KıbrısManşetSağlıkSiyaset

Eleştiremediğiniz kişi sizi yönetendir!

Şu anda vaka sayısı ya da günlük vaka oranında KKTC’den üç kat daha iyi durumda olan Güney Kıbrıs’ta, Kilise denen kurum da, hükümetin Covid 19 kurallarını tanımayacağını ilan edebiliyor...

“Yeğenimiz Ürdün Kralı II. Abdullah”la ilgili dünkü yazımız bayağı ilgi çekti…

Bir çok arkadaş aradı…

Tabii ki arayanların çoğunun asıl üzerinde durduğu, Kral II.Abdullah’ın nenesi “Ana Kraliçe Zein”in “Kıbrıslı Türk kökenli” olmasıydı elbette ama “akrabalık”tan kaynaklı “KKTC’yi tanıtma” teklifimi ciddiye alan da oldu!

-*-*-

Öyle alıştık!

“İdare et çocuğu da amcamın torunudur” felsefesinin KKTC Yönetim Bilimi esasları içerisinde olduğu gerçeğinden hareketle, Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun hatta Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın yola koyulup, “II. Abdullah” ile görüşmeleri gerektiğini önerenler yok değildi!

-*-*-

Uluslararası ilişkiler, hısım – akrabalıkla, din kardeşliğiyle, kan bağıyla yürüseydi, emin olun en başta Azerbaycan bize asla sırtını dönmezdi!

Ama öyle yürümüyor!

-*-*-

Neyse, gösterdiğiniz ilgiye teşekkürler…

Gerçekten artık ben de Ürdün’e başka türlü bakıyorum…

Kardeş ülke!

 

-*-*

Yani işin aslı şudur diye düşünüyorum; “Ürdün Ana Kraliçesi merhume Zein’in büyük dedesi Kamil Paşa’nın Osmanlı Sadrazamı veya Mısır Valisi olmasından çok, Kral Hüseyin gibi bir önemli liderin ve O’nun oğlu şu andaki Kral II. Abdullah’ın “Kıbrıslı Türk kanı taşıyor olması” hepimizi “ırksal” anlamda kesinlikle gülümsetmiştir!”

Sizce?

-*-*-

Ve tabii ki hayatla birlikte, ne yazık ki Covid 19 süreci devam ediyor…

Zaman zaman Covid 19 ile ilgili tedbirleri tartışıyoruz…

Ve bazen bu tedbirlerin “devlet eliyle” ya da “devletten daha güçlü kurumlar eliyle” nasıl bertaraf edildiğine de tanık oluyoruz.

-*-*-

Bu konuda “basın” da ağzını açamıyor, açmıyor…

Neden?

Çünkü “bazı kurumlar” veya “bazı kişiler” eleştirilemiyor.

Bu “eleştirilememe” durumunu “basın özgürlüğü” sınırları içerisinde açıklamamız lazım…

Bugün bunları yazmak istiyorum…

-*-*-

“To learn who rules over you, simply find out who you are not allowed to criticize”…

Fransız düşünür Voltaire’e ait olduğu söylenen ama aslında O’na ait olmadığı da iddia edilen bir söz!

Türkçe’ye çevirmeye çalışalım bu sözü:

“Seni kimin yönettiğini öğrenmek çok basittir. Kimi eleştiremiyorsan, seni o yönetiyordur”…

Veya şöyle çevirebiliriz:

“Kural çok basit; kimi eleştiremiyorsan, seni yöneten odur”.

Hatta isterseniz Google aracılığı ile şöyle “translate” yapalım yani “çeviri” sergileyelim:

“Sizi kimin yönettiğini öğrenmek için, kimi eleştirmenize izin verilmediğini öğrenin.”

-*-*-

Mesela, Covid 19 tedbirleri gereği, yapılması yasak – düzenlenmesi riskli “gala gecesi”ne bakalım!

Hükümet, devleti yönetenler, Üst Kurul veya alt komite ya da bakanlar kurulu…

Bu gala ile ilgili tek bir görüş belirtemedi bile!

-*-*-

Haaaa sadece KKTC ile alakalı değil elbette…

Mesela Türkiye’de “önemli kişilerin cenazeleri”ne binlerce insan lebalep katıldı!

