KıbrısManşetSiyaset

Erhürman: Dörtlü koalisyon için gerekli güven ortamını sağlayamadık

Seçim Hükümeti hedefli "Dörtlü Koalisyon" arayışı başarılı olmadı, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, görevi, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'a iade etti

Seçim Hükümeti hedefli “Dörtlü Koalisyon” arayışı başarılı olmadı, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, görevi, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a iade etti.

CTP-HP-DP-TDP Hükümeti’ne yönelik arayışlar da sonuçsuz kaldı. UBP Başkan Vekili Ersan Saner’den sonra CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman da hükümeti kurma girişiminde başarıya ulaşamadı.

Cumhurbaşkanlığı, CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın talebi üzerine Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın saat 17:15’te Erhürman’ı kabul etti.

Görevi iade eden CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, geçtiğimiz Cumartesi gün görevi aldığını hatırlattı. Önce 6 partinin dahil olduğu teknokrat hükümetin denendiğini, ancak bu formül üzerinde bir yol kat edilemeyeceğinin belli olmasının ardından, 4’lü koalisyon hükümeti kanaatinin ortaya çıktığını belirtti.

Genel Başkanlar’ın katıldığı toplantılarla görüşmeler yaptıklarını kaydeden Erhürman, 4’lü koalisyon için de teknokratların da içinde olduğu bir formül arayışında olduklarını ifade etti.

‘İlkeler’ üzerinden gittiklerini de belirten Erhürman, tam bir güven ortamı oluşturmayı da yokladıklarının altını çizdi.

Erhürman, süreç içerisinde yaşananlarla, bu 4’lü koalisyon modelinin arzu edilen istikrar ve güveni sağlayabileceği izlenimi edinmediklerini açıkladı.

Süre dolmadan görevi Cumhurbaşkanı Tatar’a iade ettiklerini belirten Erhürman, “Takdir Sayın Cumhurbaşkanı’nındır” dedi.

Hiçbir noktada ‘bakanlık’ konusunun konuşulmadığını ifade eden Erhürman, kamuoyunun bilmediği bir şey olmadığını, önümüzdeki dönemin zor bir dönem olduğuna işaret etti, modelin güven yaratmadığını ifade etti.

Erhürman, “Bu süreci 4 partinin birlikte yürütebileceğine dair güven oluşmadı” dedi.

Tufan Erhürman’ın açıklamalarının tamamı şu şekilde:

“Teknokratların içinde olduğu bir model arayışında olduk. İlkeler üzerinde uzlaşmaya çalıştık. Zor bir dönemde geçtiğimiz bilincinde hareket etmeye çalıştık. Pandemi ve ekonomik koşulların devam ettiği süreçte görev alacak hükümetin tam bir güven ortamı içerisinde çalışması gerekiyordu. Biz bu güven ortamını ve istikrarlı bir hükümet modeli arayışında olduk.

Herhangi bir parti başkanı ya da partiyi hedef almadan söylüyorum; Bu görüşmeler sonucunda arzu ettiğimiz istikrar ve güveni sağlayabileceğimiz ortamı bulamadık. Süremizin sonuna kadar beklemeden görevi teslim etmek istedik ki bu işi daha fazla geciktirmeyelim. Ülkede bir hükümet krizi varken ortada yeni bir hükümet krizi yaratmak doğru olmaz. Bu hükümet boşluğunu doldurmak gerekiyor ama hükümet boşluğunu dolduracağız diye de çeşitli tartışmalara sebebiyet verecek bir formülün ortaya çıkması sorumluluk bilincinde hareket eden CTP’ye göre değildir.

Bu sürecin içerisinde hiçbir noktada herhangi bir bakanlık konusu konuşulmadı. İlkeler konusundaki tartışmalarda anlaşamadık. Hükümet formülü konusunda konular masada oldu.

Biz güven ortamını sağlayamadık. Koalisyon görüşmeleri sırasında konuşulanların dışarıya taşındığı, güvenoyu konularının ekranlarda tartışıldığı ve pandemi döneminde yaşadığımız bu ortamda hükümet tartışmaları yaratmak istemedik.

Halkın Partisi’nin talebi üzerine her partinin kendi mali uzmanlarının katıldığı bir toplantı yapıldı ve ülkenin mali durumu masaya yatırıldı. Mesele maliye meselesinden çok ekonomi meselesidir. Maliye’nin açığını ekonomik protokolle kapatabiliriz ama ekonomide yaşanacak sıkıntılar ve pandeminin yaratacağı sıkıntıların ortasında görev yapacak hükümetin tam bir güven ortamında olması gerekir. Tartışmaların dışarıya taşınmayacağı, güvenoyu tartışmalarının yaşanmayacağı ve her zorlukta ortaya çıkacak sıkıntıların kopma yaratmayacağı güvenin sağlanması gerekir.

Teknokrat hükümette yer alacak olan kişilerin de bu hükümete güvenmesi gerekir ki işlerini güçlerini bırakıp bu hükümette gelip görev alsınlar. Kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi hedefimiz oldu her zaman. Ben o yemekten itibaren şunu söyledim. Mesele bir bakanlık ya da başbakanlık meselesi değildir. Eğer uygun görünürse benim de görev almayacağım ve gerçek anlamda  teknokratların güven duyarak gireceği bir hükümet modelinin oluşabileceğini söyledik.

Benim başbakan olmama gibi bir talebim olmadı. Hükümet kurma görevi bende olduğu için doğal olarak benim başbakan olmam gerekirdi ama eğer böyle bir talep olursa ve anlaşma sağlanırsa ben bunu da kabul edebileceğimi söyledim. Bu tehditkar bir öneriydi ve ya bu olur ya da biz masadan çekiliriz şeklinde bir tutum sergilendi.

Biz Maraş konusunda Maraş’ın BM çerçevesinde açılması gerektiğini ve BM’nin uygun gördüğü prosedürün izlenmesi gerektiği yönünde bir politikamız var fakat diğer partilerin bu konudaki görüşleri farklı olabilir.

Sonuç olarak bizim için önemli olan ilkeler üzerinde uzlaşma ve yola çıkarken birbirimize gerçek anlamda güvenmeydi. Çeşitli partilerden milletvekilleri üzerinden güvenoyu konusunda kamuoyunda tartışmalar yaşandı. Toplantıda konuşulanlar dışarıda tartışıldı. 3 Eylül’de Serdar Denktaş’ın oğluna verilen arazilerin geri alındığını ve bu konuda karşı dava açıldığını bile öğrendik. Bu kadar belirsiz bir ortamın içerisinde ülkeyi taşıyacak bir hükümet formülü olduğunu görmedik. Ülkeyi hükümet krizinden çıkaracağız diye yeni bir hükümet krizi yaratmak istemedik.”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu