KıbrısManşetSiyaset

Erdoğan, 15 Kasım’daki ziyaretinde Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’ni de hamasetçilere alkışlatır mı?

“... Kıbrıs Cumhuriyeti, tanınmış bir devlet, AB üyesi, pasaportu dünya değerlisi, kişi başına düşen geliri 40 bin Dolara civarında... Şimdi külliye ve yeni parlamento binası yapılınca, KKTC ile eşit mi olacak?”

Çok sevdiğim bir büyüğümle bayramlaştık…

“… Üzülme sakın” dedi…

Televizyon programı ile ilgili olarak…

Büyüğüm kim mi?

Bu büyüğüm, hem 1964’te, hem 1974’te, en ön cephede, yolun ortasında, mevzinin içinde değil, üzerinde görevini onurla ve gururla yapanlardan…

Yatak altında saklananlardan değil.

Ailesini yurt dışına kaçıranlardan da değil.

Salon milliyetçisi de hiç olmadı.

“… Bunlar milliyetçi ha?” diye sordu sonra ekledi:

“… Bunların milliyetçiliği, harp çıkana kadardır.”

-*-*-

Bu ülkenin çok değerli bir sporcusu, kardeşim…

Babasını denizde gördüm.

Rakısını yudumluyordu; “bayramınız kutlu olsun” dedim!

“… Oğlum, biz ne sağcıyız ne de solcu, Serhat İncirli’ciyiz” dedi.

Yani ayıptır söylemesi, çok sevindim.

-*-*-

Neyse, notlar, notlar, notlar…

Hep yaptığım gibi notlar almaya devam ediyorum…

“… Kıbrıs Cumhuriyeti, tanınmış bir devlet, AB üyesi, pasaportu dünya değerlisi, kişi başına düşen geliri 40 bin Dolara civarında… Şimdi külliye ve yeni parlamento binası yapılınca, KKTC ile eşit mi olacak?”

Böyle bir yorum okudum.

Benim yorumum mu; “… Propaganda ciddi kötü bir şey!”

“Nüfusunu öğren da gel” diyesi geldi birden!

Nüfusumuzu bilmiyoruz mesela!

Ama eşitiz!

Bir saray bir de parlamento binası ile “egemen eşit” olmanın ötesine bile geçeriz inşallah!

-*-*-

TC Cumhurbaşkanı’nın “Maraş açılımı” ile KKTC’deki milliyetçilerin Maraş’a bakışı arasında çok ciddi fark olduğu halde; “tek çakıl taşı vermeyizci” bu milliyetçilerin, bırakın suskun kalmalarını, Erdoğan’ı çılgınca alkışlamalarını nasıl yorumlarsınız?”

82 yaşındaki bir yakınımın “Kıbrıslı” sözleriyle yorumlamama müsaadeniz var mı?

“… E yooook, vallahi Erdoğan bunnarın suratlarına tükürse, ilahi yarabbi şükür aha yağmır da başladı deyecegler!”…

O kadar “yalama” oldu siyasetimiz!

Üzgünüm ama öyle!

-*-*-

Haaa bunlar zaten Erdoğan’ı sevmiyorlar mıydı?

Annan Planı döneminde adama küfür edenler de bunlardı değil miydi?

Ve biiiiiiz, ilk seçimde yine bunları kesin seçeriz!

Durumumuz bu kadar acı anlayacağınız!

-*-*-

Maraş açılımı…

Başbakan Ersan Saner; “… Doğru bildiğimiz yolda yürümeye devam edeceğiz” dedi!

Allahasın sevgili başbakanım!

Doğru bildiğiniz yol bu muydu?

Yoksa, bayramdır, hep beraber içkili miyiz?

Sizin Maraş’la ilgili yolunuz, Erdoğan’ın “açıkladığı” yol muydu?

Bir yanlışlık olmasın!!!

-*-*-

Ve Dünya ile Rumların tepkisi mi?

Kusura bakmasınlar ama onların tepkisi de “illak” dedirtiyor!

O kadar ki; bazı “bizden” yorumcu kardeşlerimin yorumlarını dinlediğim zaman, “Allah belanı versin Grivas, kemiklerin çürüsün Makarios” diye tepki veriyorum ama “illak” dedirten Rum kardeşlerimin açıklamalarına da “… Oh olsun size” deyip, “kendim ettim kendim buldum” şarkısını armağan ediyorum!

Yani hala Molon Lave, hala Molon Lave?

Yeter be siz da!

“Cesurum – geldim – aldım”cıları haklı çıkarmaktan vazgeçin gayrı!

-*-*-

Bağa gel bostana gel vay vay, vay vay, vay vay, vay vay, vay vay, vay vay yandım!

Aksi takdirde, “bağ ayrı, bostan ayrı” b’annem!

Anlamadınız mı?

Anlayın gayrı!

İyi çeviri yapsınlar bu mesajı!

Artık bağa gelin, bostana gelin yani anlaşmaya yaklaşın!

Aksi takdirde, gidişat, “bağ ayrı – bostan ayrı” olacak!

Bilmem gadalavez mi yoksa engadalavez mi girye Nikos?

Yani bilmem anlatabildim mi?

En aşşa birez!

 

-*-*-

 

Maraş açılımına geri dönelim mi?

Yasal hak sahiplerine iadeye, yasal sahiplerin takas arzusuna veya tazminatına kesinlikle sıcak bakıyorum…

Açılımı destekliyorum…

Efendim Maraş’ın yönetimi mi?

Kapsamlı çözüm mü yoksa parça parça mı?

Maraş’ın yönetimi şu anda “Türk”tür!

İnşallah bu konuda anlaşırız!

Haaa başka?

Şu haber de bence çok olumlu mesaj içeriyor:

“… Kıbrıs konusunda sadece Türk tarafının barış için çaba gösterdiğini kaydeden Erdoğan, “Bir meydan okuma yapıyoruz; Güney’e diyoruz ki ‘İsterseniz size de su verebiliriz’” dedi…

 

-*-*-

 

Geçenlerde Kozan’daydım…

Sevgili Savaş Boransel’in piknik alanına çıkarken, Geçitköy barajındaki suyun, neredeyse Gambilli’nin alt tarafındaki orkideler bölgesine kadar geldiğini gördüm!

Dünya’da şu anda en büyük “kriz”lerden biri, “su sıkıntısı” ile ilgili olanıdır!

Ve daha önce de yazmıştım; Geçitköy’de biriken su; eğer borular bir daha kopmazsa ve sürekli akış devam ederse, Kıbrıs üzerinde, bundan daha büyük bir pazarlık gücü da silah da olamaz!

 

-*-*-

 

Sonuç?

Evet gelelim bu yazıdan almamız gereken derse…

Kıssadan hisse!

Erdoğan’ın son ziyareti, “hamaset” sevdalılarının ciddi anlamda kursağında kalmıştır!

Umarım 15 Kasım’daki ziyarette, suyla, gazla, anlaşmayla, çözümle gelir ve “Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti”ni alkışlar; alkışlatır!

Doğru olanı!

Yaşayabilir olanı!

Kendisinin de desteklediğini!

Hayal mi?

“Hayalsiz insan kuşsuz kafes gibidir” demişti bir arkadaşım!

Diğer Haberler

Başa dön tuşu