Veya iktidar partisinin kongreleri lebalep yapıldı!

-*-*-

Oysa İngiltere’de Kraliçe’nin kocasının cenaze törenine, akrabaları bile katılamadı!

En yakındaki 30 kişi katılabildi!

Neden?

Çünkü devlet kural koydu!

Devlet o kuralı, kimden aldığı yetkiyle koymuştu?

Elbette “halk”tan aldığı yetkiyle!

-*-*-

Kim yönetiyor?

Demokrasilerde “halk”…

Öteki yerlerde?

Her kimse işte!

-*-*-

Oysa kimse “halk”tan yani “demokrasiden”, yani “kurallar bütününden, yasalardan, Anayasa’dan, Anayasa’nın ve yasaların yetkili kıldığı kurullardan, kurumlardan, polisten” yukarıda olmamalı!

Değil mi?

-*-*-

Haaa Güney Kıbrıs mı?

Şu anda vaka sayısı ya da günlük vaka oranında KKTC’den üç kat daha iyi durumda olan Güney Kıbrıs’ta, Kilise denen kurum da, hükümetin Covid 19 kurallarını tanımayacağını ilan edebiliyor…

Ve bazı gazeteciler (ki kesinlikle oransal ve sayısal olarak bizden fazladırlar) eleştirebiliyor, ama o kadar.

-*-*-

KKTC mi?

Bayram Namazı fotoğraflarını izlediniz mi?

Ürkütücü!

Çok korkunç!

Ve tüm Covid 19 kurallarına aykırı!

Peki neden eleştirilemiyor?

Neden kimse sesini çıkaramıyor?

-*-*-

Özgürlük?

Demokrasi?

Kurallar?

Hukuk?

Üst Kurul?

-*-*-

Barlar kapalı!

Tamam, itirazım yok…

Düğün yapılamıyor!

Yes, yine no problem!

Bu kararlar bizim sağlığımız için alınıyor, selamlıyorum…

Peki neden Bayram Namazı yasaklanamıyor?

-*-*-

“Efendim tüm camilerimizde mesafeye, hijyene, maskeye dikkat edildi, nedir ama senin yazdığın?”

Haaaaa mesele “dindarlıksa”, çoğunuzu susuz götürür sulu döndürürüm!

Mesele din sevgisi, din aşkı, dindarlık, şu bu değildir!

Mesele, demokrasidir!

Mesele, “To learn who rules over you, simply find out who you are not allowed to criticize”dır…

Yani mesele, en basit anlatımla, “kimi eleştiremiyorsan, seni yöneten odur” meselesidir…

Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

Şimdi, Perşembe günü açıklanan rakamlara bakacak olursak; 4 bin test yapmışsınız, 40 civarında pozitif vakaya rastlamışsınız!

Test sayısı rezalet denecek kadar az; vaka sayısı yüksek!

Peki, önümüzdeki iki hafta içerisinde, diyelim ki 10 gün sonra veya 14 gün sonra, vaka sayısı artarsa; nasıl hesap vereceksiniz?

Yoksa bugüne kadar olduğu gibi hiç hesap vermeyecek misiniz?

-*-*-

“Egemen eşit iki devlet” demeye devam edin; inanın…

Her bakan, her UBP’li  vekil, her DP’li vekil ve her YDP’li vekil, “egemeniz eşitiz” kelimelerini 40’ar kez tekrarlar, üzerine zem zem suyu ile kulak arkasını yıkar ve eğer biliyorsa, üçer adet de besmele çekerse, kesin devlet olarak tanınırız…

Bu ibadetin üzerine Amerika yıkılır, Rusya parçalanır! Emin olun bundan!

Zem zem suyu ile yıkanmayı kulak arkasından alıp, buruna çekip, altı kez gargara yapmaya dönüştürürsek, kimse Covid 19 olmaz! Kesindir bu söylediğim!

-*-*-

Tabii ki beterin beteri var…

Hindistan’da Covid 19 olmamak için, inek idrarı ve dışkısı ile yıkanıyorlar!

Allah eminim bizi acıdı?

Bayramınız kutlu olsun efendim…

Diğer Haberler

Başa dön tuşu