Doğru gitmeyen bir şeyler var

Türkiye’de yaşanan depremde can ve mal kaybının en büyük sebebi çürük binaların yapılmasına ve kullanılmasına göz yuman, yasa geçirip bunu meşrulaştıran anlayışın ve bu anlayışa ülkemizde destek olanların bugün çocuklarımız, öğretmenlerimiz, ailelerimiz için başlatılan  “ADALET” arayışında rol kapmaya çalışmaları bir yana destekledikleri bu bozuk düzenin karşısında bizimle bir olup hak arayacakmışlar gibi yapmalarını samimi bulmadığımı öncelikle belirtmek isterim. Zira zaten onlar da bu çarpık, bozuk ve ahlaksız sistemin Kıbrıs’a yerleşmesi için işbirliği yapanlardır. Dolayısıyla burada elmaları ve armutları karıştırmadan mücadelemizi sürdürmenin çok daha sağlıklı ilerleyeceğini düşünüyorum.

Açıkçası bu düşüncelerin sadece benimle sınırlı olduğunu da zannetmiyorum. Ha evet birlikte mücadele edeceğiz, bu yolu birlikte yürüyeceğiz, evet davamız bir, evet acımız bir.. Lakin tarafımızı da belirleyeceğiz.

Bu çürük binaların ortaya çıkmasında zincirleme yanlışların olduğu çok açık.

Yani bina sahibi, müteahhidi, bu binaların inşaat safhasındaki denetimi ahlaksızlık zincirinin halkaları iken, aynı şekilde göz göre göre nizamına kuralına uygun yapılmadığı bilinen  bu binalara yasal düzenlemeler yaparak af getiren siyasi anlayış da bu zincirin bir halkasıdır. Dolayısıyla bu yanlışlar silsilesinden siyasi otoritenin büyük rol oynadığını görmezden gelmek mümkün değildir.

Bunu neden belirtiyorum?

Sebebi şu ki, bugün çocuklarımızın, öğretmenlerimizin, ailelerimizin hakkını hukukunu ararken ve adaletin tecellisi için tek yürek olmuşken bunu doğru şekilde yapmalıyız. Kimse kusura bakmasın ama açık açık yazacağım. Biz halk olarak giden her canımız için, canlarımızın yarınlarını çalanlar için, ışıksız kalan ülkemiz için adalet yerini bulana kadar ses olmaya devam ederken, bir taraftan bu acıların yaşanmasında pay sahibi olanlarla kol dirsek temasında olmaya devam edenlerle, onların destekçisi olmayı sürdürenlerle bu mücadelenin doğru zeminde verilmeyeceğini düşünüyorum.