişir, başkalarına karşı duyarlılıkları artar, bağımsızlık becerileri gelişir ve düşünceleri netleşir.

‘HEPSİ Mİ BAZILARI MI?’ SORUSU

Çocuklarla bir fotoğrafı birlikte incelerken, örneğin: “Burada çocukların HEPSİ mi yoksa sadece BAZIları mı şapka takmış?” “Çocukların HEPSİ mi yoksa BAZIları mı ayakta duruyor?” “Bana ayakta durmayan çocukların HEPSİni göster.” “Bana ayakta durmayan çocukların BAZIlarını göster” gibi konuşma pratikleri yapılabilir. Olaylar arasındaki öncelik sonralık ilişkisini kavrayabilme ve daha sonra ardışık düşünme tarzını öğrenebilmeleri için, “önce çorabımızı, sonra ayakkabımızı giyeriz”.

“Kitabı ne zaman okuyalım, yemekten önce mi, sonra mı”? Bunlara ek olarak, duygularımız, nasıl hissettiğimiz hakkında konuşmak, özelllikle de içinden geçmekte olduğumuz salgın koşullarının da doğal olarak yaratmış olduğu duygu durum değişiklikleri ile baş edebilme konusunda çocukları destekleyebilmek için:

“Bugün çok mutluyum, sence NEDEN? Nasıl hissediyorsun? Sence ben nasıl hissediyorum? Sen böyle davranınca…..nasıl hissetmiş olabilir?…….olunca sen nasıl hissettin? Bu çocuk mutlu görünüyor mu? Nerden anladın? Seni ne kızdırır? Ve daha sizin çoğaltabileceğiniz örneklerle diyaloglar geliştirilebilir.

Çocukla birlikte kitap okunurken, hikayede belirli yerlerde durup çocuktan kitabın karakterlerinden birinin nasıl hissettiğini tahmin etmesini isteyebilirsiniz. Şimdi soruyu biraz tersine çevirmek isterim. Siz çocuğunuzu mutlu eden, üzen ya da kızdıran ne söylüyorsunuz ya da yapıyorsunuz? Kendinize sorabilirsiniz.

SİZ ÇOCUĞUNUZA NASIL DAVRANIYORSUNUZ?

Çocuklarla bir sorunun çözümü üzerine konuşurken amaç, bu sorunu çözmek için birçok farklı fikir ortaya atmak. Birçok farklı fikir düşündün, nasıl hissediyorsun? Biraz daha açıklar mısın? Sence bu uygun bir yol mu? Sorun ne, ne oldu, anlatabilir misin?… şeklinde yaklaşmak nedenleri ve sonuçları (ardışık ) düşünme konusunda düşünme pratiği kazanmaları için deneyim fırsatı olacaktır.

Başlangıçta çocuklar, “hiçbirşey” şeklinde yanıt verebilirler. Benim araştırma uygulamamın ilk günlerinde de örnek sorun durumu hikayelerine, “bilmiyorum”, deyip arkalarını dönüp gidiyorlardı. “OLABİLECEK bir şeyler bulalım.” şeklinde cevap verebilirsiniz.

İnsanların çoğunlukla, önce düşünüp sonra uygulamaya geçmeleri gerektiğini unuttukları günümüz toplumlarında, düşünen, sorgulayan, sorun çözebilen çocukların yetişmesine ihtiyacımız var. Umarım biz yetişkinler de onlar için dünyayı daha sevecen, daha şefkatli ve daha insancıl bir şekilde yaşayacakları bir yer yapabiliriz. Bunu kendi adıma, bugünden yarına, yaşama değer katmak adına çok istiyorum.

Yazarın notu: Uygulama pratiklerinin bazıları Myrna Shure’un (1996) Raising a Thinking Child isimli kitabından uyarlanmıştır.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu