Sosyal medya hesabından açıklama yapan Dr. Yılmaz şu ifadelere yer verdi.
Biz evsizlik vakalarının sığınma evi başvurularına cevap vermekten yorulduk. Maksimum kapasitesi 7 kadın ve 14 çocuk olan tek sığınma evinin asli görevi şiddet ve hatta ölüm riski altındaki kadın ve çocuklara güvenli bir barınma ve yeni bir hayata başlayabilmeleri için ihtiyaç duydukları destekleri sunmak… Hemen her gün “şiddet yok ama ya bu aileyi almazsak da başlarına bişey gelir” ama “ya alırsak da yarın obür gün hayati riski olan kadına yerimiz kalmaz” vicdani muhasebesini yapmaktan yorulduk.
Ama onlar “biz bişey yapamayık, sığınma evini arayın, Ömür’ü arayın, Ayşe’yi arayın, Sibel’i arayın, belki onlar alır” demekten yorulmadılar, sıkılmadılar… bunun çoğu zaman mümkün olmayacağını, kafadan savmaktan başka bişey olmadığını bile bile.. Çoğu için (istisnalar kaideyi bozmaz) ortada bir vicdani muhasebe de yok heralde ki; 14:30’dan sonra göreve gitmemek için kullandıkları sendika gücünü kullanarak (evet, bir çocuk/yaşlı/kadına şiddet uygulayacaksanız bari lütfen mesai saatleri içinde uygulayın çünkü gerçekten mesai saatleri dışında göreve gidecek sosyal hizmet memuru bulmakta ciddi sıkıntı yaşanıyor!) “bu evsizlik sorununa bir çözüm üretmezseniz biz göreve gitmeyeceğiz” dediklerini duymadık… Bu soruna çözüm getirecek somut fikirler, projeler de sunduk iktidar sahiplerine ama böyle bir siyasi irade de oluşturamadık. Başaramadık, hata bizim.
Ha biz tabi radikal hak savunucusu, bizim sözümüze güven olmaz. Kesin siyasi bir hesabımız vardır. Keşke bu memlekette polis da konuşabilse da anlatsa. Onlarda bizden da çok hikaye…
