Eğitim Bakanı Sayın. Nazım Çavuşoğlu, bu ülkede yaşayan 3. Ülke vatandaşı çocuklarını; Ağustos ayında Türkçe eğitim kurslarına tabi tutulacaklarını söyledi Bu elbette doğru bir yaklaşım. .Öngörülen ise çok absürt bir yaklaşım. Evrensel değerlerle örtüşmeyen bir durum. Nedir o? Bu çocukları Eylül ayında yapacakları sınav sonucunda, yeterli olmamaları durumunda; okullarımıza kayıt olmaktan men edilecek olmaları.. Oysa eğitim dini,dili,ırkı ne olursa olsun her çocuğun hakkı. Dolayısıyla burada kestirip atmak yerine yükseköğretimde olduğu gibi destekleyici kurslar düzenlemek durumundayız. Elbette bulunduğu ülke ve eğitim gördüğü okulun veya müfredatın dilini bilme zorunluluğu olmalıdır, hatta dünyanın birçok yerinde uygulama bunun üzerinden ilerler.
Okula gitmek herkesin hakkı elbette bunun içinde gereken iyileştirmeler yapılmalı. Nitekim planlı bir çalışma ile okul öncesi en az 1 yıl yoğun olarak Türkçe dil eğitimi almanın şart olarak ortaya konması gerekiyor.. Bu kurslar devletin sağlayacağı imkanlarla olmalıdir. Kurs sonunda sınavı geçenler okula girme hakkına sahip olurken başarılı olamayanlara kurs zorunluluğu devam edecek şekilde planlama yapılmalıdır. Kaldı ki bunun sonucunda 1 yıllık bir gecikmeyle okula katılmak kimse icin problem olmayacaktır.
Velhasıl bakanlığın almış olduğu bu karar doğru bir karardır. Sistemin işlevselliği ve verimli olması durumunda alınan bu kararın üçüncü ülke vatandaşlarının çocuklarının okullarımızda eğitim almasını kolaylaştıracağı gibi, verimli olmasını da sağlayacaktır. Ne var ki eğitimde sorunlar bunlarla sınırlı değil. Sınıflarda öğrenci sayısının çok olması, okulların bir çoğunun depreme dayanıklı olmaması, birçok okulun teknolojik donanımının yetersiz olması gibi sorunlar da var maalesef.
