Sorumsuz bir anlayışın hüküm sürdüğü bir dönemin içinde ağır hasarlar alarak yarının belirsizliği içinde hayatlarımız idame ettirmeye çalışıyoruz. Ekonomik krizin en yoğun şekilde hissedildiği bu dönemde toplumsal çöküntünün getirisi fakirleşme, yoksullaşma, işsizlik ve güvensizlik hat safhaya ulaştı. Geçim derdi istisna bir zümrenin dışında herkesin en büyük problemi olmuş durumda. Dolayısıyla içinden geçtiğimiz bu sürecin belirsizliğe sürükleyen yanı bir tarafa, halkı bu dönemde en çok geçim derdi eziyor.
Protein içerikli temel gıdaya ulaşmanın neredeyse imkansız hale geldiği ülkemizde et yemeden, süt içmeden, yumurta olmadan çocuklarını beslemeye çalışıyor insanlar. Birçok aile ödeyemediği kayıt parası yüzünden evladının önünde okul idaresiyle yüz göz olmaya mecbur bırakılıyor. Hangi anne, baba çocuğunun cebine harçlık koymadan okuluna göndermek ister?
Birçok aile yurt dışında okuyan çocuklarının giderlerini karşılayamaz hale geldiği için onları geri çağırmayı alternatif çözüm olarak görüyorlar, Hasta yakınları ise tedavi masraflarını karşılayamaz bir duruma geldiler.. Ülkemde durum maalesef bu.
Dolayısıyla halkın içi boş vaatler, temelsiz öngörüler ve hiçbir yaraya merhem olmayan konuşmalar dinlemeye ne zamanı, ne de takati kaldı. Halkın büyük oranda ihtiyaçlarını giderecek, öncelikle de ekonomik rahatlamayı getirecek, hayat pahalılığının önünü alacak, satın alma gücünü koruyacak icraatlara yönelmelidir hükümet edenler. Ve fakat boş yaparak, lafazanlık ederek değil, insanların hayatına olumlu yansımaları olacak somut elle tutulur gözle görülür icraatlar yapılmalıdır.
